15 Şubat İzcilik Günü Ve Balıkesir
15 Şubat İzcilik Günü Ve Balıkesir
Türkiye İzcilik Federasyonu Balıkesir Temsilcisi Köksal Aksoy, Balıkesir’deki izcilik faaliyetlerinin geçmişten günümüze geçirdiği evrimi, yaşanan yapısal değişiklikleri, bürokratik zorlukları ve unutulmaz kamp deneyimlerini MERHABA Gazetesine anlattı.
Eski Sistem: Milli Eğitim Bünyesinde İzcilik (2012 Öncesi)
Köksal Aksoy, izcilik faaliyetlerinin 2012 öncesindeki işleyişini anlatırken, eski sistemin kapsamlı ve merkezi bir yapıya sahip olduğunu belirtti:
“Okul İçi Beden Eğitimi Ve Spor İzcilik Dairesi kapatılmadan önce, bizde sağlam bir izci yapısı bulunuyordu. Her ilde izcilik faaliyetlerini organize eden il izci kurulları oluşturuluyor, kurul seçiliyor ve Milli Eğitim, kurul başkanlarını görevlendiriyordu. Yanlarında bir memur da bulunuyordu. Bu yapı kapsamında, en az 350, en fazla 500-600 öğretmen izcilik faaliyetlerini yürütüyor, yaklaşık 1,500 öğrenci de bu faaliyetlere katılıyordu.”
2012 Sonrası: Federasyona Geçiş ve Yeni Uygulamalar
2012 yılında yaşanan değişimle birlikte izcilik yönetiminde köklü dönüşümler meydana geldiğini belirten Aksoy, yeni sistemin getirdiği zorluklara dikkat çekerek “2012 yılından sonra, izcilik faaliyetleri Türkiye İzcilik Federasyonu’na devredildi. Okul içi beden eğitimi ve spor izcilik dairesi kapatıldı. Milli Eğitim’de aldığımız lider eğitim temel sertifikaları—örneğin, Ocakbaşı, Oymakbaşı, Kümebaşı—ve üst mertebe sertifikaları; İki Tahta, Üç Tahta, Dört Tahta, artık uluslararası standart geçerliliği olmadığı gerekçesiyle federasyon tarafından kabul edilmedi. Denklik seminerleri açıldı. 10 gün tekrar kursa gittik, bir aldığımızı tekrar almış gibi olduk, ancak pek çok öğretmen buna tepki gösterdi ve bu kurslara gitmedi.” dedi.
TİFMEP adlı sanal kulübe de değinen Aksoy “Federasyon, izcilik faaliyetlerini kulüp mantığıyla yürütmeye başladı. TİFMEP adlı sanal bir kulüp kuruldu ve lisanslama, izin süreçleri öğretmenlerin sorumluluğuna bırakıldı. Bu değişiklikler, eski merkezi yapıdan uzaklaşılmasına ve Balıkesir’deki izci sayısının düşmesine yol açtı.” dedi
Balıkesir’de Günümüzde İzcilik
Aksoy, Balıkesir’deki izcilik faaliyetlerinin günümüzdeki durumuna da değinerek, eski ve yeni sistem arasındaki farkı şöyle özetledi: “Eskiden Balıkesir’de 350-600 öğretmen ve 1,500 izci çocuk faaliyetlere katılıyordu. Biz 9 öğretmen 25 çocuk ile izcilik yapıyorduk bir dönem ve o da bir etkileşim sonucu oluyordu. Diğer öğretmenler izciliğin çocuklara olan katkısını görünce ‘bende izcilik yapacağım’ diyordu. Şu anda ama sadece yaklaşık 100 izci bulunuyor Balıkesir’de. Aktif olarak izcilik yapan okullar arasında Yarış Ortaokulu, Hacı Fahriye Okulu ve Mimar Sinan Okulu yer alıyor. Bu düşüşün sebebi de dediğim gibi belge-evrak işlerinin öğretmenlerin omuzuna bindirilmesidir.”
İzciliğin kurucusu olan Baden Powell ile ilgili olarak Aksoy “Ayrıca, izcilik haftası olarak bilinen 15-22 Şubat döneminde, özellikle 22 Şubat’ın izciliğin kurucusu Baden Powell ve eşinin doğum günü olması nedeniyle özel bir anlamı var. Baden Powell öncesi aslında Osmanlı da keşşaflık yani izcilik yapılıyormuş, bunun belgelerine ulaşıldı ama uluslararası standart bunu kabul etmiyor.”dedi.
İzcilik haftası etkinlikleri ile ilgili olarak Aksoy “Eskiden il genelinde büyük etkinlikler düzenlenirdi. İzcilik türeleri kapsamında konuşmalar olurdu. Kamp yapılırdı, izci ateşi yakılırdı, temalı veya temasız olurdu. Her kulüp kendi bünyesinde bir etkinlik sunardı, skeç, oratoryo, bir romandan alıntıyı canlandırma vs. olurdu. Ancak son 10 yıldır bu tür etkinlikler yapılamıyor ve faaliyetler daha çok kulüp bazında yürütülüyor.” dedi.
İzcilik Eğitimleri, Kamplar ve Doğa Deneyimleri
İzcilik eğitim sürecinin ve kamp faaliyetlerinin, gençlerin kişisel gelişimi ve doğa ile iç içe yaşamaları açısından ne kadar önemli olduğunu vurgulayan Aksoy, eğitim aşamalarını ve kamp türlerini şu şekilde aktardı: “İzcilik eğitimini yaş gruplarına göre üçe ayırıyoruz: İlkokuldakiler için Yavru Kurt, ortaokuldakiler için Oymak ve liseye gidenler için Ergin İzci. Eğitim konuları arasında doğa eğitimi—yön bulma ve hayatta kalma becerileri—kişisel gelişim, özgüven, sabır, liderlik ve topluma fayda sağlama, örneğin tesis yapımı ve çevre düzenlemesi yer alıyor. İzcilik faaliyetlerinde bulunmak isteyen 18 yaş üstü kişilerde izci gönüllüsü olarak bu faaliyetlere katılabiliyor”
“Kamplar izciliğin en önemli parçasıdır”
Kampların önemine de değinen Aksoy “Kamplar izciliğin en önemli parçasıdır. Kulüp kampı (1-2 gecelik), mahalli kamp (en az iki kulübün katılımıyla), milli kamp (federasyonun düzenlediği ulusal kamplar) ve uluslararası kamplar (Azerbaycan, Gürcistan, Balkan ülkeleri gibi) olmak üzere çeşitli kamp türlerimiz var. Balıkesir’de yaz kampı için Kaz Dağları çok iyi. Kış kampları için Dursunbey Bölgesi güzel, Kaz Dağları da gene tercih edilebilir ve Sındırgı bölgesi güzel, orada Göle nazır bir İzci Evimiz var. İbirler Gölünün olduğu mevkiide güzel , orada da bir izci evimiz var. Kamp için buraları öneririm, tabii kampın tesisli olup olmadığı ve suya yakınlık derecesi de bizler için önemli” dedi.
Kamp Sırasında Yaşadığını En İlginç An Nedir?
Kamp esnasında yaşamış olduğu ve unutamadığı bir anıya da yer veren Aksoy “Kamp sırasında unutulmaz anılar da yaşıyoruz. Bir gece, tesiste çalışırken dışarı çıkıp hava almak için indik; kamp alanımızın altında, üstte eski İsmet İnönü’ne ait av köşkünün bulunduğu bir tepe vardı. Yemekhane olarak kullandığımız alanda, çöp içinde bir ayı ile karşılaştık. Bu tür deneyimler oluyor tabii ama doğaya, canlılara zarar vermediğimiz sürece hiçbir canlının da bize zarar vermeyeceğini biliyoruz.”
İzcilik Faaliyetlerinin Önemi ve Geleceğe Yönelik Öneriler
Köksal Aksoy, izcilik faaliyetlerinin kişisel gelişim, özgüven ve topluma faydalı bireyler yetiştirme açısından kritik bir rol oynadığını vurguladı. Ancak, günümüzde karşılaşılan bürokratik ve destek eksikliği gibi sorunlara da değindi: “Bürokratik yük—lisanslama, izin süreçleri ve ek belgeler—öğretmenler üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Milli Eğitim ile Türkiye İzcilik Federasyonu arasındaki protokol eksiklikleri, sertifikaların uluslararası standartlarla uyumlu hale getirilmesini zorlaştırıyor.”
Aksoy sözlerini, herkesin hayatta en az bir kere izcilik ile tanışması gerektiğini vurgulayarak, şu şekilde bitirdi: “Her insanın hayatında mutlaka izcilikle tanışması gerekir. Bu deneyim, özgüvenin ve yaşam kalitesinin artmasında büyük rol oynar.”
NURSİMA AKYÜREK’İN HABERİ