HAMAM KÜLTÜRÜ UNUTULUYOR MU?

HAMAM KÜLTÜRÜ UNUTULUYOR MU?

Türk kültüründe Hamamın, önemli bir yeri var. Hatta yurt dışında en bilinen kültürel mirasımız desek yeri. “Hamam kültürü nedir? Balıkesir’de Hamam kültürü ne kadar biliniyor?” sorularına yanıt aradık.

3 nesildir Paşa Hamamı’nı çalıştıran Durmuş ailesinden Sinan Durmuş ile “Hamam Kültürünü” konuştuk

Durmuş, Tokatlı olduğunu, Atalarının 300 yıl önce başlattığı Hamam kültürünü sürdürmeye devam ettiğini söyledi. Eski dönemlerde “Gelin Hamamı” yapıldığını, bu hamamla gelin kız adaylarının sakat olup olmadığına bakıldığını hatırlatan Durmuş, günümüzde bayanların hamama ilgi göstermemesi nedeniyle Paşa Hamamının Kadın bölümünü kapatmak zorunda kaldığını belirtti.

Hamamı tanıyalım

Durmuş, Hamamlarda ilk girişin soyunma kabinlerinin yer aldığı bölüm olduğunu, soyunan, peştamalını takan vatandaşın daha sonra kapı arası “Ilıklık” bölümüne geldiğini belirtti. Hamama gelen vatandaşın daha sonra Göbek taşının karşısında bulunan “Halvet”e (Yıkanma odalarına) geçtiğini söyledi. Yıkanma ve keselenmeden sonra vatandaşın duşunu alarak, soyunduğu kabine geri döndüğünü anlatan Durmuş, burada istirahatin yapılarak kuruklanıldığını söyledi.

Hamamlar, teknolojiye uydu

Durmuş, Paşa Hamamı içinde Spor salonu, Fin hamamı, (Sauna) Berber’inde bulunduğunu belirterek, Hamamların da gelişen teknolojiye göre kendini yenilediğini ifade etti.

Hamamın tarihçesi

Osmanlı ya da Türk denince ilk akla gelenlerdendir Türk hamamı. Geçmişi Romalılara kadar uzanan hamamlar, Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri ve İslam dininin temizliğe verdiği önemle birlikte, kültürümüzde önemli bir yer edinir kendine. Türk halkı için hamama gitmek adeta bir ritüel. (alışkanlık, kişilerce kutsallaştırılmış davranışlar) Belki de bu yüzdendir ki, hamama gitmek için bahanesi çoktur eskilerin.

Hamamda kız beğenme

Gelin, Damat, Adak, Şirket Hamamı, Hamamda Kız Beğenme gibi bahanelerle hamama gidilir, türlü eğlenceler düzenlenirdi. Hamamların tarihi oldukça eskilere dayanıyor. Arkeolojik çalışmalarda farklı tarihlere uzanan hamam kalıntıları bulunmuş olsa da, günümüz hamamlarına çok benzer işlevler gören, içi ısıtılan, sıcak su akan binaların yaygın olarak ilk kez M.Ö. 5. yüzyılda Atina’da kullanıldığı kabul ediliyor. İlk başta farklı bir banyo türü olarak çıkan Türk banyosu, daha sonra kurumsallık kazanır ve kendi geleneğini oluşturur. Türk banyosunun yapıldığı, yıkanılan yer anlamına gelen hamam kelimesi eklenince Türk banyosu adı Türk hamamı olarak isim değiştirir. Kamusal alandaki ilk genel hamam 1584’de III. Murat’ın annesi Nurbanu Sultan’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı Çemberlitaş Hamamı’dır. Bunun ardından kısa zamanda hamamların sayısı artar.

Hamam kültürü

Hamamlar, üç kısma ayrılır: Soyunma yerleri, geniş bir sofa ve çevresinde bölmeli şekiller bulunur. Yıkanan kimseler, bu sekilerde uzanıp dinlenirler. Yıkanma yerleri Soğukluktan geçilerek girilen hamam kısmına denir. Burası da bazı bölümlere ayrılır: Kurna başı denilen herkesin teker teker yıkandığı yer, halvet adı verilen kapalı ve yalnız başına yıkanma yerleridir. Bir de üzerine uzanıp ter dökülen göbek taşı bulunur. Burası, hamamın mermer kaplı zemininden daha yüksek yapılmış ve çeşitli geometrik şekillerde olabilen yerdir. Isıtma yeri – külhan Hamamın altında olup burada ateş yanar. Ateşten yükselen alev ve duman, mermer zeminin altındaki özel yollardan, duvar içlerinden geçer, tüteklik adı verilen bacadan çıkar. Külhandaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Ocağın dip kısmındaki birkaç kanal, hamamın yıkanma yerinin ortasındaki göbek taşının altına kadar uzanır. Ocakta yanan odunların tesirli alev ve dumanları, bu kanallardan göbek taşının altına gider. Bu taşın altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir. Türk hamamlarının bir değişik tarafı da, buhar banyosu esasına dayanan Fin hamamı oluşlarıdır. Bugün tüm dünyada özellikle sporcular, çabuk terleyerek, çok kilo vermek için bu hamamlardan faydalanır. Hamamlar, uzun müddet kalmamak şartıyla, sıcak su ve sabunla yapılacak vücut temizliği için iyi bir yıkanma ve temizlenme yerleridir.

Hamam sefası

Hamamda terleyen vücudun, bir bez veya süngerle ovularak yıkanması, vücutta kan dolaşımını kolaylaştırarak insana rahatlık verir. Hamamlarda yıkananların adabı muaşeret kaidelerine uyması gerekir. Hamamda fazla kalmak, sıcaktan soğuğa, soğuktan sıcağa zaman zaman çıkmak da vücuda zararlı olabilir. Sağlık sorunları olan kişilerin çok sıcak suda yıkanmaları tehlikelidir. Eskiden yıkanmak için hamama gidenler, bunu tam bir festival havası içinde gerçekleştirirmiş. Hamama, havlu, fırça, kına, sürme, bir kalıp Girit sabunu ve sedef kakmalı nalınlarıyla beraber ve hizmetkârlar eşliğinde gidilirmiş. Bu törensel hazırlık, hamamda bir kaç saatin değil, neredeyse bir günün geçirilmesinden kaynaklanır. Ayrıca hamam sefasına eşlik edecek yiyecek, içecekler de ihmal edilmez.

Hamamda yemek

Hamama giden insanların hamamda yıkanma programları da, terleme ve keselenme, birinci su ile yıkanma, yemek yeme ve ikinci su ile yıkanma olmak üzere dört aşamadan oluşurdu. Hamama gidildiğinde bütün gün kalınacağından hamam eşyalarının yanı sıra yemek için malzemeler de hamama götürülürdü. Hamamda yemek için özel bir menü olmaz, gidenlerin durumuna ve mevsime göre değişiklik gösterirdi. İnsanlar birinci su ile yıkandıktan sonra yemek faslına geçerlerdi. İnsanlar dış avluya çıkarak halıların veya kilimlerin üzerine oturup evden getirmiş oldukları yiyecekleri birbirlerine ikram ederler. İnsanlar hamama gitmek için çeşitli fırsatları kollarlar ve değişik sebeplerden dolayı hamama giderlerdi. Günümüzde ise hamam kültürü yavaş yavaş kayboluyor.

Hamama özgü terimler:

Külhan: Hamamların ısıtıldığı, kapalı ve geniş ocak Sıcak halvet: Külhanın üstü Soğuk halvet: Külhana uzak olan yer Natır: Müşteriyi yıkayıp keseleyen kadın çalışan Tellak: Müşterileri yıkayıp keseleyen erkek çalışan Peştemal: Örtünmek için kullanılan ince dokuma Takunya: Hamam terliği

Paşa Hamamı

Fatih Sultan Mehmet’in kayınpederi Zağnos Mehmet Paşa tarafından 1461 yılında yaptırılan Paşa Hamamı, hala dimdik ayakta duruyor. 1461 yılında Zağnos Paşa Camisi’ni yaptıran Zağnos Mehmet Paşa, aynı anda Paşa Hamamı’nı da yaptırdı. 1578 ve 1897 yıllarında yaşanan depremlerde, hamam hafif şekilde hasar gördü ve onarıldı. Dış mimarisi yontma moloz taşlarla yapılan ve tuğla ile takviye edilen hamamın kubbe kısmı ise Roma tipi kiremitlerle döşeli. Hamamın dış mimarisinde şimdiye kadar hiç restorasyon yapılmadı ve iç mimarisindeki doku da değiştirilmeden yenilendi.

Zağnos Paşa kimdir?

Zağnos Mehmet Paşa’nın doğum tarihi net olarak bilinmiyor. Fatih Sultan Mehmet saltanatında 1453-1456 yılları arasında Sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı. İstanbul’un fethinden sonra Sadrazamlığa getirilen ilk kişi. 1462 yılında Balıkesir’de vefat eden Zağnos Mehmet Paşa’nın türbesi, yaptırdığı Caminin bahçesinde bulunuyor.Cengiz Güner