Gündem

AH MUTLULUK!

Bir dağ kütlesi gibi hüzün yerleşir yüreğe, kimi zaman da bir avuç kahkaha kucaklar yüzümüzü. Ellerin denizinde kahkaha tufanına bürünür de sevinçten boğulur o sevdalar. Mutluluk… Ah mutluluk! Oysa ne kadar da yakınımızdasın ki parmak uçlarımız hissetmekte seni. Lâkin söylenmemiş mısraların en derin bestesindedir özgün yerin. Hüzün mü? Hüznün gözyaşları içimizde saklı aslında da merhamet çığlığı bastırıvermiş son nefesini. Hani manevî boşlukta olan bir insana sabah namazını kılmak, bir gün boyunca oruç tutmak, erkenden işe gitmek, içten gülümsemek pek zor gelir ya; işte öyledir hüznü taşıyan insanın teni. Avuçlar özlem toprağıyla dolarken sıla kokusunu solur toprak. Hislerin hisleri hissiyata bürünür dolunay vakti. Tahtırevanda otururken uçan sandalyeye, oradan da gondola binip gökyüzüne uçmayı düşleyen genç ruhların heyecanına doğru yürür hayat. Yaşamın her bir rengi farklı güzellikle ışınlanır şair yüreklilere. Uzaklardan bir mektup almayı arzular ya insan, işte öylesine bir mektup sayfasını mırıldanır ezgiler. Özlemin harı göğü delse de gökkuşağını öpse ansızın. Düşleri gülüşlerine tutunan tüm renkler serpilse gökkuşağı altında hayal kuran
âşıklara.

Güle âşık olan bülbüle sorun bir de aşkın rengini, inanmıyorsanız bülbülü dinleyin bir de ilk ağızdan. Tespih tanesi gibi yuvarlanır misket güzeli kelimeler. Hicran saatini yudumlar visal mevsimi. Hatıraların yegânesidir sanki tabiat. Kötülükleri içine alıp örter toprak, üstüne umut güneşi doğar ansızın. Tüm uzuvların bereketini öder bihaber düşler. Miski amber misali kıvılcımlanır titreyen dudak ucu nağmeler. Ah naçar dilim! Dil(im); kötü söz edersem dilim dilim dilimle beni ey dil’im! Sükût çukurunda diri diri toprağa gömülmek olmasın da capcanlı kalsın kalabalıklaşan ağız dolusu heceler. Mercan renkli bir gül dalına asılsın hayaller ki nemlenmeye yüz tutmadan saydamlaşsın fısıltılı sözler. Ait olduğu kalbin kollarına tutunmak ister seven kalp. Kimi yürekler doğaya âşıktır kimi gözlerse denize. Bakmaya doyulmaz günbatımının güzelliğine, çiçeğe bürünür limonsu kokular, havada sevgi kokusu uçuşur kelebek misali.

Her şey yüzükoyun göz kırpmak ister ansızın. Heybemizde biriken hasret en güzel türkülere gebedir oysa. Dudağa dökülen inci dualar, bir katre tebessüm, sanki cemre misali taht kurar. Boğazımızda düğümlenen bir buket hüzün, hıçkırığa saklambaç oynar düş perdesinde. Her dilek bir duadır, her dua bir nidadır, her nida bir sürprizdir şu âlemde. Kurabiyemsi tada bürünen çocukluk anıları lime lime olsa da yok olmak istemez umut oyuncağında. Ah mutluluk, ah hüzün, ah hayat, ah sevda, ah doğa, ah çocukluk! Ah’lar ile vah’lar oyuna dalınca keşke’ler körebe oynar düşler sokağında. Ah mutluluk! Hepimiz seni çok seviyoruz. Mutsuz olsak da sımsıkı tutunuver ellerimize ve bir avuç neşe bırakıver gölgemize.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu