Sındırgı’nın Üzümünden Kazan Kazan Pekmez!
Sındırgı’nın sarp yamaçlarında, kimsenin adını bilmediği mor dağ üzümleri bir bir toplandı. Ne tarla gördüler, ne ilaç… Kazana girip saatlerce kaynadılar. Ortaya çıkan şey bir tatlıdan çok daha fazlası: Atalık tohumdan gelen, taş gibi pekmez. Ne şekere ihtiyaç var, ne katkıya. Sadece doğa, sabır ve gelenek.
Sındırgı'nın bin metre rakımlı dağlarında, sonbaharın başında morlaşan, doğal asmaların sardığı kayalık tepelerde üzüm mesaisi başladı. Ne ilaç, ne gübre… Tamamen kendi kendine yetişen, halk arasında “kara dağ üzümü” denilen bu küçük taneli ama aroması yüksek üzümler, eylül sonu gibi toplanıyor. Amaç: gerçek pekmez yapmak.
Doğal Yöntemlerle Ortaya Çıkan Lezzet
Köyün kadınları sabah erkenden üzüm toplamaya çıkıyor. Sırtlarında sepetler, ayaklarında çamurlu çizmeler… Akşama doğru kazanlar kuruluyor, geleneksel yöntemle pekmez kaynatılıyor. Ne şeker ekleniyor, ne koruyucu. Sadece üzüm suyu ve sabır. 5-6 saat boyunca odun ateşinde, bakır kazanlarda karıştırılarak kıvam alıyor.
76 yaşındaki Mediha Meral “Çocukken anneannem yapardı, şimdi torunlarıma ben yapıyorum,” ifadelerini kullanarak “Şimdiki markettekiler gibi değil, bu hem ilaç gibi hem tatlı gibi.” dedi.
Bu pekmez sadece kahvaltıya sürülmüyor. Kış hastalıklarında doğal bağışıklık güçlendirici olarak içiliyor, tahinle karıştırılıp enerji verici karışım yapılıyor. Üstelik şeker hastaları bile kontrollü şekilde tüketebiliyor çünkü içinde rafine şeker yok.