ADD’DEN CUMHURİYET MANİFESTOSU
Balıkesir Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı İlhan Öner Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı bir Cumhuriyet Manifestosu yayınladı.
Balıkesir Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı İlhan Öner Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı bir Cumhuriyet Manifestosu yayınladı. Başkan Öner’in yayınladığı manifestoda şu ifadeler yer aldı:
“Atatürk Cumhuriyetini korumak için dinlenmeden yürüyeceğiz”
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme diz çöktürerek kurduğumuz Cumhuriyetimizin 97. yıl dönümü kutlu olsun. Halkımız, Cumhuriyet idaresini içine sindirmiş ve yüreğinde yaşatmaktadır . Bu nedenle hiç bir gerekçe cumhuriyet bayramımızı kutlamaya engel olamaz. Bu gün, başkalaştırılan, milli iradeden ve anlayıştan kopartılan, “şahıs yönetimine” evrilen, Cumhuriyeti; Halkın iradesine teslim etmek, Atatürk Devrimi esaslarıyla yeniden inşa etmek temel görevimizdir. Milletimizin ortak talebi, Cumhuriyet idaresinin gerçek kimliğine kavuşturulması ve sonsuza kadar yaşatılmasıdır. Bu ortak talebi hayata geçirmek çağdaşlaşma ve aydınlanmaya inanan bizlerin tarihi sorumluluğudur. Türk milleti, Cumhuriyet Bayramı’nı mutlulukla, neşeyle, gururla, el ele, engelsiz, baskısız, yasaksız, demokratik özgürlükler içinde kutlamayı istemektedir. Atatürkçü Düşünce Derneği, milletimizin bu haklı isteğini görmektedir ve bu isteği görev kabul etmektedir. Bu nedenle de, Atatürk Cumhuriyetini korumak ve yeniden inşa etme hedefine, tüm üyelerimizle, dinlenmeden yürüyeceğiz.
“İktidar ekseninde buluşmasına göz yummayacağız”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milli Kurtuluş Savaşı ile sadece
emperyalizmi değil, aynı zamanda, koca imparatorluğu çöküşe
götüren, köhnemiş zihniyeti ve çağdışı yönetimi de tarihin
çöplüğüne gömmüştür.
Bu çağdışı köhne sistemi canlandırma girişimleri bir emperyalist
projedir. Bu projeye geçit verilemez.
Dünyaya örnek bir tavırla, Milli Kurtuluş Savaşı’nın karargâhı ve
yönetim merkezi olan, millet iradesini temsil eden, çağdaş
Türkiye’yi yaratan, TBMM’nin devre dışı bırakılması, çağın gerisine
gidilmesi kabul edilemez. Bu nedenle Parlamenter demokratik sisteme
dönmek zorundayız. Laiklik milli egemenliğin ve milletimizin
yaşamsal bir güvencesidir, inanç özgürlüğünün güvencesidir.
Halkımızın inançlarını istismar ederek ,çıkar çevrelerine dönüşen,
laikliği çıkarları önünde bir engel olarak görüp, ortadan
kaldırmaya çalışanların, geçmişte olduğu gibi bu gün de iktidar
ekseninde buluşmasına göz yummayacağız.
“Eğitim ilerlemenin temelidir”
15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasından ders almayanların,
milletimizi daha büyük sıkıntılara sürükleyeceğinden derin kaygı
duymaktayız. Bugün, FETÖ nün yerini başka cemaatler ve tarikatlar
almaktadır. Büyük yıkıma yol açacak bu gidişe derhal “dur!”
denilmelidir.
Laik demokratik Cumhuriyeti yıkmak için; ABD, Pensilvanya daki FETÖ
ve yeri işbirlikçiler üçgeninde üretilen ve uygulanan, yalan, yapay
ve uydurma Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında “Kemalistleri
tasfiye etmek için ortak çalışmaktan başka çaremiz yoktu” diyenleri
unutmadık unutmayacağız.
Ulusal, laik, bilimsel, eşit ve karma eğitim ilerlemenin temelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı, imzaladığı işbirliği protokolleriyle; temel
eğitimi cemaatlerin, dinci ve gerici vakıfların eline bırakmıştır.
Ders kitaplarından Atatürk’ün isminin silinerek Atatürksüz sahte
tarih oluşturma çabalarına izin vermeyeceğiz. Güçlü bir devlet
olabilmemiz için, Ulusal, laik ve bilimsel eğitim sistemini yeniden
oluşturmak zorundayız.
“Yargı bağımsızlığı yok edilmeye çalışılıyor”
Yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün yok edilmeye çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Anayasa Mahkemesine tahammülsüzlük bu yüzdendir. İktidarın, çoklu baro dayatmasıyla amaçladığı, “çoklu hukuk sistemi” dir. Türkiye’nin tapusu Lozan’da emperyalistlerin istediği “çoklu hukuk sistemini” reddettik. Çünkü bu sistem Osmanlı Devleti’ni yıkan, çökerten bir uygulamaydı. Cumhuriyetimizin gerçek kimliğini oluşturan, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı çağdaş devletin temel ilkesidir, vazgeçilemez.
“ Kendi aşımızı üretmeliyiz”
Bu salgın sürecinde görmekteyiz ki ,”Sağlıkta dönüşüm” uygulaması sağlık sistemimizi iflas ettirir. Sağlık hizmetleri, kamusal bir haktır ve devlet tarafından, ücretsiz, nitelikli ve eşit bir şekilde sunulmalı ve giderleri genel bütçeden karşılanmalıdır “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında sağlık hizmetleri ticari alana terk edilemez. Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi araştırma merkezleri kurarak kendi aşımızı ve ilacımızı üretmeliyiz.
“Çocuklarımıza tam bağımsız Türkiye bırakmalıyız”
Çocuklarımıza, Cumhuriyet kazanımlarının yeniden hayata
geçirildiği, demokratik, laik, sosyal, hukukun üstünlüğüne ve yargı
bağımsızlığına dayanan tam bağımsız bir Türkiye bırakmak
zorundayız…
Bu güzelim memlekette, yoksulluğa, işsizliğe, cehalete son vererek
,halkımızın mutluluk ve refah içinde yaşayacağı günlere en kısa
zamanda ulaşmak dileğiyle, Sermayeye peşkeş çekilerek doğa
katliamının olmadığı, kadın cinayetlerinin, cinsiyet
ayrımcılığının,basına baskı ve sansürün olmadığı bir Türkiye
yeniden kurmak dileğiyle, Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz. Her 29
Ekim Atatürk Cumhuriyetinin yeniden doğuş tarihidir. Bunu da
başaracağız. Yaşasın Atatürk Cumhuriyeti!