BASİAD BAŞKANI BEKKİ "GIDA ENFLASYONU"NA DİKKAT ÇEKTİ
BASİAD Başkanı Abdullah Bekki gıda enflasyonu ile ilgili açıklama yaptı. Bekki yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Gıda enflasyonu konusu ülkemizde; etki alanı, yansıması, algı şekli ve tarafları ile son dönemde tüketicinin ve ülkenin genel gündemini çok daha yoğun şekilde meşgul etmektedir. Ortaya çıkan bu yoğun gündemin toprakları üzerinde hacimli bir tarım faaliyeti yürütülen Balıkesirliler olarak; gıda enflasyonu sorununa olumlu katkı yaparak, tarafların birlikte mutlu olacakları üretim, ticaret ve tüketim sürecine dönüşmesi beklentisindeyiz. Bu süreçte oluşan gündemi ve tartışmaları çözüm odaklı projelere yönlendirebilir isek Balıkesir ve ülke adına önemli bir katkı sağlanacaktır. Tüketici fiyat endeksi rakamları incelendiğinde, 2013 Ocak ayından itibaren gıda ve alkolsüz içecekler sektörü için hazırlanan endeks değerlerinin giderek yükseldiği ve genel endeks değerinin üzerine çıktığı görülmektedir. 2014 yılı başından itibaren dünya gıda fiyatları düşme trendine girerken Türkiye’de tam tersi yönde bir trend devam etmiş ve dünya gıda fiyatlarıyla arasındaki makas giderek açılmıştır. 2018 yılına gelindiğinde ise; Türkiye’de gıda enflasyonunun, küresel ortalamalara kıyasla negatif ayrışması sürmüştür. Örneğin: küresel gıda fiyatları 2018 Mart ayında yıllık bazda yüzde 0,7 artarken, aynı dönemde Türkiye’de bu oran yüzde 10,37 oldu. Konunun önemi gıda sektörünün ekonomi içindeki yaygın etki alanından kaynaklanmaktadır. Sektörün ileri ve geri bağları olan diğer sektörler dikkate alındığında, bu fiyat yükselmesinin ekonominin önemli bir kısmını doğrudan etkilediği görülmektedir. Merkez Bankası, gıda fiyatları artışının sektörün dolaylı ve doğrudan etkilediği diğer sektörlerle birlikte dikkate alındığında yol açtığı enflasyonun genelin yaklaşık yüzde 30’u civarında olduğunu vurgulamaktadır. Gıda enflasyonu en çok alt ve orta gelir gruplarını etkilemektedir. Dış piyasalarda ise ihracat potansiyeli yüksek gıda ürünlerinin rekabet gücü azalmakta ve aslında tüm bu olumsuzlukları gidermek için uygulanan politikalar ve bütçeden yapılan destekleme ödemelerinin bir bakıma hedefine ulaşmadığını göstermektedir. Yapılan analizler Türkiye’de gıda fiyatları enflasyonuna yol açabilecek ve/ veya bunu kronik hale getirebilecek faktörlerin;
- Artan üretim maliyeti,
- Arz açığı,
- İhracat arzı (yaş sebze-meyve),
- Dünya piyasalarından yalıtım ve ürün zincirlerinde eksik ve aksak örgütlenme başlıkları altında toplanabileceğini göstermektedir.”
“BALIKESİR ÇİFTÇİSİ ÜRETİME DEVAM EDİYOR”
Üretim maliyetlerindeki artış temel olarak birkaç farklı unsurdan kaynaklanmaktadır. Bunlardan en önemlisi tarımsal girdi kullanımında ithalata bağımlılıktır. Bitkisel üretimde gübre ve tohumluk, hayvansal üretimde yem, ortak olarak da mazot maliyetlerindeki artış girdi maliyetlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Gıda sektöründe en önemli girdi maliyetleri işgücü, elektrik, akaryakıt ve gübre kullanımı olarak ortaya çıkmaktadır. Gıda fiyatlarını etkileyen bir diğer unsur arz açığıdır. Bu sorun çok boyutlu olmakla birlikte nedenleri incelendiğinde en başta verimin düşük oluşu göze çarpmaktadır. Bu durum tarımsal arazilerin tarım dışı amaçlarla kullanılmasına ve bununla birlikte tarımın giderek daha fazla görece düşük verimli marjinal alanlara kaymasına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Gıdaya ulaşmanın maliyetli olduğu dönemde “gıda israfı” konusu ise hem maliyeti arttırıcı hem de israf arttırıcı bir hareket tarzı olarak çeşitli araştırmalara göre yüzde 25-30 aralığındaki gıda kaybına sebebiyet vermektedir. Sebze ve meyvenin nakliyesi ve müşteriye ulaşıncaya kadar geçen süreçteki depolama, taşıma ve ortam şartlarını yüzde yüz yenilebilirliği muhafaza edecek seviyeye taşımak mecburiyetindeyiz. Bugün Balıkesir çiftçisi tüm gücü ile üretime devam etmekte, tüccarlarımız da ticaretleri ile rızklarının peşindedir. Piyasanın düzenleyici olan devletimizin de şartları ülke menfaatleri doğrultusunda yüksek düzeltme çabası göz önüne alındığında; aksaklığın devamı önemli bir sorun olarak durmaktadır. Tam da gündemin konu üzerine yoğunlaştığı bu dönem tüm kesimler tarafından konuya kalıcı çözüm bulunabilmesi adına adım atma fırsatları yaratmalıdır.