Cumhurbaşkanı Erdoğan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısına katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısına katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısına katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti genişletilmiş il başkanları toplantısına Dolmabahçe Ofisi’nden canlı bağlantıyla katıldı.
“İL KONGRELERİNİ TAMAMLAMA HEDEFİNDEYİZ”
Salgın günlerini geride bıraktıktan sonra tekrar yüz yüze bir
araya gelerek hasret gidereceklerini aktaran Erdoğan, salgın
tedbirleri kapsamında il kongrelerine bir kez daha ara vermek
mecburiyetinde kaldıklarını söyledi. Erdoğan, şu ana kadar 19 il
kongresini gerçekleştirdiklerini hatırlatarak, geriye 62 il
kongresinin kaldığını, şartların el verdiği ilk fırsatta hızlı bir
takvimle il kongrelerini tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi.
Böylece büyük kongre takvimlerini önceden belirledikleri şekilde
yürütme imkanına kavuşacaklarını anlatan Erdoğan, ilk
teşkilatlarıyla ilgili yürüttükleri değerlendirmeleri kesintisiz
sürdürdüklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devam edecek isimleri veya yeni görev
verilecekleri titiz bir çalışmayla tespit ettiklerini belirterek,
“Partimizi 2023 seçimlerine hazırlayacak yeni bir teşkilat yapısı
inşa etmenin gayreti içindeyiz. Hem 20 yıllık geçmişimize sahip
çıkacak hem geleceğe yönelik hedeflerimizi kucaklayacak bu teşkilat
yapısı sadece AK Parti’nin değil, aynı zamanda Türkiye’nin de
umutlarının taşıyıcısı olacaktır.” diye konuştu.
Milletin partisi olan AK Parti’nin, milletin gönlündeki yerini daha
yükseğe çıkarmak için hep birlikte gerekirse fedakarlık yaparak çok
çalışacaklarını ifade eden Erdoğan, bunun için il başkanlarına, il
teşkilatlarının her kademesindeki mensuplarına, milletvekillerine,
belediye başkanlarına çok büyük görevler düştüğünü söyledi.
“2020 İLGİNÇ VE ZOR BİR YIL OLARAK KAYITLARA GEÇECEK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık üç hafta sonra yeni bir yıla
girileceğini hatırlatarak, “Tarih 2020’yi her bakımdan ilginç ve
zor bir yıl olarak kayıtlarına geçirecektir. Dünyada, bölgemizde ve
ülkemizde benzeri görülmemiş hadiseleri hep birlikte yaşadık,
yaşamaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin 2020’yi nasıl kapattığının, 2021’i nasıl karşıladığının
sadece rakamlara bakılarak anlaşılamayacağını ifade eden Erdoğan,
şunları kaydetti:
“Bu ülkenin ve milletin, bölgesinde ve dünyada nerede durduğunu ve
nereye gittiğini görmek için önümüzdeki fotoğrafa ferasetli ve
vizyoner bir yaklaşımla bakmak gerekiyor. Bunun için tarih bilmeye
ihtiyaç vardır. Bunun için medeniyet şuuruna ihtiyaç vardır. Bunun
için bayrağı ve ezanıyla sembolleşen vatanımıza aşkla bağlı olmaya
ihtiyaç vardır. Bunun için 83 milyonun tamamını kökeniyle,
inancıyla, kültürüyle, değerleriyle kalpten sevmeye ihtiyaç
vardır.”
“ÜLKEMİZİN SAVUNMA SANAYİSİNE YAPILAN HİÇBİR SALDIRI MASUM DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için bedenin ve ruhun her
zerresinde ülkeye olan sadakati, muhabbeti, adanmışlığı hissetmeye
ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bunun için ister siyasetçi ister çoban olsun, ister iş adamı ister
çiftçi olsun her neyle uğraşırsa uğraşsın, işini en iyi ve en
onurlu şekilde yapan bir toplumsal ahlaka ihtiyaç vardır. Şayet bir
insan tüm bu değerlerden nasiplenmemişse işte o zaman yönünü
şaşıran bir ok gibi dönüp kendi ülkesini, kendi halkını vurmaya
başlıyor. Bu nasipsizlerin en başında da CHP yönetimi geliyor.
Başındaki zatın ve CHP yönetiminin bir süredir tüm mesailerini
harcadıkları, canhıraş bir şekilde saldırdıkları konulara bir
bakın. Diğer her şeyi bir kenara bırakıyorum, sadece ülkemizin
güvenliğinin bel kemiğini oluşturan savunma sanayisindeki
tavırlarına dikkat edin.
Ne yapıyorlar? Silahlı ve silahsız insansız hava araçlarımıza
saldırıyorlar. Tank projemize saldırıyorlar. Helikopter projemize
saldırıyorlar. Radar, füze, uydu, optik projelerimize
saldırıyorlar. Motor projemize saldırıyorlar. Gemi projemize
saldırıyorlar. Akdeniz’deki ve Karadeniz’deki hidrokarbon arama
faaliyetlerimize saldırıyorlar. Yerli ve milli tüm savunma sanayi
projelerimize saldırıyorlar. Bölgemizde ve dünyada sergilediğimiz
güçlü siyasi duruşa saldırıyorlar. Milletimizden şu gerçeği asla
aklından çıkarmamasını istiyorum. Ülkemizin savunma sanayisine
yapılan hiçbir saldırı masum değildir. Savunma sanayi projelerimizi
hedef alan her saldırının gerisinde sinsi ve alçakça bir niyet
vardır. Daha açık konuşmam gerekirse bu saldırıların her biri terör
örgütleri ve ülkemize husumeti adeta saplantı haline getiren kimi
devletler hesabına yürütülen bir beşinci kol faaliyetidir.”
Bunların siyasi ve stratejik yönü yanında bir de ekonomik boyutu
olduğunu dile getiren Erdoğan, savunma sanayini hedef alan
saldırıların aynı zamanda yıllarca ülkeye kendi ürünlerini fahiş
fiyatla satan, canları istediğinde bunların üzerinden şantaj yapan
devletlerin ve şirketlerin lobi faaliyetlerinin tezahürü olduğunu
kaydetti.
Erdoğan, SİHA’lara, İHA’lara, tanklara, toplara, füzelere ve
motorlara saldıran herkesin bilerek veya bilmeyerek Türkiye düşmanı
çevrelerin ve küresel silah şirketlerinin çıkarlarını
savunduklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Bir başka ifadeyle bu saldırıların her biri istiklalimizi ve istikbalimizi hedef almaktadır. Geçmişte Nuri Demirağ’ı, Vecihi Hürkuş’u, Nuri Killigil’i, Kamil Öçman’ı sindirerek yerli ve milli projelerimizi nasıl baltaladılarsa bugün de aynısını yalanla, iftirayla sinsi oyunlarla yapmaya çalışıyorlar. Ama milletimiz bu defa CHP zihniyetinin ülkeyi bir yarım asır daha geriye götürmesine izin vermeyecek. Dedelerimizin bıraktığı emaneti, babalarımızın verdiği mücadele bayrağını nasıl biz devralıp ülkemizi bugünlere getirmişsek inşallah evlatlarımızda bu kutlu davayı 2053’e taşıyacaktır.”
“ULUSLARARASI YATIRIMCILARA SALDIRILMASININ İKİ SEBEBİ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’nin başındaki zatın azgınca saldırıya geçtiği bir diğer konu da ülkemize gelen uluslararası yatırımlardır.” diyerek, ülkeye milyarlarca dolar kazandıran uluslararası yatırımcılara saldırmalarının iki sebebi olduğunu söyledi.
Birincisinin, bazı yatırımcıların kimlikleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Yatırımcı Amerikalı, İngiliz, Fransız olunca ses çıkarmayıp Katarlı olunca alçakça üzerine saldırmaları, bunların bedenlerine ve ruhlarına sinmiş faşizmin işaretidir. CHP’nin başındaki zat Arifiye’deki tesisi, ’20 milyar dolarlık Tank Palet Fabrikasını Katarlılara peşkeş çektiler’ ifadesiyle defalarca gündeme getirdi. Salı günü Meclis’te ise Kılıçdaroğlu, ’20 milyar doları acaba hiç telaffuz etti mi’ diye insanların gözünün içine baka baka ve kendinden gayet emin şekilde yine yalanını tekrarladı. Bu kadar rahat ve ısrarlı şekilde yalan söyleyen biri artık siyaset biliminin konusu olmaktan çıkmış başka bir bilim dalının ilgi alanına girmiş demektir. Daha kötüsü bu anlayış bir kişiyle sınırlı olmaktan çıkıp hastalıklı bir zihniyet haline dönüşmeye başlamıştır. İnsanları inançlarından, kökenlerinden, meşreplerinden dolayı ayrımcılığa tabi tutmayı, varlıklarının gayesi haline getirenlerden başka ne beklenir. Hiç uzağa gitmeye gerek yok 28 Şubat sürecinde başörtüsü yüzünden kız öğrencileri okullara, iş yerlerine almayan hatta sokakta bile dolaşmalarına rıza göstermeyen bunlar değil miydi? Tek parti devrinde camileri kapatan, Aşık Veysel gibi derviş gönüllü bir insanı kıyafetinden dolayı Ankara’da Ulus Meydanı’na sokmayan, milletin tarihini, kültürünü, değerlerini aşağılayan bunlar değil miydi? Bugün de söze gelince kadın hakları savunucusu kesilen, önlerine geleni tacizci, tecavüzcü, hırsız diye suçlayan ama kendi partilerindeki rezilliklerin üzerini örtmeye çalışan bunlar değil mi? Eğer bunlarda zerre kadar ar olsa, utanma duygusu olsa, haysiyet olsa bunca kamburla insan içine çıkmaktan imtina ederler. Ama maalesef hangi ayıplarını, hangi çirkinliklerini, hangi ihanetlerini yüzlerine vurursak vuralım ya Rabbi şükür deyip yollarına devam ediyorlar.”
“ÜLKE EKONOMİSİNİN YIKILMASINI HEDEFLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yatırımcılara yönelik
saldırıların ikinci sebebinin ise çok daha alçakça olduğunu dile
getirerek, ülkeye yönelen uluslararası yatırımcıları niyetlerinden
vazgeçirmek suretiyle ülke ekonomisinin baltalanmasının, mümkünse
tümden yıkılmasının hedeflendiğini söyledi.
Tıpkı 1994 ve 2001’de olduğu gibi Türkiye’nin felaketi üzerinden
kendilerine bir iktidar inşa etme hevesiyle yanıp tutuşulduğunu
belirten Erdoğan, bunun için yurt dışındaki tüm medya kuruluşlarına
ülkeyi karalayan, Türkiye’ye yatırımcı gelmemesini telkin eden
demeçler verildiğini kaydetti.
Erdoğan, ülkenin taraf olduğu tüm uluslararası tartışmalarda
milletin değil, karşı tarafın safında yer alarak birlik ve
beraberlik fotoğrafının lekelenmeye çalışıldığını dile getirerek,
“Bir milletin felaketini kendi ikbalinin basamağı olarak gören her
kim olursa olsun belhüm adal bunun ta kendisidir. Milletimize
bunların yaptıkları her alçaklığı teker teker anlatmalıyız. 2023
seçimlerinde sandık önüne geldiğinde milletimizin tüm bu gerçekleri
bilerek kararını vermesini temin etmeliyiz. Bunun için çalmadık
kapı, kazanmadık gönül bırakmayarak, gece gündüz milletimizle
birlikte olmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Ülkeye yönelik yaptırım kararlarına da değinmek istediğini
söyleyen Erdoğan, “Gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse Avrupa
Birliği ile her iki tarafın da asla görmezden gelemeyeceği,
kaybetmeyi kesinlikle istemeyeceği çok köklü siyasi ve ekonomik
ilişkilerimiz vardır. Türkiye olarak bu ilişkilerin ruhuna halel
getirecek hiçbir adım atmadık, atmayız.” dedi.
Erdoğan, Avrupalı ve Amerikalı yatırımcıları ülkede daima baş
üstünde tuttuklarını, her türlü desteği verdiklerini belirterek,
“Siyasi saiklerle ve rasyonel hiçbir temeli olmadan dayatılan
yaptırım gündemleri tüm taraflar için sadece zarar yazan, hiç
kimseye faydası ve karı olmayan yaklaşımlardır. Her şeye rağmen bu
konulardaki somut adımların, aklıselimin ve karşılıklı menfaatlerin
ışığında potansiyellerimizin gücü dikkate alınarak atılacağına
inanıyorum. Diyalog ve iş birliğiyle çözülmeyecek hiçbir meselemiz
olmadığını düşünüyoruz. Aynı şekilde kapımız tüm yatırımcılara
sonuna kadar açıktır. Açık olmaya devam edecektir. Amerika ve
Avrupa’daki yönetimlerin Türkiye düşmanı lobilerin etkisinden
kurtularak bir an önce objektif ve sürdürülebilir politikalara
yönelmelerini diliyoruz.” diye konuştu.
“Can alıcı ve can sıkıcı konu, CHP’deki tecavüz, taciz,
hırsızlık furyasıdır.” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Türkiye’nin ikinci büyük partisinin böyle yüz kızartıcı iddiaların
yuvası haline dönüşmüş olmasından biz utanç duyuyoruz. Ancak CHP
yönetiminin bu hissiyattan epeyce uzak olduğu anlaşılıyor. Çünkü bu
iddiaların araştırılıp, soruşturulup, hakikatlerin ortaya çıkması,
suçluların cezalandırılması konusunda en küçük bir adım atmıyorlar.
Bu durum karşısında önüne arkasına bakmadan çoğu da gerçek olmayan
haberler üzerinden ortalığı inleten sözde kadın hakları savunucusu
sivil toplum örgütlerinin büründüğü derin sessizlik de manidardır.
Yalan olduğu defalarca ispatlanmış iddiaları papağan gibi sürekli
tekrarlayan Kılıçdaroğlu da parti teşkilatlarında ve
belediyelerinde ayyuka çıkan tecavüz, taciz ve hırsızlık vakaları
konusunda tek kelime etmiyor. Bu zat, güya kendisi de bir bayan
olan İstanbul İl Başkanının tecavüz, taciz ve hırsızlık
iddialarının üzerini örtmesi karşısında da en küçük bir tepki
göstermiyor. Üstelik şu ana kadar ortaya çıkan hadiselerin CHP
teşkilatlarındaki ve belediyelerindeki rezilliklerin sadece
buzdağının görünen kısmı mahiyetindeki örnekleri olduğu
anlaşılıyor. Derine inildikçe kim bilir daha neler çıkacak. Nitekim
her gün yeni bir itirafla her gün yeni bir ifşaatla her gün yeni
bir ithamla karşılıyoruz.
CHP yönetimi teşkilatları ve belediyeleriyle bu utanç
bataklığından çıkıp temizlenmek yerine akıllara ziyan bir yola
başvuruyor. Partilerindeki tecavüz, taciz ve hırsızlık furyasının
üzerini örtmek için seçimlerin üzerinden iki yıla yakın vakit
geçtikten sonra uyduruk dosyalarla eski yönetimleri suçlama
kampanyası başlattılar. Buna karşılık rüşvet suçundan tutuklanan,
soruşturmaya uğrayan, kamuoyunun diline düşen CHP’li isimlerle
ilgili adeta çıt çıkarmıyorlar. Buradan tüm iddiaların
muhataplarına ve onları koruyanlara sesleniyorum: Bu kurnazlık sizi
kurtarmaya yetmez. Her tecavüzün hesabını vereceksiniz, her tacizin
hesabını vereceksiniz, her hırsızlığın hesabını vereceksiniz, her
yalanın, her iftiranın hesabını vereceksiniz. Yürüttüğünüz her
gizli saklı ihanet pazarlığının hesabını vereceksiniz.
Teşkilatlarınızı ve belediyelerinizi PKK’dan FETÖ’ye kadar
envaiçeşit terör örgütü mensuplarıyla doldurmanın hesabını
vereceksiniz. Türkiye’nin milli projelerini ve politikalarını adeta
düşmana sufle verir gibi çarpıtıp kullanışa elverişli malzeme
haline getirerek ortaya saçma ihanetinin hesabını
vereceksiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP yönetimine de şöyle seslendi:
“Genel merkezinden il ve ilçe teşkilatlarına, belediyelerine
kadar CHP’de tecavüz, taciz, hırsızlık kepazeliğine bulaşmış kim
varsa hepsinin de ipini pazara çıkaracaksınız. Yoksa bu ithamların
gölgesi tüm CHP’lilerin üzerine düşer. Biz böyle bir haksızlığa
asla rıza göstermeyiz. Siyaseten farklı düşünsek de CHP’ye oy
verenler ve CHP’de siyaset yapanlar içinde namuslu insanlar
bulunduğunu biliyoruz. Onların da hakkını, hukukunu, onurunu
korumak için bu iddiaların sonuna kadar takipçisi olacağız.”
Erdoğan, toplantıya katılan il başkanlarına da “Sizlerden de kendi
ilinizde bu tür kepazeliklerin üzerine kararlılıkla gitmenizi, olup
bitenleri milletimizle paylaşmanızı istiyorum.” dedi.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki zafer sevincine ortak olduklarını
hatırlatan Erdoğan, bu konudaki kapsamlı değerlendirmeleri gelecek
hafta yapılacak Kabine Toplantısı’nda paylaşacaklarını
kaydetti.