Hayatınızda en az bir kez görmeniz gereken Balıkesir'in en güzel 7 adası
Türkiye'nin hem Ege hem de Marmara Denizi'ne uzanan eşsiz coğrafyasında yer alan Balıkesir, yalnızca gastronomik zenginlikleri ve Kaz Dağları'nın görkemiyle değil, aynı zamanda her biri farklı bir ruh taşıyan adalarıyla da adeta bir kaçış rotası sunuyor.
Türkiye'nin hem Ege hem de Marmara Denizi'ne uzanan eşsiz coğrafyasında yer alan Balıkesir, yalnızca gastronomik zenginlikleri ve Kaz Dağları'nın görkemiyle değil, aynı zamanda her biri farklı bir ruh taşıyan adalarıyla da adeta bir kaçış rotası sunuyor. Şehrin ritminden uzaklaşmak, tarihin ve doğanın kucağında huzur bulmak isteyenler için bu adalar, el değmemiş koyları, taşla örülü sokakları ve sakin atmosferleriyle unutulmaz bir deneyim vadediyor.
Tarihin ve lezzetin buluştuğu yer: Cunda
Balıkesir denince akla ilk gelen adalardan biri olan Cunda (veya Alibey Adası), Ayvalık'a bir köprüyle bağlanarak ulaşımı kolaylaştırırken, ziyaretçilerini anında farklı bir zamana taşıyor. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında yürürken begonvillerle sarmaş dolaş olmuş taş evlerin büyüsüne kapılmamak imkânsız. Adanın simgelerinden, bugün Rahmi M. Koç Müzesi olarak hizmet veren Taksiyarhis Kilisesi, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı'na dönüştürülen tarihi yel değirmeni ve Aşıklar Tepesi'nin manzarası, Cunda'nın ruhunu yansıtan duraklardan sadece birkaçı. Ada, aynı zamanda Girit mutfağının en otantik lezzetlerini sunan restoranları ve meşhur sakızlı dondurmasıyla damaklarda da iz bırakıyor.
Marmara'nın canlı ve dinamik yüzü: Avşa
Marmara Denizi'nin en popüler tatil merkezlerinden Avşa Adası, özellikle yaz aylarında enerjisi hiç düşmeyen canlı bir atmosfere bürünüyor. İstanbul, Tekirdağ ve Erdek'ten kalkan feribotlarla kolayca ulaşılabilen ada, altın sarısı kumsalları ve berrak deniziyle biliniyor. Çınar, Altınkum ve Manastır gibi koyları, gündüzleri deniz ve güneşin tadını çıkarmak isteyenleri ağırlarken, akşamları sahil boyunca sıralanan restoranlar, kafeler ve barlar adanın hareketli gece hayatına ev sahipliği yapıyor.
Mermeri ve huzuruyla bir sığınak: Marmara Adası
Türkiye'nin ikinci en büyük adası olan Marmara Adası, adını antik çağlardan beri yeryüzüne çıkarılan ve dünyaya yayılan değerli mermerlerinden alıyor. Avşa'nın hareketliliğinin aksine, burada daha sakin ve yeşil bir doğa hâkim. Huzurlu bir tatil arayanlar için ideal bir seçenek olan adanın Saraylar köyü, açık hava müzesini andıran mermer heykelleriyle dikkat çekiyor. Çınarlı köyü ise asırlık çınarlarının gölgesindeki balıkçı lokantalarıyla misafirlerini ağırlıyor. Marmara Adası'nın temiz plajlarında yüzebilir, zeytin ve çam ormanları arasında ruhunuzu dinlendiren yürüyüşler yapabilirsiniz.
Bozulmamış doğanın adresi: Paşalimanı ve Ekinlik
Henüz kitlesel turizmin keşfetmediği, bu sayede otantik dokusunu
korumayı başarmış adalar da var. Marmara ve Avşa arasında yer alan
Paşalimanı, üzerinde barındırdığı beş köyü, zeytinlikleri ve üzüm
bağlarıyla sakin bir sığınak sunuyor. Burası, zamanın daha yavaş
aktığı, doğayla iç içe bir tatil arayanlar için biçilmiş
kaftan.
Takımadaların en küçük yerleşimlerinden biri olan Ekinlik ise
sakinliğin tanımını yeniden yapıyor. Adada otel bulunmaması ve
yerel halkın balıkçılıkla geçinmesi, buranın huzurlu yapısını
korumasını sağlamış. Gürültüden uzak, temiz havası ve deniziyle
Ekinlik, tam anlamıyla bir arınma ve dinlenme vadediyor.
Ayvalık'ın diğer incileri: Maden ve Fener Adası
Ayvalık'ın çevresindeki irili ufaklı adalar da keşfedilmeyi bekleyen hazineler barındırıyor. Adını geçmişte işletilen madenlerden alan Maden Adası, bugün özellikle su altı zenginlikleriyle dalış tutkunlarını cezbediyor. Erdek açıklarındaki Fener Adası ise üzerinde yerleşim olmayan, adını tarihi deniz fenerinden alan küçük ve kayalık bir ada. Özellikle gün batımında fenerin silüetiyle birleşen manzara, fotoğraf meraklıları için büyüleyici anlar sunuyor.