Kalp sağlığında rutin kontroller hayati önem taşıyor
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kalp damar hastalıklarının dünyadaki ölümlerin sebeplerinin en başında...
Acıbadem Kayseri Hastanesi
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ergün Seyfeli, kalp damar
hastalıklarının dünyadaki ölümlerin sebeplerinin en başında
olduğunu söyleyerek, "Kalp sağlığımızı korumak adına belli
kontrolleri yapmamız gerekiyor" dedi.
Kalp sağlığında genetik faktörün önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr.
Ergün Seyfeli, "Kalp damar hastalıkları hepimizin bildiği gibi tüm
dünyada bir numaralı ölüm sebebidir. Ülkemize de yaklaşık 200-250
bin insanımızı kalp ve dolaşım sistemine bağlı hastalıklardan
maalesef kaybetmekteyiz. Tabii tüm hastalıklarda olduğu gibi
aslında hasta olduktan sonra değil de hasta olmadan da bir şeyler
yapmamız gerekiyor. Yani hastalığı daha başından engellememiz
gerekiyor. Kalp hastalıklarında da bu oldukça önemli. Çünkü bizim
kardiyovasküler risk faktörleri dediğimiz riskleri azalttığımızda,
kalp krizi geçirme ve
kalp hastalığına yakalanma riskimizi neredeyse yüzde 50’ye yakın
azaltıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse; örneğin sigarayı
bıraktığımızda ilk 1-2 yıl içerisinde sigaraya bağlı kalp krizini neredeyse yüzde 50 oranında azaltmış
oluyoruz. Örneğin bu yüksek oranları hiçbir ilaçla biz başaramadık.
Tabii kalp hastalıklarında bir takım risk faktörleri var. Yani
kimler kalp hastalığına yakalanıyor diye baktığımızda; özellikle 40
yaşından sonra kalp hastalığının arttığını görüyoruz ama son
zamanlarda pandemi ile birlikte bu 40 yaşının da daha aşağılara
indiğini yani 30 yaşlarından itibaren kalp krizlerinin de arttığını
görmekteyiz. Doğal olarak da yani yaşlandıkça da kalp hastalığı
riskimiz artıyor. Bir diğer önemli nedeni de genetik. Eğer
ailemizde annemizde 65 yaşın altında, babamızda 55 yaşın altında
eğer kalp krizi geçiren varsa bu bizde aslında genetik olarak kalp
krizine yakalanma ya da kalp hastalığına yakalanma riskimizi
arttırıyor. Özellikle hele hele kırklı yaşlarda babasında ya da
annesinde kalp krizi geçiren insanlarımız varsa bunların özellikle
dikkat etmelerini öneriyoruz. Yine özellikle hipertansiyon, şeker
hastalığı, kolesterol yüksekliği, obezite, hareketsiz yaşam,
sağlıksız beslenme ve stresi
de dahil ettiğimizde ciddi manada bu tür hastaların kalp
hastalığına yakalandığını görüyoruz ve bu saydığım risk
faktörlerini gerçekten de azalttığımızda ya da kontrol ettiğimizde
gerçekten de kalp sağlığımızı korumuş oluyoruz. Hatta hastalığa
belki de hiç yakalanmayacağız diyebiliriz" dedi.
Prof. Dr. Seyfeli, özellikle dengeli beslenmenin ve egzersizin kalp
sağlığına faydalı olacağını söyleyerek, "Özellikle ben yine de kalp
hastalığında sağlıklı beslenmenin, dengeli ve düzenli beslenmenin
ve egzersizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunlar
gerçekten yapması kolay hatta bazen de bedava işler diye
düşünüyorum ben. Özellikle egzersizi vurgulamak istiyorum. Tabii
biz genelde hastalarımıza mümkünse haftanın her günü en az 30
dakika, mümkünse 45 dakika veya 1 saate kadar da bu uzatılabilir
düzenli egzersiz yapmalarını, eğer her gün yapamıyorsa haftanın en
azından yarısından fazlasını şayet bunu da yapamıyorlarsa yani
yoğun çalışan insanlarımız olabiliyor tabii ki o zaman da hafta
sonu cumartesi-pazar bu 5 gün yapamadıkları egzersizleri toplayıp
bile yapsalar aynı faydayı görüyorlar. Burada tabii önemli olan
nokta şu; hangi egzersizleri yapacağız? Bunlar çok önemli,
özellikle kas gücü gerektiren, kol kaslarını çalıştıran
egzersizlerden biraz uzak durmak gerekiyor. Mümkünse bisiklet
sürmek, yüzme, aerobik egzersizler ya da tempolu yürüyüşlerin daha
faydalı olduğunu söyleyebiliriz kalp sağlığı açısından. Burada
önemli nokta şu; yani sporu bizim bir gezinti olarak ya da
arkadaşlarla muhabbet aracı olarak değil de bizim belli kriterleri
de sağlamamız gerekiyor özellikle egzersizde. Yani mesela ben
basitçe hastalarıma ter atacak kadar efor yapmanızı öneriyorum
diyorum. Çünkü bazen kalp hızını arttırdığımızda yani başlangıçtaki
kalp hızınız 70 ise bunu en az yüzde 70-75 kadar hızınızı
artırmanız gerekiyor ki biz gerçekten istediğimiz faydayı elde
edelim. Onun dışında basitçe eğer evde dijital tansiyon aleti varsa
egzersize başlamadan önce kan basıncınızı ve nabzınızı ölçün. Orada
gösteriyor size ve burada eğer nabzınızı 70’se mesela yüzde 70-75’i
yaklaşık 50 eder 50 eklediğimizde yani 120’ye kadar kalp hızınızı
çıkartmanız gerekiyor. Buna özellikle dikkat edilmesi gerekiyor.
Bir diğer önemli konu ise beslenme. Tabii bizim dengeli ve düzenli
beslenmemiz lazım. Hatta şöyle söyleyebiliriz; aslında bizim ne
hastası olacağımıza ne yediklerimiz karar veriyor. Yani eğer siz
şekerli gıdalar, hamur, tatlı gıdalar yediğinizde şeker hastası
olabilirsiniz, kilonuz artabilir. Yine tuzlu gıdalar çok
tüketirseniz, işlenmiş gıdalar çok tüketirseniz o zaman da
tansiyonunuz yükselebilir. Dolayısıyla da bizim dengeli ve düzenli
beslenmemiz gerekiyor. Özellikle rafine edilmiş işlenmiş
gıdalardan, tuzlu, yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durmamız
gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Kalp sağlığı için kontroller önemli"
Seyfeli, kalp sağlığında özellikle kontrollerin yapılmasının çok
önemli olduğunu söyleyerek, "Tabi biz sadece sağlığımıza, egzersiz
ve beslenmeye dikkat etmekle kalmayacağız. Aynı zamanda da bizim
aslında belli kontrolleri kalp sağlığını korumak adına ve öğrenmek
adına da yapmamız gerekiyor. Özellikle 40 yaşından sonra bizim
mutlaka yılda bir ya da iki kez kardiyolojik muayene olmamız
gerekiyor. Eğer ailesinde erken yaşta kalp hastalığı varsa ya da
genetik olarak kolesterol yüksekliği varsa bu hastaların bence 30
yaşından itibaren de belli sürelerle yani 3 yılda bir olabilir
mutlaka kalp kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. Kalp
kontrollerinde de tabii bizim rutin de yaptığımız muayene, efor
testi, ekokardiyografi gibi bir takım tetkikler yapıyoruz. Bazen
bunlarda tabii her zaman bir şey bulunamayabilir. Dolayısıyla da
biz burada şuna dikkat ediyoruz; hastanın mevcut risk faktörlerini
bir gözden geçiriyoruz. Eğer burada kalp sağlığı için ileri 10
yılda orta derece risk taşıyan hastalar varsa ve kardiyovasküler
riski orta derecede olanlar varsa bunlara da biz sanal
anjiyografiyi özellikle öneriyoruz. Şu an son yıllarda sanal anjiyo
sıkça kullandığımız metodlardan. Gerçekten de bu saydığım
yöntemlerle yani klasik yöntemlerle kalp hastalığından habersiz
olan, damar tıkanıklığından habersiz olan hastalarımızı bu sanal
anjiyo ile de yakalayabiliyoruz. Bu işlemin de son derece kolay
olduğunu söyleyebilirim. Doğruluk payı da neredeyse yüzde 90-95’e
yakın kalp damar sağlığımızı teşhis edebiliriz. Özetle ben sağlıklı
ve dengeli beslenmeyi, stresi azaltmayı, alkol ve sigaradan uzak
durmayı, kiloyu kontrol altına almamız gerekiyor. Kan şekerimizi,
kan basıncımızı ve kolesterole dikkat ettiğimizde umarım kalp
hastalığı riskimizi ciddi oranda azaltacağını düşünüyorum"
dedi.