Sanal Ağların Gölgede Bıraktığı Ahlâk: Gençlerin Zihninde Neler Oluyor?

Sosyal medya gençlerin hayatında vazgeçilmez hale geldi. Ancak araştırmalar, yoğun kullanımın yalnızca ruh sağlığını değil, etik davranış kalıplarını da etkileyebileceğini gösteriyor. İçeriklerin şekilleri, algoritmaların yönlendirmeleri ve maruz kalınan paylaşımlar, gençlerin ahlâkî duyarlılığını sorgulatıyor.

Sanal Ağların Gölgede Bıraktığı Ahlâk: Gençlerin Zihninde Neler Oluyor?
Dijital Dünyanın Görünmeyen Etkisi

Sosyal medya, iletişimde devrim yarattı; fakat bu devrim, özellikle gençlerin ahlâk anlayışında ciddi değişimlere yol açıyor. Harvard, Oxford ve APA (American Psychological Association) tarafından yayımlanan son raporlar; sosyal medya kullanımının, gençlerde empati azalması, benmerkezcil davranış artışı ve etik algı zayıflamasıyla bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.

Bu etki yalnızca içeriklerin sertliğiyle değil, sürekli onay arayışı ve beğeni kültürü ile de ilişkili. Gençler, algoritmaların öne çıkardığı içeriklerle “doğru”yu değil “popüler”i öğrenmeye başlıyor. Beğeni almak, görünür olmak ve kabul edilmek gibi motivasyonlar, bireysel değerlerin yerini toplu davranış kodlarına bırakıyor.

Bilim Ne Diyor?

2025’te Nature Human Behaviour dergisinde yayımlanan bir çalışma, gençlerin çevrim içi geçirdiği zaman kadar nasıl bir içerikle etkileşim kurduklarının da ruhsal ve ahlâkî gelişim üzerinde belirleyici olduğunu gösterdi. Pasif kullanım — yani yalnızca izlemek, beğenmek, yorum yapmadan gezinmek — aktif kullanımdan daha zararlı çıktı.

Ayrıca MDPI dergisinde yayımlanan bir meta-analiz, sosyal medya kullanımının gençlerde depresyon, anksiyete ve benlik algısında bozulma ile güçlü şekilde ilişkili olduğunu ortaya koydu. Bu bozulma, zamanla “ne doğru, ne yanlış” algısını da bulanıklaştırabiliyor.

Ahlâkî Erozyonun Kaynağı

Uzmanlara göre bu durumun üç temel nedeni var:

  • Algoritmaların görünmez yönlendirmesi: Platformlar, kullanıcı ilgisine göre içerik öneriyor. Gençler farkında olmadan daha uç, tartışmalı veya sansasyonel içeriklerle karşılaşıyor. Bu da normalin sınırlarını kaydırıyor.

  • Sosyal karşılaştırma kültürü: Takipçi, beğeni, etkileşim sayısı, bir tür “değer ölçütü” haline geliyor. Gençler başkalarının kusursuz görünen hayatlarını izledikçe, kendi gerçekliklerinden uzaklaşıyor.

  • Anonimlik ve sınır kaybı: İnternet, kimliksiz davranmayı kolaylaştırıyor. Bu durum, empatiyi ve toplumsal sorumluluğu zayıflatıyor; çevrim içi zorbalık ve taciz vakalarını artırıyor.

Gerçek Hayatta Sonuçlar

Avrupa ve ABD’de yapılan saha araştırmaları, etik sınırların dijital ortamda kaybolmasının gerçek dünyaya da yansıdığını gösteriyor. Okullarda artan siber zorbalık, nefret söylemi, mahremiyet ihlalleri ve yalan haber paylaşımı; sosyal medya ahlâkının doğrudan sonuçları.

Fransa Parlamentosu’nun 2025’te yayımladığı TikTok Raporu, gençlerin bu platformlarda “şiddet, cinsellik ve nefret içerikli” videolara kolayca maruz kaldığını, bu durumun değer yargılarını yeniden şekillendirdiğini belirtiyor.

Benzer şekilde The Guardian’ın 2024 raporu, sosyal medya algoritmalarının kadın düşmanı içerikleri “etkileşim artışı” amacıyla daha fazla öne çıkardığını ortaya koydu — bu da genç kullanıcıların etik sınırlarını olumsuz etkileyebiliyor.

Çözüm: Bilinçli Kullanım ve Dijital Eğitim

Sosyal medyanın ahlâkı “bitirdiğini” söylemek abartılı olsa da, ahlâkî algıyı dönüştürdüğü bilimsel olarak açık. Uzmanlar bu dönüşümün kontrol altına alınabilmesi için şu önerilerde bulunuyor:

  • Aile ve okul işbirliği: Gençlerle sosyal medya üzerine açık konuşmak, yargılamak yerine anlamaya çalışmak.

  • Dijital farkındalık eğitimi: Algoritmaların nasıl çalıştığını öğretmek; görünür olanın her zaman doğru olmadığını göstermek.

  • Zaman yönetimi: Ekran süresini değil, içerik kalitesini kontrol etmek.

  • Platform sorumluluğu: ABD’de sağlık yetkilileri, sosyal medya uygulamalarına “uyarı etiketi” getirilmesini öneriyor.

teknoloji algoritma sosyal medya
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber