Tarihini Bilen Millet Dik Durur

Tarihini Bilen Millet Dik Durur Elbette herkesin ilgi alanı, hoşlandıkları ya da önem verdikleri farklıdır ancak hangi ülkede yaşarsa yaşasın bir insanın, o...

Tarihini Bilen Millet Dik Durur

Elbette herkesin ilgi alanı, hoşlandıkları ya da önem verdikleri farklıdır ancak hangi ülkede yaşarsa yaşasın bir insanın, o ülkenin vatandaşı olarak yaşadığı topraklara sahip çıkabilmesi ve koruyabilmesi, öncelikle bulunduğu coğrafyanın özelliklerine ve yaşanmış geçmiş tarihine hâkim olabilmesine bağlıdır.

Geçmiş ve yaşanmış tarihimizi çok iyi bilmek, asırlarca topraklarını genişletme ve koruma savaşı vermiş ve bu topraklarla birlikte; Vatan, ulus, bayrak, cumhuriyet gibi kavramları bize miras bırakmış olan Atalarımıza karşı vicdani sorumluluğumuzdur.

İlber Ortaylı Hocamız bir söyleşisinde; “Dört sene okuyarak tarihçi olunmaz, zira okullarda okutulan kitaplar zırvalarla dolu. Tarihini dolayısıyla coğrafyanı öğrenmek istiyorsan eğer, turist gibi gezeceksin, göreceksin ve bölge insanı ile sohbet edeceksin” demişti.

Söyleşinin devamında hocamız özellikle gençlere seslenerek; “Pasaportunuzdaki uyruğunuzdan çekiniyorsunuz birçoğunuz. Neden? Çünkü geçmişinizin doğrularını bilmiyorsunuz. Kültürünüzün köklülüğünü bilmiyorsunuz. Bilinenin aksine ülkenizin dünya ülkeleri için her zaman neden bir tehdit unsuru olduğunu ve gelişmesinin neden istenilmediğini bilmiyorsunuz. Eğer bunları bilirseniz o zaman her yerde dik durursunuz. Bu önemli bir konudur ve tarihini bilen milletler dik durabilir anacak” diye de önemli bir mesaj vermişti.

Bu motive eden ve aynı zamanda ihmallerimizi de tatlı tatlı yüzümüze vuran cümlelerden sonra; “Bir şansım olsa da öğrencilik yıllarıma geri dönebilsem” dedim içimden. Çünkü o zaman birçok ders gibi tarih ve coğrafyayı da sadece not almak için öğrenmezdim. Müfredatın dışında diğer yayınlara, tarihi gerçekleri daha fazla “öğrenmek ve bilmek” için ulaşmaya çalışır, değişik yerlere gittiğimde orada geçen zamanımı araştırma tatili olarak değerlendirirdim. En azından dede ve ninelerimizin anlattığı anıları can kulağı ile dinlerdim.

Yine de öğrenmenin yaşı yok. Doğumla başlayan eğitim, ölümle biten uzun bir süreç. Ancak ağacın yaşken eğilmesi de bir gerçek. Çünkü okuma alışkanlığı, merak, araştırma ve sorgulama becerisi küçük yaşlarda kazanılıyor. Ve İlber Hocamızın da dediği gibi ne kadar gezer, görür, araştırır, öğrenir ve bilirsek o kadar dik durabiliriz hayatta.

Demet TOK

Köşe Yazarı

SON DAKİKA HABERLERİ

Hakan İmamoğlu Diğer Yazıları