Türkçe Karşılığı Varken

Türkçe Karşılığı Varken Uzamanlar dil kirlenmesini, “Bir dile yabancı dillerden yoğun biçimde dilsel birikimlerin; sözcük, dil kuralı, ek, deyim, terim ve...

Türkçe Karşılığı Varken

Uzamanlar dil kirlenmesini, “Bir dile yabancı dillerden yoğun biçimde dilsel birikimlerin; sözcük, dil kuralı, ek, deyim, terim ve benzerlerinin girmesi” olarak tanımlıyorlar.

Küreselleşmenin kaçınılmaz olduğu günümüzde; teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi, yabancı dil hayranlığı, sosyal iletişim ortamlarının etkisi, dil bilimindeki yanlışlar veya bilgi eksikliği gibi sayabileceğimiz birçok nedenle dilimize girmiş ve girmekte olan yabancı deyim ve kelimelerin, ana dilimizde kirlenme yarattığı aşikâr. Öyle ki zaman zaman okuduğumuzu veya dinlediğimizi anlayamıyor ya da farklı anlamlar yükleyebiliyoruz.

1980’li yıllarda yabancı dil öğrenimini teşvik etmek için üretilen “Bir lisan, bir insan” sözüne kesinlikle karşı değilim ve hatta dünya insanlarını anlayabilmek için bir değil birkaç yabancı dil bilmenin muhteşem bir yetenek olduğunu düşünüyorum. Ancak günlük hayatta yoğun olarak kullanılmaya başlanan yabancı kelimeler ile güzel Türkçemizin bozulmasına da gönlüm razı gelmiyor. Hele de kullanılan yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları varken.

Bu sabah birkaç friend’imle chat yaptım, öğleden sonra değişik ortamlarda surf yaparak web sitelerini ziyaret ettim. Like’ladığım bazı file’ları download ettim. Akşam bazı homepage’leri okudum ve message bıraktım

Alıntı olan bu mesajda, bir üniversite öğrencisi gün içinde yaptıklarını annesi ile paylaşmış. Annesi de artık ne anladıysa “Aferin kızım oku, büyük adam ol” diye cevap vermiş.

İngilizce kelimelerin sonuna getirilmiş olan Türkçe eklerle yeni bir dil oluşturulmuş sanki. Bu anlatım, özellikle genç kuşağa ve günlük hayatta çoğunlukla yabancı dil kullananlara normal gelebilir ancak ana dilimizin yozlaşması adına büyük bir tehlike gibi görünüyor.

Bu konuda M. Kemal Atatürk; “Ülkesinin yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. Milleti bir araya getiren unsurlardan biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, milletine bağlılığını iddia etse de buna nasıl inanabiliriz.

Türk dilinin sadeleştirilmesi ve zenginleştirilerek kamuoyuna benimsetilmesi için her yayın organından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz. Türk dilinin kendi benliğine, aslında güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz. Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır” diye ifade etmiş millet ile dil arasındaki önemi ve hatta “Milli bilincin ayakta kalabilmesi için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz” diye de vurgulamış, ülke geleceğini gençlere emanet ederken.

Dil kirlendiği zaman düşünceler de kirlenir. Düşünceler kirlendiği zaman toplum da kirlenir. Dil düşünceye, düşünceler de millete biçim kazandıran kültürel bir zenginliktir ve kültürel zenginliklerini koruyamayan toplumların, kimlik bunalımına düşmeleri kaçınılmazdır.

Demet TOK

Köşe Yazarı

SON DAKİKA HABERLERİ

Hakan İmamoğlu Diğer Yazıları