Kaynak Kullanımında Denge Sorunu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde son dönemlerde dikkat çeken bir uygulama, parti içi kaynak yönetimi ve siyasi öncelikler tartışmasını beraberinde getiriyor.
Kaynak Kullanımında Denge Sorunu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde son dönemlerde dikkat çeken bir uygulama, parti içi kaynak yönetimi ve siyasi öncelikler tartışmasını beraberinde getiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı süreci bağlamında düzenlenen “Özgürlük Mitingleri”, yalnızca siyasal duruş açısından değil, bu mitinglerin finansmanı yönüyle de değerlendirilmeye muhtaç bir noktada duruyor.
Edinilen bilgiler, bu organizasyonların büyük ölçüde CHP’nin merkez bütçesinden finanse edildiğini gösteriyor. Oysa parti bütçesi, büyük oranda hazineden gelen kamu kaynaklarından oluşuyor. Bu da doğal olarak, bu bütçenin tüm parti örgütlerinin ortak hakkı olduğu algısını güçlendiriyor.
Buradaki asıl tartışma şu: Kişisel bir siyasi pozisyonun savunusu mu, yoksa partinin kurumsal refleksi mi? Ekrem İmamoğlu, doğrudan partisinin lideri ya da sözcüsü değil; yerel bir yöneticidir. Hakkında açılan dava da, belediye başkanlığı görevinden kaynaklanan iddiaları kapsıyor. Dolayısıyla bu süreci doğrudan CHP’nin kurumsal varlığına yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirmek, her kesimi ikna edecek kadar net bir argüman olmayabilir.
Buna karşılık, “halkçı bir belediye başkanına yargı eliyle siyaset mühendisliği yapılmak isteniyor” görüşü de azımsanacak bir bakış açısı değil. Bu nedenle partinin tabanı içinde İmamoğlu’na verilen desteği doğal bulan geniş bir kesim var.
Ancak burada üzerinde durulması gereken kritik nokta şu: Parti içi kaynaklar hangi önceliklere göre harcanmalı? Ekonomik sıkıntıların yaşandığı, il ve ilçe örgütlerinin kendi ayakta durmakta zorlandığı bir dönemde, kişisel savunulara yönlendirilen büyük bütçeler, örgüt içinde soru işaretleri yaratıyor.
Bu durum, parti içi eşitlik ilkesini zedeleyebilir. Bugün bir belediye başkanına sağlanan imkan, yarın başka bir partilinin yaşadığı mağduriyet karşısında sağlanmadığında, iç bütünlükte ciddi bir yara açılabilir.CHP yönetimi, bu süreçte samimi bir muhasebeye ihtiyaç duyuyor. Siyasi duruş sergilemekle, kaynakları doğru yönlendirmek arasındaki denge hassastır. Ne sessizlik çözüm getirir, ne de sorgusuz destek. Gerek parti tabanı, gerekse kamuoyu, bu süreci yalnızca bir “isim” üzerinden değil; bir prensip meselesi olarak görmektedir.