Aşı Reddi Tabip Odasının Gündeminde
Tabip Odasının her yıl Milli Eğitim işbirliği ile düzenlediği kompozisyon ve resim yarışması bu sene kabul edilmedi.

Aşı Reddi Tabip Odasının Gündeminde
Tabip Odasının her yıl Milli Eğitim işbirliği ile düzenlediği kompozisyon ve resim yarışması bu sene kabul edilmedi.
Konuya ilişkin Tabip Odası söz konusu temanın ‘Aşı’ olduğunu ve bilinç kazandırma amaçlı yaptıkları girişim ve etkinliklerin karşılığının olmayışını anlayamadıklarını belirterek Milli Eğitime tepki gösterdi.
Tabip Odası Yönetim Kurulu açıklamasında: ‘’Koruyucu sağlık hizmetleri teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bir arada verildiği, bireylerin hizmete kolayca ulaşabildikleri, düşük maliyetle etkin ve yaygın sağlık hizmeti sunumudur. Tedavi Hizmetleri ise pahalı bir yöntemdir’’diye açıklama yaptı.

Aşı Karşıtlığı En Büyük Sağlık Tehditlerinden Biri
Balıkesir Tabip Odası Başkanı Muhammet Can Son 10 yılda aşı karşıtlığı en büyük sağlık tehdidi sorunu haline geldiğini vurguladı. Başkan Can; ‘’Aşı kararsızlığı/reddi Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2019’da dünyayı tehdit eden 10 küresel sorundan biri olarak nitelenip, ülkemiz için bilinen son güncel aşı reddi vaka sayısı 23 bin. Bakanlık aşı karşıtlığına ait sayıyı ‘sır’ gibi saklıyor ve açıklamıyor. Ülkemizde Birinci basamak sağlık örgütlenmesinin değişmesi sağlık örgütü ve halk arasında ortaya çıkan güven sorununun, aşı kararsızlığı/reddini ülkemiz için bir halk sağlığı sorununa dönüştürüldü. ’’dedi.
Aşıya Çocuklar Güvenemiyor mu?
Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Necdet Uçan ise; ‘’ Ülkemizde aşıyı reddeden ailelerin sosyodemografik özelliklerinin araştırıldığı bir çalışmada ise aşıyı reddetme nedenleri arasında aşının çocuklar için tehlikeli olabildiği ve aşılara güvenmeme; aşıların faydasının olmadığı inancı ve doğal bağışıklığın daha iyi olduğu düşüncesi ilk üç neden olarak belirlendi. Aşıyı reddeden ailelerin sosyo-demografik açıdan araştırıldığı başka bir çalışmada ise bu ailelerin yenidoğan genetik tarama testlerini de reddettiği, alternatif tedavi yöntemlerine modern tıptan daha fazla yöneldiği, proflaktik D vitaminini daha düzensiz kullandıkları, düşük gelir ve eğitim seviyesine sahip olduğu saptandı’ ’dedi.
Türkiye’de Aşıyı Reddedenlerin Sayısı Açıklandı
Tabip Odası Yönetim Kurulu konuya ilişkin verileri paylaşarak: ‘’ Türkiye’de aşıyı reddeden aile sayısı 2011 yılında 183 iken, 2013’de 913, 2015’te 5.091, 2016’da 10 bin, 2017 yılında 23 bin oldu. Bugün gelinen noktada aşı reddinin 100 binlere yaklaştı. Türkiye’de 2021 yılında 51, 2022’de 125 olarak kayda geçen kızamık vaka sayısı 2023’te 4 bin 959’a yükseldi. Bunun en büyük nedeni de aşı tereddüdü ve aşı reddi olarak gösteriliyor’ ’dedi.
Aşı karşıtı açıklamalar diyet ürünleri ile oldu
Tabip Odası Yönetim Kurulunun açıklamasında : ‘’ Aşı karşıtı açıklamaların ardından aşının yerini alabilecek diyet ürünleri ve tedavi yöntemlerini ortaya koyan, hiçbir destek ve çalışma olmaksızın sadece deneyime dayalı olarak uygulanan alternatif tıp alanında ünlü isimlerin daha fazla para kazanmak ve kendi alanlarında isim yapmak için aşılara karşı çıkmalarının yanı sıra, hiçbir bilimsel dayanağı olmaksızın aşının kısırlık başta olmak üzere birçok soruna yol açtığını iddia ederek, toplumu negatif yönde etkilemiş ve bu şekilde aşısız ve aşı karşıtı grupların sayısını büyük oranda artırmışlardır’’ açıklaması yapıldı.
18 Farklı Tip Aşı Üretiliyordu
Tabip Odası Yönetim Kurulunun açıklamasının devamı ise şu şekilde oldu: ‘’27 Mayıs 1928 tarihinde kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 1990’lı yıllara toplam 18 farklı tip aşı üretiliyordu. Türkiye’de 1931’den 1996 yılına kadar tetanoz ve difteri aşıları Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsünde üretildi. Enstitüde 1937’de kuduz aşısı üretimi başladı. 1942 yılında tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi başlarken 1947’de Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kuruldu. 1950’ye gelindiğinde Türkiye’deki influenza laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı ve influenza aşısı üretimine geçildi. 1968’de kurulan serum çiftliğinde tetanoz, gazlı gangren, difteri, kuduz, şarbon akrep serumları da üretildi. 1976’da kuru BCG aşısının deneysel üretimi başladı, 1983’te de kuru BCG aşısı üretimine geçildi. Ülke de hastalıkların yok olması ile 1971’de tifüs, 1980’de çiçek aşısı üretimi sonlandı’’.
Çağa Uygun Teknolojilerle Yenilenememe Sorunu
Açıklamada: ‘’Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nün çağa uygun teknolojilerle yenilenmemesi sonucu olarak; 1995 yılında Semple tipi kuduz aşısı, 1996’da DBT üretimi durduruldu, 1998 yılında eski teknoloji ile üretilen BCG aşısı üretimine, ekonomik olmaması nedeniyle son verildi. Sonuç olarak Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu’nda aşı üretiminin durdurulduğu 1998 yılından beri Türkiye’de lisanslı bir aşı üretilmemektedir. Aşı üretiminin sona ermesinden sonra, aşıların satın alınarak temin edilmesine başlanıldı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi, ne yazık ki 2 Kasım 2011 tarihinde kapatılmıştır. Yerli ve milli olmak bu mudur?’’ denildi.
‘’Sağlık Bakanı tarafından sayıları 2 bin 361’e ulaştığı açıklanan GETAT ünitesi ile 79 adet GETAT(Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) uygulama merkezinin faaliyetleri derhal durdurulmalı ve en kısa sürede faaliyetleri durdurulmalı. Yeni Yönetmelik ile 1. Basamağa getirilmek istenen bu yöntemler ile fitoterapi merkezine çevirme uygulaması derhal geri çekilmeli. S.Bakanlığı tarafından Eylül 2024 tarihinde yayımlanan verilere göre, Türkiye’de beş altı ölüm hızı (5YAÖH) 2022 yılında binde 11,1 iken, 2023 yılında binde 14’’
5YAÖH; (BEŞ YAŞ ALTI ÖLÜM HIZI)
Son olarak açıklamada şu ifadelere yer verildi: ‘’ Bir ülkede yalnızca sağlık hizmetlerinin değil, aynı zamanda sağlıklı olabilmek için gerekli olan toplumsal koşulların (yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı konut, yeterli temiz içme ve kullanma suyu vb.) var olup olmadığını da önemli. Ayrıca toplumun üyelerinin bu gereksinimlerinin karşılanıp karşılanmadığı ortaya koyan, uluslararası düzeyde kullanılan üç göstergesinden birisi’’.
‘’ Çocuğun üstün yararı ilkesi, çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını dikkate alarak, onların sağlık, eğitim, güvenlik, korunma ve diğer temel ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlar. Bu ilke, çocukların her türlü kötü muameleden, istismardan ve ihmal edilmelerden korunmasını sağlar. Çocuğun üstün yararı ilkesi doğrultusunda Yapılmayan aşıların toplumun veya topluluğun sağlığını tehdit edeceğinden hareketle Sağlık Bakanlığınca Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 89’uncu maddesinde değişiklik yapılması sorunu çözecektir’’.
‘’Anayasa’nın 56. maddesi, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu belirtir. Devlet, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemekle yükümlüdür. Tabip Odamız Anayasa’nın 135. maddesinden gücünü alan ve bu kanuna göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşudur. Meslek kuruluşları “devlet hiyerarşisi altında bulunmayan özerk kuruluşlardır’’.
Haber Merkezi
Balıkesir’de ASM’ler İçin Deprem Dayanıklılığı Çağrısı