Prof. Dr. Fatih SATIL

Balıkesir İçin Önemli Bir Marka Değer KAZ DAĞI

Kaz dağı, Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesini birbirinden ayıran coğrafi sınırda yer alan ve zengin florası ile dikkatleri üzerine çeken cennetten bir köşedir. Antik çağlarda “İda Dağı” olarak ta anılan Kaz dağı, Biga yarımadasının en yüksek dağı olma özelliğine sahiptir. Kaz dağı, jeomorfolojik yapısı ve iklim çeşitliliğine ek olarak, iki önemli bitki coğrafyası bölgesinin arasındaki sınırda izole olmuş konumu nedeniyle zengin bir bitki örtüsüne sahiptir.

Kaz dağında yaklaşık 900 bitki çeşidinin yayılış gösterdiği tahmin edilmektedir ki bu bitki varlığının 83 tanesi ülkemiz için endemiktir, yani bu bitkiler Türkiye dışında dünyada başka hiçbir yerde yetişmemektedir. Ayrıca, Dünyada yalnız Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinde sınırlı bir yayılış gösteren 31 nadir bitki türü bu dağda bulunmaktadır.

Bu özelliklerinden dolayı Kaz dağlarının bir bölümü Milli Park ilan edilmiş, ayrıca bilim otoritelerince de ülkemizdeki “Önemli Bitki Alanı (ÖBA)”ından birisi olarak tescil edilmiştir. Kaz dağı, aynı zamanda sınırları içinde bir Milli Park ve bir Tabiatı Koruma Alanı bulundurması nedeniyle de Türkiye’nin ender alanları arasında yer alır.

Kaz dağı tıbbi ve ekonomik önemi olan kekik, ada çayı vb. bitkiler açısından da oldukça zengindir. Tarafımızdan yapılan çalışmalarla bölgede halk tarafından kullanılan 250 civarında bitki çeşidi tespit edilmiştir.

Son yıllarda, hem turist profilindeki hem de tüketim kalıplarındaki değişiklikler doğal, kültürel çevrenin koruma-kullanma dengesi içinde kullanımını öngören ekoturizm, sürdürülebilir turizm gibi yeni turizm faaliyetleri daha fazla önemsenmektedir. Ekoturizmi için gelen yerli ve yabancı turistler; doğal ortamları görmek isteyen ve aktivitelerinin düşük çevresel etkileri olan genellikle eğitimli ve gelir düzeyi iyi insanlardır. Ekoturizm; yerel halka önemli miktarda bir ekonomik katkı sağlamanın yanında, yereldeki insanların dağdaki biyoçeşitlilik değerinin farkına varmaları ve doğal alanların başarılı bir şekilde muhafazası ve korunması için önemli bir potansiyele sahiptir.

Kaz dağları; eşsiz doğa, mitoloji, flora ve fauna gibi sahip olduğu zenginlikler dikkate alındığında önemli bir ekoturizm merkezi olduğu görülecektir. Bölge turizmi için bu potansiyelin ön plana çıkartılarak yurt içi ve yurt dışı platformlarda tanıtılmasına ihtiyaç vardır. Kaz dağları sahip olduğu zenginliklerden faydalanabilmek adına eksikliğini duyduğu en önemli unsur, organize olamamak yani örgütlenememektir. Bu nedenle, bölgedeki tüm unsurların (Valilik, Belediye, Üniversite, Konaklama işletmeleri, Seyahat acenteleri, STK’lar vb.) bir araya gelerek örgütlenip aralarında görev dağılımı yaparak bu eksikliği gidermeleri bölgedeki ekoturizm faaliyetlerinin tanıtımı ve pazarlanması, kalitenin artırılması ve geliştirilmesi için yararlı olacaktır. Balıkesir üniversitesinin gerek Turizm Fakültesi, gerekse Biyoloji, Coğrafya, Tarih ve İşletme bölümleri alanla ilgili olarak geniş bir bilgi birikimine ve alt yapıya sahiptirler. Yerel yönetimler tarafından eğer profesyonel bir faaliyet düşünülüyorsa mutlaka akademik destek almalıdırlar.

Bununla birlikte Ekoturizm eğer dikkatli ve kontrollü şekilde yönetilemezse bölgedeki doğal zenginliği tehdit eden bir unsur da olabilir. Art niyetle ülkemize gelebilecek bitki ve hayvan kaçakçıları bölgedeki bu özel canlıları ülke dışına çıkararak bu canlıların soyunun tehlike altına girmesine yol açabilir.

Kaz dağlarındaki bu zengini yerinde görmek isteyen doğaseverler, bu gezi için en iyi dönem olan Haziran ayını beklemeliler ve mutlaka yanlarına Kaz dağını iyi tanıyan bir “alan klavuzu” almalılar.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu