GündemÖzel Haberler

BALIKESİR’DE Kİ FAY HATTINA DİKKAT

Merhaba gazetesi olarak, Marmara bölgesinde 26 Eylül 2019’da gerçekleşen deprem sonrasında olası bir depremin Balıkesir’i nasıl etkileyeceğini araştırarak, Balıkesir’in depremselliği ile ilgili bilimsel ve güncel bilgileri haber, röportaj ve makale şeklinde ile okurlarımız ile paylaşmıştık.

24 Ekim 2019’da Jeoloji mühendisi Aysun Aykan ve Mimar Ali Özerk ile Balıkesir’in depremselliği ve Kentsel Dönüşüm Strateji Planı’nın gerekliliği konusunda gerçekleştirdiğimiz röportaj geniş bir yankı uyandırmış, 10 Aralık’ta ise 4,6 şiddetinde sarsıntılarla deprem gerçeği ile yüzleşmiştik.    

Ancak resmi kurumların tespit ve çözüm ile ilgili hızlı çalışmaları kamuoyuna yansırken, Büyükşehir Belediyesi’nin Kentsel Dönüşüm Strateji Planı ile ilgili hala bir adım atmamakla birlikte BBB’de danışmanlık yapan Doç. Dr. Haluk Selim’in çelişkili açıklamaları oldukça dikkat çekti.

Haluk Selim’in Balıkesir Merkezinde yer alan fay hattı ile ilgili çelişkili açıklamalarını TMMOB Jeoloji mühendisleri odası Güney Marmara şube yönetim Kurulu Üyesi Aysun AYKAN ve Mimar Ali Özerk’e sorduk. İşte Selim’in çelişkili açıklamalarını bilimsel veriyle yalanlayan o çarpıcı yanıtlar.

Bir insan hem Doç Dr. Jeoloji mühendisi hem de gayrimenkul uzmanı nasıl olur?

Merkezde ki fay 6.5-7.2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip

Bilimsel tabanlı olmayan açıklamalara itibar edilmemeli!

Fay hattının yer aldığı bölgede sakınım bandına dikkat edilmeli.

Eski ve sağlam yapılar hep tepelerde ama biz ne zaman ovalara indik!!!

Paşaalanı ile ilgili yumuşak zemin tespitlerine rağmen niçin bina yapılıyor?

Kentsel dönüşüm stratejisi yok Rantsal dönüşüm var

Kamil Akyürek: 24 Ekimde gerçekleştirdiğimiz röportajda Balıkesir depremselliği ile ilgili olarak özellikle Balıkesir Merkezden geçen fay hattı ile ilgili bilimsel verilere dair Büyükşehir Belediyesi adına açıklama yapan Doç. Dr. Haluk Selim “henüz incelemedim ama merkezde 7 ve üstü şiddette deprem üretecek bir durum ön görmüyorum” şeklinde bir şerh düştü. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Aysun Aykan: Balıkesir İl ve İlçelerinin Depremselliğini, MTA diri fay haritasına baktığımız zaman rahatlıkla görebiliyoruz. Burada oldukça net bir şekilde, Balıkesir’in diri faylar üzerinde konumlanmış bir il olduğu bilimsel verilerle yer alıyor.  Bu haritaya bakıldığında, Kuzey Anadolu fayının güney koluna ait Yenice-gönen fayı, Edremit Fay Zonu, merkezden geçen Havran-Balıkesir fayı ve Güneydeki Simav Fayının en Önemli deprem üretme kapasitesine sahip faylar arasında olduğu açıkça belirtiliyor. Önceki röportajımızda Balıkesir Merkezinden geçen Havran-Balıkesir Fay zonu ile ilgili olarak yapılan Palesismolojik çalışmaların yapıldığını, MTA diri fay haritasında bu fayların 5.5  üzerinde deprem üretme potansiyelinin açıkça gösterildiğini belirtmiştik. Söz konusu faylar ile ilgili Kepsut ve Gökçeyazı’da Paleosismoloji kapsamında yapılan hendek çalışmalarında bilimsel gerekçeler ortaya konularak bu fayların M.Ö 850 yılına kadar dört büyük deprem ürettiği ve bu depremleri tekrar etme aralığının da yaklaşık bin yıl olduğu belirlenmiş. Bu Paleosismolojik çalışmalar, deprem aralığı da dikkate alındığında, bu fayın 6.5-7.2 şiddetinde bir deprem üretme potansiyeline sahip diri bir fay olduğunu gösteriyor bize.

K.A: Son yaşanan Elazığ depreminde bu konuda uzman olan bilim insanlarının deprem öncesinde yaptıkları çalışmalar ve uyarıcı açıklamalarının tamamının doğru çıktığını gördük. Peki, paylaştığınız bu bilgiler ışığında her hangi biri Balıkesir merkezinden geçen fayın 6 ya da üzeri büyüklüğünde bir deprem üretmesi söz konusu olamaz gibi bir iddiada bulunması mümkün mü?

  1. Aykan: Depremin ne zaman olacağını tabii ki bilemiyoruz. Ancak depremlerin gerçekleşebileceği yerleri ve büyüklüğü ile ilgili yakın değerleri Jeolojik ve Paleosismolojik çalışmalarla öngörebiliyoruz. MTA’nın diri fay haritasında da bu bilimsel öngörüler resmi bir ifade ile yer alıyor zaten.

K.A: Doç. Dr. Haluk Selim söz konusu fay için 6 ve üzeri bir deprem üretmeyeceği iddiasında bulunduğu için ısrarla soruyorum. Sadece Haluk Bey değil her hangi bir kişi bu fay 6’dan büyük deprem üretemez diyebilir mi?

  1. Aykan: Bunu kimse söyleyemez. Ben bile söyleyemem. Bakın burada yapılan paleosismolojik çalışmalarda 6.5 ve 7.2 büyüklüğünde depremlerin yaşandığı tespit edilmiş. Biz bu tespitleri ve bilimsel çalışmaları dikkate alarak bu büyüklükte bir deprem olabileceğini öngörebiliyoruz. Ancak sıradan bir vatandaş, hiçbir çalışma yapmadan, oturduğu yerden, araziyi bilmeden burada şu kadar olmaz, 7 büyüklüğünde olmaz, ya da şu büyüklükte olabilir diyemez. Bizim sizinle paylaştığımız bilgiler hem ulusal hem de uluslararası platformlarda kabul görmüş bilimsel veriler. Bilimsel veri içermeyen bu tip açıklamalara vatandaşlarımız kesinlikle itibar etmemeli.

K.A: Balıkesir’de marka bir isim olarak Ali Özerk bu konuda ne düşünüyor?

Ali Özerk: Ben Haluk Bey ile görüşmedim ama kendisini buraya çağıranlarla görüşmemden doktora tezi sırasında Balıkesir bölgesinde burada bazı çalışmalar yaptığını biliyorum. Gerçi bir insanın ne söylediği ve ne yaptığı da önemli ama burada buna çok da fazla girmeyelim. 17 Mart’ta Balıkesir Kent Konseyi olarak düzenleyeceğimiz deprem duyarlılığını konu alan programa Kendisinin de davet edileceğini biliyorum. Orada Haluk Bey’e cevap hakkını kullanıp bizzat bu konuda sorulara yanıt verebileceğini düşünüyorum. Ama bir şey daha söyleyeyim. Bir insan hem Jeoloji Mühendisi olup yani Doçent olup hem de Gayrimenkul uzmanı nasıl oluyor onu ben de bilemiyorum.

K.A: Peki, Aysun Hanım tüm bu bilgiler ışığında size şunu sormak istiyorum. Fay Hattı üzerine inşaat yapılabilir mi? Yasal olarak bu mümkün mü?

  1. Aykan: Fay hattı üzerine inşaat yapılmaması gerekiyor. Eğer binanız fay hattının üzerinde ise, depremin kıta kabuğunu yırttığını ve yüzeyde bir  yerleştirme olayı meydana geldiğini dikkate aldığınızda, binanız ne kadar sağlam olursa olsun binanızın ayakta kalma şansı olmuyor. Gölcük depremine baktığımızda binaların bir çoğunun fay hattı üzerinde olduğunu ve sonucunda neler getirdiğini hep birlikte yaşadık ve gördük. Deprem dalgası, enerjisinin tamamını binalara vurduğu için binaların yıkılmaması imkânsız zaten. Aynı şekilde Elazığ depreminde de yıkılan binaların fay hattı üzerinde olduğunu gördük. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni yapılan imar çalışmalarında diri faylar üzerinde yer alan bölgelerin imara açılmasına şu an da izin vermiyor. İdeal olanı fay hattının sağına ve soluna niteliğine uygun mesafelerde SAKINIM ALANLARI bırakılmasıdır. Ama öncesinde açılmış yerlere maalesef yapılıyor.

K.A: Peki, Ali Özerk olarak size de şunu sormak istiyorum. Fay hattının yer aldığı bir bölgenin imara açıldığını varsayarsak, söz konusu bölgede mimari olarak depremden etkilenmeyen binalar inşa edilebilir mi?

A.Özerk.  Ben bilim insanı değilim ancak; tabii ki mimari olarak depremden etkilenmeyen binalar inşa etmek mümkün. Mümkün olmasa Japonya olmazdı. Ama bu birebir fay hattının üzerine inşaat yapabileceğiniz anlamına gelmez. Aysun Hanım demin belirtti. Fay hattının niteliği ölçüldükten ve sakınım bandı dediğimiz mesafe dikkate alındıktan sonra, bu günkü teknolojik imkanlar sayesinde her türlü binalar inşa edilebilir diye düşünüyorum.

K.A: Bildiğiniz gibi 99 depremi sonrasında depreme dayanıklılık açısından hassasiyet gösterilen uygulamalar getirildi ve Balıkesir Büyükşehir ölçeğinde, 1999 yılı öncesi ve sonrasında inşa edilmiş binalarla ilgili bir döküm henüz çıkarılabilmiş değil. Sizin açık ve bilimsel gerekçeler ile Balıkesir’in depremselliği ile ortaya koyduğunuz bilgiler ışığında 99 öncesi binalar sizce ne kadar tehdit teşkil ediyor?

  1. Aykan: Sizin de bahsettiğiniz gibi, 99 yılından sonraki yapılan binalar 2000 yılında çıkarılan TS 500 standardı ile imal edildi. 2001 Yılından sonra ise 2708 sayılı yapı denetim kanunu çıktı. Kendi adıma Yapı Denetim Kanunundan sonra yapılan binaların daha güvenli olduğunu düşünüyorum.
  2. Özerk: Bu güne kadar bu yönde bir çalışma hiç yapılmadı. Bakın bu gün gündemde olan 51 okulun yıkım kararı var. Bu yıkım kararı neden daha önce alınmadı. Bence büyüklerimiz depremin ne olduğunu anlayabilmiş değil. Türkiye’de hiçbir şey bütün paydaşları ile bütün olarak yürümüyor. Bir kentleşme mi söz konusu örneğin 18/02 ile gündeme gelen Paşaalanı bölgesi. Burasının sulak alan olduğu, yumuşak zemin olduğu üzerine ciddi iddialar var. Bu yumuşak zemine niçin bina yapılıyor? Eski yapılara bakın hepsi kayaç tepeler ya da yamaçlara inşa edilmiş. Biz ne zaman ovaya indik yahu!

K.A: Peki ‘kentsel dönüşüm’ ve ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Planı’ aynı anlamamı geliyor ve de yine bu bilgiler ışığında mevcut bina stoklarının durumu ortadayken kentsel dönüşüm için ‘dair bir çalışma var mı?

  1. Aykan: Aynı şey değil. Kentsel dönüşüm burada bina bazında yapılıyor. Parsel bazında yapılan dönüşüm başvuruları aslında kentsel değil mekânsal değişim oluyor. Kentsel Dönüşüm Strateji Planı ada bazında, mahalle bazında, İlçe bazında yapılan ve Çevre Şehircilik Bakanlığının yayınladığı genelge ile her ilin hazırlaması gereken ulaşımı, zemini, çevresi gibi tüm ayrıntıları içeren bir plan. Burada henüz böyle bir çalışma yok.
  2. Özerk: Bu konunun önemli olduğuna katılıyorum. Kentsel dönüşümü yanlış algılattılar. İnşaat üzerinden sermaye birikimi olması şeklinde gittiği için bu kentsel dönüşüm değil rantsal dönüşüme dönüştü. Çünkü Parsel bazında dönüşüm olmaz. Dönüşüm kentsel bir yenilemedir aslında. Bakın kentsel dönüşüm çağa uygun bir şekilde kentleşmek için yapılan dönüşümdür.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu