BALMİM’den Maden Tepkisi!

BALMİM’den Maden Tepkisi!

BALMİM’den Maden Tepkisi!

Balıkesir Mimarlar Odası (BALMİM) Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici, Sarıalan Mahallesi ile İvrindi’nin, Sofular, Çamköy, Gökçeyazı Mahalleleri sınırları içinde bulunan maden ocağı kapasite artışı hazır beton tesisi projesi hakkında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali için Mimarlar Odası olarak açtıkları davanın duruşması sonrasında, Balıkesir 2. İdare Mahkemesi önünde basın açıklaması okudu.

Gerçekleşen duruşmaya ve sonrasında yapılan basın açıklamasına, BALMİM ile birlikte, TMMOB Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı SMMM Odası Genel Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Devrim Şener, BALÇEP, Meteroloji Müh. Odası Temsilcisi Saim Tosun, Tema Vakfı Balıkesir Şube Başkanı Metin Kuter, Kazdağları Ekoloji Platformu (KEP), CHP Karesi İlçe Başkanı Dilek Yalçın katıldı.

Betül Dikici, okuduğu basın açıklamasında, “Balıkesir İli, Altıeylül İlçesi Sarıalan Köyü/Mahallesi ile İvrindi İlçesi, Sofular, Çamköy, Gökçeyazı Köyü/Mahalleleri sınırları içinde bulunan CVK Maden İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş. ne ait 200903319 RUHSAT NUMARALI SAHADA IV. GRUP (ALTIN, BAKIR) MADEN OCAĞI KAPASİTE ARTIŞI HAZIR BETON TESİSİ PROJESİ hakkında 16.04.2021 tarihinde verilen ‘ÇED Olumlu’ kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali hakkında Mimarlar Odası olarak; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na karşı açtığımız dava (Dava Dosyası: Balıkesir 2.İdare Mahkemesi 2021/710 E.) süreci devam etmesine rağmen 07/10/2021 tarihli ara karar ile Balıkesir 2.İdare Mahkemesinde görülmekte olan başka bir davada keşif yapıldığı, konunun aynı olması nedeniyle bizim davamızla arasında bağlantı bulunduğu için usul ekonomisi ilkeleri gözetilerek ayrı bir keşfe gerek olmadığı vurgulanmış ve o keşif sonucunda düzenlenecek raporun beklenmesine karar verilmişti. Söz konusu Bilirkişi Raporu Mahkemenin 2021/367 sayılı dosyasına sunulmuştur” dedi.

“Yanlı olduklarını düşünmemize neden oldu”

Dikici, açıklamada şu ifadeleri kullandı; Bilirkişi listesinin keşif öncesinde tarafımıza tebliğ edilmemiş olması, davanın tarafı olarak sahip olduğumuz denetim hakkını etkin kullanmamızı engellemiştir. Ara kararı gereğince tarafımıza da tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz etmiş bulunuyoruz. Hiçbir teknik denetim yapmaksızın mesleki formasyonlarını aşan bir onama çabası içine girmiş olmaları tarafsızlıklarına olan inancımızı zedelemiş yanlı olduklarını düşünmemize neden olmuştur.”

“Heyetteki tüm bilirkişileri reddediyoruz”

Yaptığı açıklamada, “Özellikle uzmanı olmadıkları botanik, zooloji, meteoroloji, ve hidroloji gibi konularda dahi bellenmiş bir vazifeyi ifa edercesine onay beyanlarında bulunmuş olmaları bu düşüncemizi pekiştirmiştir.” cümlelerini kullanan Betül Dikici, Bu nedenle mevcut heyetteki tüm bilirkişileri reddediyoruz. Dosyamızda yeniden keşif yapılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinde mevcut heyetten hiçbir üyenin yer almamasını talep ediyoruz.” diye konuştu.

“Durum keşfi bizim açımızdan eksik bırakmıştır”

Betül Dikici, “Davalıları ve davalı müdahilini keşfin icrası sürecine dahil edilirken bu imkanın bize tanınmamış olması ‘yargılamada eşitlik’ ilkesine ve hukuka aykırı keşif yapılmış olup; hakkımızı mahkeme önünde ileri sürme ve savunma olanaklarımızı sınırlayan bu durum keşfi bizim açımızdan eksik bırakmıştır. Eksik olan keşif hukuken sakattır. Anayasamızın “Hukuk Devleti” ilkesine aykırıdır. Sakat bir keşfe dayalı bilirkişi raporu da hukuka aykırıdır. Hükme esas alınamaz” dedi.

“Bilirkişi heyetine bu açıdan da itiraz ediyoruz”

Sonuçların da maddeler halinde sıralandığı basın açıklamasında, “Sonuç olarak; 1-) Önceden denetleme olanağı bulamadığımız için yetersiz ve botanik, zooloji, meteoroloji, hidroloji gibi uzmanı olmadıkları alanlarda dahi bilirkişi raporunu hazırlayanların yanlı olduklarını düşündüğümüz bilirkişileri reddediyoruz. 2-) Botanik, zooloji, meteoroloji, ve hidroloji gibi projenin denetlenmesi gereken en temel alanlarına ilişkin uzman içermeyen bilirkişi heyetine bu açıdan da itiraz ediyoruz.” ifadelerini kullandılar.

“Neredeyse tamamı orman alanı içerisindedir”

ÇED alanının neredeyse tamamının orman alanı içerisinde olduğu ifade edilen açıklamada, “Bu orman önemli bir ekosistem oluşturmuş olup; erozyonu önlemesinin yanı sıra su depolama kapasitesi de oluşmuş bir ekosistem alanıdır. Ayrıca proje sahasında Sarıalan Dallımandıra Göleti ve bu göletten sulanan sulu tarım arazileri bulunmakta ve hayvancılık yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Oysaki madencilik faaliyetleri tozu, dumanı siyanürü ile toprağın, suyun ve havanın kirliliğine direkt etkilidir.” diye vurgu yaptılar.

“Toz kirliliği ile limit değerler hep aşılacaktır”

Açıklamada, “Yöre halkında astım, koah gibi solunum yolu hastalıkları görülecektir. Yine bu yolla partiküllerin içinde yer alan ağır metaller insana, hayvana ve tarlalardaki meyve/sebzelere direkt alındığı bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Altın Madeni arama projesinin, yerleşim yerlerine (Sarıalan mahallesi) yakınlığı 230 metredir. Maden arama faaliyeti sırasında dinamit patlatma vb. gürültü/ toz kirliliği ile limit değerler hep aşılacaktır. Bu durumda ne gibi tedbirler alınacağı ÇED raporlarında belirtilmemektedir.” cümleleri yer buldu.

“Mevzuatın işlevinin evrildiğinin açık göstergesi”

Betül Dikici, açıklamada, “ÇED uygulamaları amacından sapmış; doğa talanına dönüştürülmüştür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bir dönemde 400 ün üzerinde “ÇED Olumlu” kararına karşılık sadece 4 “ÇED Olumsuz” kararı olması; bununla beraber “ÇED Gerekli Değildir” kararlarının binlerce olması muhtemel sayılarının dahi bilinemiyor olması bunun somut göstergesidir. Belki binlerce ‘gerekli değildir’, yüzlerce olumlu karşısında sadece 4 olumsuz karara rağmen art arda yaşanan felaketler, yıkımlar ÇED mevzuatının işlevinin nerelere evrildiğinin açık göstergesidir.” dedi.

“Talan edilmelerine izin vermeyeceğiz”

Dikici, açıklamayı şöyle sonlandırdı; “TMMOB Mimarlar Odası ve bugün burada bulunan Çevre örgütleri olarak hep birlikte dayanışma ile tüm bilimsel donanımımızı ve mesleki birikimimizi doğa ve halk için kullanmaya hazırız. Bir an önce doğayı ve yaşamı yok edecek olan bu maden alanlarına karşı doğru, şeffaf ve denetlenebilir bir çevre politikasının açıklanıp; hayata geçirilmesi gerekmektedir. Balıkesir, Altıeylül Sarıalan, İvrindi Sofular, Çamköy, Gökçeyazı Köyü/Mahallelerinin tarlalarının, sularının, otlaklarının, ormanlarının, meralarının talan edilmesine izin vermeyeceğiz.”