Köşe Yazıları

BAŞKAN YILMAZ’IN TEHLİKELİ DUYARSIZLIĞI

Salgınların tarihine bir göz atarsanız, Salgına neden olan önemli bazı hastalıkların dünyada ortaya çıkmasında, zararlı olan uçucu ve ayaklı haşerelerin önemli bir rol oynadığını görürsünüz. Veba, sıtma, kolera gibi milyonlarca insanın canını alan salgınlar ve maalesef, bu günlerde tüm dünyayı tehdit eden Koronavirüs (Covid-19) buna en iyi örnekler.

Hepimizin bildiği gibi, İnsanlık tarihinde yaşanan tüm bu acı dersler, yerleşim birimlerinde yapılan zararlı haşerelerle mücadelenin hayati gerekliliğini ortaya koymuş ve tüm dünyada bununla ilgili yasal düzenleme yapılarak kanun haline getirilmiş.

Tüm bu acı derslere ve yasalara rağmen Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, halk sağlığını ilgilendiren konularda tehlikeli boyutta bir duyarsızlık sergiliyor.

İlgili Makaleler

Tüm dünyayı tehdit eden Koronavirüs (Covid-19) ile boğuştuğumuz bu günlerde Yılmaz, yasal olarak Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olan zararlı haşere ile mücadele işini yasaların etrafından dolaşarak İlçe belediyelerine yüklüyor.

Yılmaz, ilaçlama için kiralanan ve ilçe belediyelerine tahsis edilecek araçların sergilendiği programda, ilçe belediyelerinin, haşere ve sivrisinekle mücadele edilmesi işini daha planlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürüteceğini düşündükleri için  “ilaçlama cihazları ile birlikte kiralanan araçların tahsis edildiğini”  ifade etmişti. Yılmaz, böyle söyleyerek sorumluluktan kaçsa da, maalesef işin aslı ve hukuki tarafı buna tam olarak uymuyor.

Zira, Antalya 1. İdare Mahkemesi’nin 09.11.2006 tarih 2006/182 E.2006/1776 sayılı kararında yer alan “5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinin (a) bendiyle belediyelere görev olarak verilen çevre ve çevre sağlığının korunması amacıyla haşere ve sivrisinekle mücadele edilmesi işinin planlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütülmesini sağlama görevinin büyükşehir belediyesine ait olduğu sonucuna varmış ve bu yönde karar tesis etmiştir” ibaresi, Yılmaz’ın bu konuda söylediği  “ilçe belediyelerinin, haşere ve sivrisinekle mücadele edilmesi işini daha planlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürüteceği” ibaresinin tam tersine işaret ediyor.

Yani bana göre Başkan Yılmaz, hem de halk sağlığı ile ilgili ciddi bir konuda protokol yolu ile hukuki olarak tartışmaya açık bir şekilde SORUMLULUKTAN ve İŞ yapmaktan kaçıyor. Danıştay 8. Dairesinin de onayladığı mahkeme kararı da, başkanın ‘haşere ile mücadele işini ilçeler bırakma uygulamasının’ hukuki olarak tartışmaya açık olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Ayrıca işin birde yeterlilik ve mali yük sorunu da var. Zira ilçe belediyeleri, Balıkesir’in 2014 yılı itibari ile Büyükşehir statüsüne geçmesi sonrasında, halk sağlığı ile ilgili zararlı haşereler ile ilgili mücadele konusunda, donanım ve verilerin tümünü Büyükşehir Belediyesine devretmişti.  Dolayısı ile Resmî Gazetede 04.07.2019 tarihinde 30821 sayı ile yayınlanan Biyosidal Ürünlerin Kullanım Usul Ve Esasları’na uygun ve yeterli bir alt yapıya an itibari ile sahip değiller. Ama Büyükşehir Belediyesi bu konuda hem gerekli donanıma, hem de ciddi bir veri bankasına ve kabiliyete sahip.

Peki, Başkan Yılmaz’ın bu tehlikeli duyarsızlığı neden kaynaklanıyor?

Bunu ancak ve ancak Yılmaz’ın kendisi yanıtlayabilir…

İŞTE O KARAR METNİ:

Antalya 1. İdare Mahkemesi 09.11.2006 tarih 2006/182 E.2006/1776 sayılı kararında; 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununun 7/i maddesindeki “Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, … korunmasını sağlamak; … Çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak” ve aynı Kanunun 7’nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Büyükşehir belediyeleri birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır.” hükümlerini dayanak göstererek, 5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinin (a) bendiyle belediyelere görev olarak verilen çevre ve çevre sağlığının korunması amacıyla haşere ve sivrisinekle mücadele edilmesi işinin planlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütülmesini sağlama görevinin büyükşehir belediyesine ait olduğu sonucuna varmış ve bu yönde karar tesis etmiştir. Antalya 1. İdare Mahkemesinin bu kararı Danıştay 8. Dairesinin 26.03.2008 gün ve E: 2007/2600, K: 2008/2269 sayılı kararıyla da onanmıştır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu