GündemKöşe Yazıları

“BU HAYAT BENİM”

“BU HAYAT BENİM”

Hayat, sakin sularda dinlenmek mi yoksa hırçın sularda yeni keşiflere yelken açmak mı? Hayatınızın toplamını oluşturan tercihlerinizin gerçek sahibi, özgür iradeniz mi? Hayal ettiklerinizi, istediklerinizi mi yoksa başkalarının hayatlarını mı yaşıyorsunuz? Kısacası yaşadığınız hayat kimin?

“İnsanlar tercihleri ile yaşar” sözü herkesin yaşamında ne kadar yer buluyor bilemiyorum lakin isteğimiz dışında kurduğumuz bir yaşamın da yine kendi tercihimiz olduğunu unutmamak lazım. “İpler başkasının elindeyken bunu nasıl gerçekleştirebiliriz ki” diyenleriniz vardır mutlaka. Zira sözüm, zorunda kalınan yaşamlara değil elbette, kendi rızası ile bir başkasının yaşam tercihlerine teslim olanlara.

“Bu hayat benim” diyebilmek için çaba sarf etmek mi yoksa kendi yaşamının seyircisi olmak mı? Asıl önemli olan da bu karar zaten, ardından yapacağınız tercihleriniz için. Hepimizin yaşayacağı sadece bir tek hayatı varken onun da mümkün olduğunca kendi tercihlerimizden oluşması gerekmiyor mu? Her ne kadar “kendi hayatını yaşamak” bazı düşünceler için bencillik olarak kabul görse de. Zira ikisi arasında oldukça büyük bir fark var.

***

Aynadaki kendinize bakıp “hatalarımla, doğrularımla, tüm güzellik ve kusurlarımla işte bu, benim” diyebiliyorsanız eğer o zaman kendi hayatınızı yaşıyorsunuz demektir. Başarınız için kendinizi alkışlayabilirsiniz. Geçmişten gelen öğretilerle başkalarının deneyimlerini tekrarladığımı fark ettiğim gün “bu ben değilim ki” demiştim ve bu farkındalık aynı zamanda bana kendimi tanımaya başlama fırsatı vermişti. O günden sonra yola çıktım, kendimle keyifli yolculuğuma. Önceleri hata yaptığımda ya da yanlış bir karar aldığımda kendime kızardım, şimdi ise hoşgörü ile karşılıyorum. Ya da kendi hayat görüşüme uygun yaşadığım için eleştirel bakan gözler, beni rahatsız ederdi şimdi ise aldırış etmiyorum. Toplum düzenini bozmadığı sürece “bu hayat benim” diyebiliyorum.

Bektaşi’nin dediği gibi “ne kadar değil, nasıl yaşadığın önemli” anlamlı bir hikâye yazmak için hayatına dair. Bu da çevrenin uygun gördüğü bir yaşama teslim olmak yerine, kaderci düşünceden sıyrılıp eğrisi ile doğrusu ile kendi yolculuğuna çıkmakla mümkün olur. Zira başkalarının belirlediği hayatlarda başrol olunmaz.

Hayatının kontrolü başkalarının elinde olanların, toplum gelişimine de nasıl zarar verdiklerini görüyoruz. Bu duruma suçlu aramak yerine ruhumuzun bilgeliğini kullanmak daha akılcı olur. Çünkü hümanist olmayan bir sistemde, pasif karakterlere kendini bulma fırsatı verilmez. Birileri düşünür yine o birileri karar verir. Ta ki uyanana ve döngüyü değiştirene dek.

Şunu unutmamalıyız ki; gelecek yaşamların kaderini bizler belirliyoruz. Eğer şimdide kendimize ait olmayan bir hayatı yaşıyorsak gelecek için ne kadar başarılı olabiliriz?

 

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu