Köşe Yazıları

Buldukça Uzaklaşır Olduk

Buldukça Uzaklaşır Olduk

 

Son zamanlarda etkili yetkili hemen herkes ileriki günlerde yaşanması kaçınılmaz olan su sıkıntısından konuşuyordu. Muhabbet konularından biri idi su. Televizyonlarda özel oturumlar, gazetelerde makaleler birbirini takip ediyordu. Ancak yağan yağmur ve akebindeki kar birden gündemimizi değiştirdi, unutuverdik ilerde olması muhtemel su sıkıntısını. Başka dünyalara daldık.

Dünyada bir milyara yakın insanın temiz içme suyundan yoksun yaşadığını ne de çabuk unuttuk. Her gün açlığa bağlı nedenlerle yaklaşık 25 bin kişinin hayatını kaybettiğini.

 

Ben buradan bir kere daha seslenmek isterim ki, dünya ve içerisindeki madenler, gıdalar, sonsuz değildir. Her fani gibi dünya ve içerisinde insanlığın hizmetine sunulan madenler de gıdalar da bir gün bitecek, tükenecektir. Hiç bitmeyecek gibi hoyratça kullanamayız.

 

Sadece su mu israfa konu oluyor? Hayır. Hayatımız israf. İnsan, israf ediliyor. Bayatladı diyerek çöpe attığımız ekmeğimiz, eskidi, bozuldu diyerek çöpe dökülen yemeklerimiz, çürütülen gıda maddelerimiz, fütursuzca kullandığımız enerjimiz, bir giyip bir daha dönüp bakmadığımız giyim kuşamlarımız.

İsraf; saçıp savurmak, yerli yersiz harcamak, eldeki nimetin kadrini bilmez bir şekilde sarf etmek şeklinde tarif edilince elbette değinmeden geçemeyeceğim bir israf türü üzerine de dikkatlerinizi çekmek isterim; söz israfı, sözün israfı. Karşılık bulmayan, kulak kabartılmayan, değersizleşen sözlerimiz. Daha neler ve neler. Ne de çok israf eder olmuşuz değil mi?

 

Birilerinin ekmek bulmak için sabahın bilmem kaçında yolları arşınladığı, birilerinin ise yediğini eritmek için yolları arşınladığı, bu uğurda milyonları harcadığı bir dünyayı yaşar olduk.

Paylaşma, yardımlaşma, kanaat kültürü kayboldu. Biz buldukça birbirimize, Rabbimize daha çok yakın olacağımızı zannettik fakat heyhat. Buldukça uzaklaşır olduk. Sadece ailemizden değil, sadece yetimden, öksüzden değil, Rabbimizden de uzaklaştık. Uzaklaştıkça da çirkinleştik, hırçınlaştık, bencilleştik. Etrafımızı görmek şöyle, yakınlarımızı da göremez olduk. Değerlerimize yabancı kaldık.

 

İnsan, yüce bir varlıktır. Bir o kadar da sorumlu bir varlıktır. Kendine karşı sorumlu olduğu gibi topluma karşı da sorumludur. Adam sende deyip geçemez. Su başta olmak üzere toplumun müşterek mallarının kullanımında bizlere düşen görevler var. Bu, çok açık.

 

Kur’an-ı Kerim, üç yüze yakın yerde hak kavramından bahseder. Esma-i Hüsna denen Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden biri de El-Hak’tır. Sadece bu bile hak kavramının İslam’da ne derece yüce bir kavram olduğunu göstermesi bakımından yeter artar. Hak denilen şey sadece başkasının alın teri ile ıslatılmış bir mala el uzatmaktan ibaret değildir. Geniş anlamları olan bir kavramıdır. Yüce Mevla’mız tarafından insanlığın ortak kullanımına sunulan su, hava vb. nimetlerde de hak kavramını asla unutmamalıyız.

Yaşamın olmazsa olmazı su başta olmak üzere Rabbimizin bize ilahi bir armağan olarak sunduğu nimetlerin israf edilmemesi, korunup kollanması, ihtiyacımızdan fazlasını kullanmamamız gerektiğini anlatmaya gerek yok kanaatimce.

Çok değil birkaç sokak arkada komşumuzun evine su çıkmazken siz, keyfinize göre hortumu elinize alıp saatlerce araba yıkar, yetmedi bağdır bahçedir deyip suyu oradan oraya akıtır, bahardı bayramdı diyerek tonlarca suyu akıtarak temizlik yaparsanız yetmez, yetişmez dostlar.

Suyun; ‘parasını ben verdim, su benim, hortum benim’ deyip kafamıza göre tüketeceğimiz bir şey olmadığını aklımızdan çıkarmamalıyız.

Köprü altlarında evsizleri, bir dilim ekmek için çöp bidonlarını karıştıranları, çukurlarda su içmek için yarışanları görmemezlikten gelemeyiz. Biz insanız.

Üstüne üslük su başta olmak üzere nimetlere karşı duyarsız ve ilgisiz tavrımız, tüketim ve israf çılgınlığımız karşısında çocuklarımızın bundan etkilenmemesi hiç mümkün mü?

İktisatlı bir hayatı, tutumlu olmayı nasıl anlatırız çocuklarımıza?

Tüketim ve harcamalarda Kur’anî ölçü şudur; en aşağı derecede; cimrilik, ortası; iktisat, aşırısı ise; israftır. Hz. Allah (c.c.) , Kur’an-ı Kerim Furkan suresi 67. ayet-i kerimede Mü’min kullarının niteliklerini sayarken şöyle buyuruyor:

(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”

Ayet-i Kerimde Mü’min kişinin iki büyük özelliğinden söz ediliyor. Bunlardan birincisi, mallarını israf etmezler. İkincisi, cimrilikte bulunmazlar.

 

İnsan, meşru ölçüler içerisinde kendisi için var edilmiş olan nimetlerden yararlanacak ve bu nimetleri kendisine veren Allah’a şükredecektir.

Nitekim bu hususu Yüce Mevla’mız Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 172. ayet-i kerimde şöyle hatırlatmaktadır:

“Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin, eğer siz yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin.”

Selam ve dua ile…

Ramazan TOPCAN

Balıkesir İl Müftüsü

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu