GündemKöşe Yazıları

BURDURDA Kİ ARKEOLOJİ MÜZESİ ADETA TARİH KOKUYOR

Eşimle birlikte gezdiğimiz şehirlerde ki ilk uğrak noktalarımız mutlaka o kentin müzeleri olur. Burdur’a ayak bastığımız ilk dakikada hemen internetten araştırma yaparak bu kentin merkezinde iki müze olduğunu öğrendik ve tabi ki ziyaret ettik.

Bu müzelerden ilki Burdur Arkeoloji Müzesi. İkincisi ise bu müzenin yaklaşık 800 metre uzağında ki Burdur Doğa Tarihi Müzesi. İki müzede de gerçekten ilginç bilgiler var. Bu yazımda size Burdur Arkeoloji Müzesi ile ilgili bilgiler verip gezimin bu bölümünde ki deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

İlk ziyaretimiz olan Burdur Arkeoloji müzesi ulaşımın çok kolay olduğu kent merkezine kurulmuş. Burdur, yöresi bulunduğu konum bakımından Ege, Akdeniz, İç Anadolu uygarlıklarının ortak özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Burdur günümüzde Antalya, Muğla, Denizli, Afyon ve Isparta illeriyle çevrili. Antikçağ da, İsauria ve Lykaonia ile doğudan, Pamphylia ile güneyden, Likya ve Karia ile batıdan, Firigya ve Galatia ile de kuzeyden çevrili; Pisidia antik coğrafyasında bulunuyormuş. Burdur’un tarih öncesi geçmişi paleolitik çağlara kadar uzanmaktaymış. Daha sonra sırasıyla Neolitik ,Kalkolitik çağlara ait somut buluntular Hacılar ve Kuruçay kazıları ile ortaya çıkmış. Bu özellikleri ile zengin bir tarihe sahip olan Burdur 1950 yıllarının ortasında bir müze açma çabasına girmiş.

Burdur Müzesi’ndeki eserler, MÖ.7000’den günümüze kadar gelmiş kültür ve tarih hazinesi. Burdur Müzesi binası, Müze’nin bahçesinde bulunan medreseden geri kalan Osmanlı Pirkulzade Kütüphanesi’nin mimarisinden esinlenerek yapılmış. Müze yapılmaya karar verildikten sonra çevrede kazı çalışmaları yoğun bir şekilde başlamış. Özellikle 1957 – 1960 yılları arasında dört sezon arkeolojik kazılar yapılan Hacılar Höyük ile Burdur bütün dünyanın dikkatini üzerine çekmeyi başarmış. Bu girişimlerin sonucunda Burdur Müzesi 1963 yılında resmen kurulmuş. Şu anda Burdur Arkeoloji Müzesi 60.000’den fazla kültür varlığına sahip, Türkiye’nin en zengin müzelerinden biri olma özelliğine sahip. Aynı zamanda Burdur Arkeoloji Müzesi 2008 yılında “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü almış. Bu müzenin her yerinden adeta tarih akıyor.

Müze üç kısımdan oluşuyor. Üst katta Neolitik ile Erken Kalkolitik Çağlara ait buluntular ile eski tunç çağı buluntuları var. İkinci kısım olan giriş katı üç bölüm olarak düzenlenmiş. Birinci bölümde Sagalassos Antik Kenti’nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan buluntular yer alıyor..Bu antik kent ile ilgili detaylı bir yazıyı önümüzde ki hafta sizlerle paylaşacağım.O bölgeyi de gezip görmüş biri olarak gerçekten çok etkileyici buldum. Roma’nın en iyi imparatorlarından olan İmparator Hadriani ve Marcus Auralius’a ait dev heykeller burada sergileniyor. İkinci bölümde Kibyra Antik Kenti kazılarında çıkarılan, av sahnesinin canlandırıldığı frizler var. Üçüncü bölümde ise Kremna Antik Kenti kazısında çıkarılan dokuz adet birinci sınıf mermer heykeller bulunuyor.Müzenin bu bölümlerini size biraz daha detaylıca anlatmak istiyorum.

Müze teşhir salonuna girişte Sagalassos Antik Kentinden gelen dans eden friz sizi karşılıyor. Girişten sola dönünce ilin genel arkeolojik haritası ve ilin genel tarihini tanıtan bir pano var. Ayrıca bu bölümde Sagalassos’un sınırını belirleyen sınır taşı ile İmparator-Tiberius Caesar Augustus döneminde taşıma araçlarının ücretsiz kullanımları ve bu hizmetlerin kim tarafından ve hangi güzergâhlar ve ne şekilde yapılacağına ilişkin yazılı kitabe bulunuyor.Antik Kent Sagalassos’da bulunan salonun devamında Roma hamamından çıkarılan İmparator Hadran’a ait baş ve ayak, İmparator Marcus Auelius’un başı ve ayağı var. Salonun devamında Sagalassos Antik kentin aşağı agorasının kuzeyinde Imparator Hadrian döneminde yapılmış çeşme binasını süsleyen Hera Ephesia, elinde bereket boynuzu tutan aristokrat bir kadın, Nike heykelleri ve Aşağı agora, hamam ve çeşmeleriyle alakalı bilgi panoları yer alıyor.

Sergilenen eserler gerçekten hem çok mükemmel hem de devasa büyüklüklerde.Müzenin girişine göre sağ taraftaki salonda Kibyra ve Krema antik kentine ait taş ve mermer ağırlıklı eserler bulunuyor.
Müzeyi gezerken adeta tarihe yolculuk yapıyorsunuz. Bu bölgeye gitmeden önce tarihi zenginliğin bu derece büyük olduğunu bilmiyordum. Yaptığım gezilerin en büyük faydalarından bir de memleketimin tarihi ile ilgili büyük bilgiler edinmem oluyor. Hem tarihi ve kültürel zenginliklerimizi yakınen görme fırsatı bulduğum hem de yöresel lezzetleri tattığım bu gezimde genelde eşimle birlikte bana ilk defa yeni doğan 58 günlük çocuğumuzun da eşlik etmesi gezilerimizi ayrı bir keyife dönüştürüyor. Burdura gittiğinizde bu noktaya uğramanızı şiddetle öneriyor güzel günler diliyorum.

************************************

Bana her konuda fikir ve önerilerinizi yazabileceğinizi sakın unutmayın dostlar sevgi ile kalın.
İletişim için; onurayan@hotmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu