Sevgili dostlar, geçmişte koalisyon ortaklarının attığı küçük adımlarla, Türkiye’yi geleceğe hazırlayan büyük adımların ve büyük ayakların bıraktığı izleri beraberce inceleyelim. Bu ayak izlerinde, geziden, hatta daha öncesinden yapılan plan daha net görünüyor. Biri BÜYÜK TÜRKİYE, diğeri bölünmüş, ırkçılık ve mezhep kavgaları içine itilmiş, BİTİK TÜRKİYEYİ hedefliyor.
Nasıl mı?
Nasıl olduğunu bundan sonraki anlatımları çok daha dikkatli okuyarak, beraberce inceleyelim. Bu anlatımların içeriği ağır konu olduğunu bildiğim için daha dikkatli okuyalım diyorum.
Şimdi önümüzdeki masaya iki Türkiye haritası koyalım.
Biri, ekonomisi düzelmiş, sulu tarım ürünleri ile bezenmiş, kendi insanına ve kendi siyasetine güvenmiş, barış içinde yaşayan BÜYÜK TÜRKİYE.
Diğeri, ırkçılık ve mezhep ayrılıklarından dolayı, kavga içine girip BÖLÜNMÜŞ, her bölümünde sıkıntılara boğulmuş insanların olduğu kavgalı bir Türkiye.
Birincisinde, yer kürenin süper güçleri tarafından “potansiyel tehlike” olarak görülen, ama dile getirilemeyen, çevresindeki ateş hattı etkisiyle, sığınmacı akınına uğratılan, kanal İstanbul, hava limanları, ipek yolu hattı gibi DEV ATILIMLARI kimseyi dinlemeden kararlılıkla uygulayan, dünya siyaseti ortamında kendi adımlarını ve kendi yolunu belirleyen BÜYÜK TÜRKİYE.
İkinci haritada ise, ırk ayrılıklarından dolayı, koyu milliyetçilik akımlarına uğratılarak bölünmüş, çeşitlenmiş, etnik ayırımcılığı körüklenmiş, mezhep ve inanış ayrılıklarından dolayı kavgalı, din adamlarını ve dindarları büyük bir tehlike gören, her gün şehirlerin orta göbeğinden veya dağ başlarından ölüm haberi gelen kavgalı amma, MİLLİYETÇİ BİR TÜRKİYE.
Şimdi hemen aklınızda MİLLİYETÇİ TÜRKİYE nasıl böyle olur diye bir soru belirebilir. İşte bu ince sır da burada gizli. Lütfen sabırla ve dikkatle okumaya devam edin. Aleni görünmeyip, perde arkasında devamlı anlaşma sağlayan çok sayılı koalisyonlar 2007 den, hatta çok eskilerden beri vardı. Bu koalisyon ortaklarının müşterek aldığı kararlarla, “Türkiye en sağdaki bir çizgiye kaydırılacak, daha doğrusu kaymış gibi gösterilecek, toplumlar uyuşturularak, aşırı milliyetçi ve radikal bir akım içerisinde iktidar oluşturulacak, ülke de fanatik bir sağ iktidar üzerinde şekillenecek. 2007 den itibaren kurgulanan, bu gizli ittifakların da yine iki hedefi vardı.
1-Hayata geçen BÜYÜK TÜRKİYE projesini durdurmak. Dolayısıyla, halkın yaşayışındaki refah seviyesinin büyüyüp gelişmesini durdurmak. Defaatle de, toplum-devlet bütünleşmesinin önünü kesip, DESPOT bir yönetimle halkı devletine dargın hale getirmek. Tıpkı 1940 larda olduğu gibi.
2-Bitmiş, bölünmüş, içi boş bir Türkiye projesini hayata geçirmek.
Peki, nasıl olacaktı bu iş.
Çok zor değil.
Benim yokluğumda belki kendi kendinize, bana yöneltilen sorular soracaksınız. “Allah, Allah” deyip mırıldanacaksınız. Milliyetçi Türkiye nasıl bölünmüş olur diye sorular geçecek aklınızdan. Kapalı kapılar arkasında alınan kararların detayları da burada gizli. Hiç kafanızı karıştırmadan anlatayım. Hem içerde ve hem de dışarıdaki şer odaklı koalisyonların aldığı GİZLİ ve SIR OLAN kararlar şöyle;
Hem camiye gideceğiz ve hem de inançlılara muhalefet edeceğiz. Ülke içinde yapılan faydalı her icraatın karanlık yönlerini arayacağız. Bulamaz isek, iş yapılmasına karşı çıkacağız. Meclisi, devlet bürokrasisini, kanun hâkimiyetini çalıştırmayacağız.
Sayın dostlar muhalefet koalisyonları aynen böyle yapmıyorlar mı?
Hep bir ağızdan ayni boruyu öttürmüyorlar mı?
Tek başlarına baş edemedikleri veya hırpalayamadıkları bir siyasi idareyi birleşerek hırpalamaya çalışmaları, tam tamına OKKA gibi hakları. Fakat yapılan dev adımlı icraatları, yalanlarla, saptırmalarla, yıktırmalarla, iftiralarla hedefe varmak, hiç kimsenin ve hiçbir siyasi kuruluşun hakkı da değil, haddi de değil.
Dış odaklar içi boş ve bölünmüş bir Türkiye istiyor.
Bunun sağlanabilmesi için, son birkaç yıl içinde atılan, “büyük kardeşlik” adımlarının, ahlaki ve ekonomik atakların durdurulması lazım. DNA kökenli kaynaşmaların durması ve 1970 li yıllarda olduğu gibi, ırkçılık akımlarının fikir düşmanlıklarının getirilip kavga ortamının sağlanması lazım.
1939 yıllarında, dersim, Tunceli, Hozat çevresinde binlerce can alınıp, kan akmadı mı? Yine ayni kavgaların yapılabilmesi için tarihten gelen etnik kökenleri kışkırtarak kurgulanan, DNA kökenli ayrıştırmaları kurcalamak, hiçbir kişi ve kuruluşa yakışmadığı gibi, dış odaklara hizmet eder. İşte onun içindir ki, bu günkü siyasi iktidar “her türlü ayrımcılığa ve milliyetçiliğe karşıyız” sözünü üzerine basa basa söylüyor. Bu sözü saptırmak isteyenler gaflet içinde değilse, ihanet içindedirler.
Büyük kardeşlik projesi durdurulabilse, arkasından ayrıştırma taktikleri muhakkak gelecektir. Sayın okuyucularım; OYUN ÇOK AÇIK. Sosyal ve siyasal ayrıştırmaları kurcalayarak, ırkçılığı, mezhepçiliği, meşrepçiliği, kullanarak, siyasi iradeyi yıpratmak. En önemlisi de, Balkanlar, uzak doğu, orta doğu, Hazar denizi, Afrika, Ege adaları hattında oluşan BÜYÜK TÜRKİYE projesi ve bu projenin hayat bulmasını isteyen anlayışları, saldırı altında tutmak. Bu saldırıyı DIŞ ODAKLAR kurguluyor, İÇ ODAKLAR uyguluyor. Siyasi HALK İRADESİNİ yıkabilmek ve Türkiye’nin önünü kesebilmek için koalisyonlar oluşuyor. İÇİ BOŞ KÜÇÜK TÜRKİYEYİ isteyenleri ve nasıl sağlamaya çalışacaklarını da yarınki yazımıza bırakalım. Hoşça kalın.
KÜÇÜK TÜRKİYE İSTEYENLER
Büyük düşünenler, büyük işlerin altına imza atar. Büyük işleri başarmak, büyük sıkıntıları aşarak sağlanır. Büyük idealler, büyümenin işaretidir. Büyük akıl, bulunduğu çevrenin de büyümesine sebep olur. Küçük düşünenlerin, büyük hedefi olmaz. Büyük işleri, küçük akıllarına sığdıramayanlar hep küçülmüşlerdir. Küçük kalan siyasi oluşumlar, eksikliklerini arayarak öz eleştiri yapmasını bilmelidir.
Dünkü yazımla, BÜYÜK TÜRKİYE ve BİTİK TÜRKİYE modellerini anlatmaya çalışmıştım. Kimin büyük Türkiye, kimin bitik Türkiye istediğini de belirtmeme sanırım gerek yok.
Etnik kökene dayalı, ÜSTÜNLÜKÇÜ yapılanmaya kapılan anlayışlardaki keskin ve fanatik düşünceye kapılanlar, sanmasınlar ki, iktidar onlara teslim edilecek. Ve sanmasınlar ki, koltuklara kurulup, despot bir anlayışla bu yüce TÜRK milletine hükmedecekler. Onlar sadece dış odaklar tarafından kullanılacak. Hatta inandıkları yolda çok değerlerini kaybedecekler ve sonunda kullanılıp atılan her eski parça gibi, onlarda ıssız bir köşeye atılacaklar. Büyük kriz yaratıcıları, sürecin sonunda, büyük bunalım ve kargaşa planlayıcıları tarafından ayaklar altına alınacaklar. İKTİDAR, kavga ve kargaşa, planlayıcı odaklar tarafından, yeni kahramanlar türetilerek, kullanabilecekleri yeni KARİKATÜR liderlere verilecek. Sayın dostlar, bu tür liderleri daha önceleri de, dış ülkelerden paketleyerek getirmediler mi? EKMEKÇİ paketleri, eklemeli kasetleri hep beraber görmedik mi?
Tek uluslu bir devlet yönetimi, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur ve tarih boyu da olmadı. ALDOF HİTLER ikinci dünya savaşından önce radikal kararlarla TEK ULUSLU fanatik bir yönetim şeklini denedi, tutmadı. Milyonlarca insan can verdi. Çok ülkeler bu uğurda katliam yaşadı ve hala da devam ediyor. Irk ayrılıklarından dolayı kavgalı ve parçalanmış bir Türkiye isteyenler, TEK ULUSLU KÜÇÜK TÜRKİYE’Yİ, elde kalan bir avuç toprak parçasında kurma hayalindeler. Bu arada, 1970 li yıllarda Irakta yaptıkları-YAPTIRDIKLARI gibi, KÜRT kökenlileri de bu pis oyunda alet edilmek isteneceğini anlatmama sanırım gerek yok. Çünkü bu oyunu ve kapanı artık bütün millet kavradı.
Sayın dostlar; Tek ırk ve tek inanış etrafında küçülen anlayışlar, küçük düşünerek, kendi dünyalarını da küçültüyorlar. Çok ırklı, çok inanışlı, çok renkli kültürleri asırlar boyu bir bayrak altında yöneten, OSMANLI gibi büyük bir neslin mirasçıları olarak, yönetimdeki yelpazeyi geniş tutmamız, dünyadaki güç dengelerinin bozulmasına sebep olduğundan, saldırılarında çok amansız olması gayet olağandır. Dev adımlarla yürüyen büyük TÜRKİYEYİ yaralayan, dış odaklı saldırılardan ziyade, içerdeki YAMALIK TÜRETMELERDİR. SİYAH ve BEYAZ gibi, bir birlerine zıt olan bu YAMALIKLAR, gerektiğinde birleşerek GRİLEŞİYORLAR. 1960 ihtilalında da birleşerek, Adnan Menderesi ve arkadaşlarını idam edip, birçok kahraman vatan evlatlarını hapislerde çürütmediler mi?
SONUÇ; Önce yüz Yıl, sonra Elli yıl, daha sonrada On yıl geriye dönüp baktığımızda, olayları, kademe kademe hafızamıza yeniden getirdiğimizde, KORKUNÇ TABLOYU ve küçük çelmelerle, ülkeyi küçültmek isteyenleri çok net okumak mümkün oluyor. Sırf iktidar olma uğruna oynanan KORKUNÇ OYUNLARI, ihtilalları, katliamları, soygunları, vurgunları, kapanları, hain planları ve siyasi yalanları çok net görüyoruz.
Oynanan oyunun özeti “büyük olanı biç, küçük olana geç” esası üzerine kurulmuş sahneleri, tek tek hayata geçirmek istiyorlar. Çok kritik tarihi bir dönemecin içinde olan TÜRKİYE’NİN bu noktasında, hangi inançtan, hangi ırktan, hangi renkten, hangi siyasetten olursa olsun, hangi cemiyet, hangi cemaat veya hangi camiaya mensup olarak kendini tanımlarsa tanımlasın, hangi siyasi ortamda olduğunu beyan ederse etsin, Büyük Türkiye coğrafyasının insanları, küçük Türkiye içine sığmaz. 2023, GÜÇLÜ BÜYÜK TÜRKİYE hedefine yürümek yerine, etnik kökenleri farklı insanların kavgalı olduğu, ekonomisi bitmiş, çocukları ölmüş, sokakları yanmış, BÖLÜNMÜŞ bir TÜRKİYE istemiyorsanız, oynanan oyunlara seyirci kalmayın. Bu kirli ve kinli oyun bitsin diyorsanız, kahvenizde, evinizde, köyünüzde, şehrinizde veya iş yerinizde, size KİN ve KRİZ siyaseti yapmak isteyenlere şunu sorun;
SİZ NE YAPTINIZ?
Bu ülkede çaktığınız bir çivi var mı? Bu ülkenin insanlarına, kavga, gözyaşı, isyan ve kin tohumlarından başka ne getirdiniz? 1970 li yıllarda On Beş Bin gencimizi kaybettik. İhtilallarla birçok devlet adamını yitirdik. TERÖR BELASINA Otuz Bin insanımızı toprağa verdik.
Genel seçimlerin ufukta göründüğü şu günlerde, sizi bu KİRLİ OYUNLARIN içine sokmak isteyenleri, tarihin derinliklerine tekrar gömün. İsyan, kavga, iftira, bela ve ukala yoluyla siyaset yapmak isteyenleri, kendi öfkelerinin içine bırakın. Cumhuriyete, demokrasiye, inanca, ahlaka ve adaba sahip çıkın. Yoksa yarın çok geç olabilir. Gün bu gündür. Hoşça kalın.