GündemFahri SağlıkKöşe Yazıları

CAMİ HAYATIN İÇİNDE, HAYAT CAMİNİN İÇİNDE

2019 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftamız hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun! Bu sene “Cami ve Hayat” konusunun ele alınması kanaatimce çok isabetli olmuştur. İslam medeniyetinin cami merkezli olduğunu hepimiz biliriz. Bu medeniyette cami, bir kültür kompleksinin merkezi durumundadır. Bir mahallenin/köyün odak noktasını oluşturur. Yani camiler çevrelerine hayat verirler, vermelidirler.
Geçmişte sosyal hayatın tam ortasında yer alan camilerin günümüzde sadece namaz kılmak için kullanılıyor olması elbette kabul edilemez. Bu yanlış anlayış öylesine yaygınlaştı ki, namaz dışında yapılan makul faaliyetler bile zaman zaman tepkilere yol açar hale geldi.
Günümüzde hayatla ilişkileri bakımından camilerimizin durumlarını ele almaya çalışacağım. İlk yapıldığı günden itibaren camilerin öncelikli amacı Müslüman toplulukları cemaat haline getirerek namaz ibadetinin cemaatle eda edilebilmesine imkân sağlamak olmakla beraber, camiler aynı zamanda sosyal hayatın merkezinde yer almışlardır. Bugün de öyle olmalıdır. Bunu başaracak olanlar elbette başta din görevlilerimiz olmak üzere toplumumuzun tüm fertleridir.
Sahi sizin hayatınızda cami nerededir? Tam ortasında, içerisinde, kıyısında-köşesinde, hayatımda cami ile işim olmaz. Bu cevaplar elbette camiye bakış açımızla doğru orantılıdır. Tam ortasında diyenlerin çoğu camiyi namazların eda edilip çıkıldığı, içerisinde dünya kelamının konuşulmaması gereken kutsal mekânlar olarak algılıyor.
Kur’an-ı Kerimin camilerin imarından bahsettiği “Allah’ın mescitlerini Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekât veren ve sadece Allah’tan korkanlar imar eder…” ( Tevbe, 9/18 ) ayetini cami inşaatı yapmakla sınırlamak yerine, camilere hayat vermeye, ihya etmeye teşvik vurgusuyla anlamak daha isabetli bir yaklaşım olsa gerekir. Bu bağlamda, ayet-i kerimede yer verilen müminin camiyi imar etme faaliyetini “fiziksel inşa” ve “manevi imar” olarak anlamak gerekir. Günümüzde fiziksel inşa çokça ön plana çıkarılmış, manevi imar unutulmuş veya unutturulmuştur. İşte bizim bunu hatırlatmak, camileri yeniden hayatın merkezi haline getirmektir.
“Cami, yalnız duvarlardan ve kubbeden ibaret değildir. İçinde topladığı müminler de ca- minin ayrılmaz bir parçasıdır. Cami, halkın hayatına kök salmış ulu bir çınardır. Cami köktür. Halk, Müslüman halk, caminin gövdesidir.” [Sezai Karakoç̧, “Cami ve Halk”, Günlük Yazılar II (Sütun), İstanbul 1980. s. 521] Diyanet İşleri Başkanlığınca din hizmetlerinin etkinliğini ve verimliliğini artırmak, sosyal-ahlak eksenli dindarlık anlayışını geliştirmek ve yaygınlaştırmak, camiyi hayatın merkezi haline getirmek için hazırlanan “Din Hizmetleri Gelişim Projesi” bugün altı ilde pilot bölge olarak uygulanmaktadır.
Bu proje kapsamında din görevlileri görev yaptıkları mahalle veya köyde yaşayan vatandaşlarımızın doğum, sünnet, nişan, düğün, nikâh, asker ve hacı uğurlama ya da karşılama gibi sevinçli günlerinde; hasta ziyareti, taziye, cenaze, doğal afet gibi üzüntülü anlarında ziyaretle onların sevinçlerini ve acılarını paylaşacaklardır. Sâdece câmiye gelenlerle değil, gelmeyenlerle de ilgilenmenin yolunu bulup, görev yaptığı bölgede yaşayan insanları evlerinde ve işyerlerinde ziyaret ederek onlara İslâm’ın güler yüzünü sunmaya çalışacaklardır. Ayrıca eğitim, sağlık, çevre, ekolojik denge, doğal kaynakların korunması, zararlı alışkanlıklardan uzak durma ve kurtulma gibi konularda halkımızı dini yönden bilgilendireceklerdir.
Kadınlarımızın sosyal hayatın içinde yer almasıyla birlikte câmilere gitme arzu ve istekleri de yüksek seviyede hissedilir olmuştur. Kadınların erkeklere göre dinî hayata yatkınlık ve düşkünlükleri göz önüne alındığında onların câmiye gelmedeki engellerin kaldırılması, fiziki şartların ve câmi mekânlarının buna göre düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Asr-ı saadette kadınların cemaatin içinde önemli bir yer tuttuğu bilinen bir husustur.
Bunların gerçekleştirilebilmesi için din görevlisi algısının yeniden inşası hayati öneme haizdir. Din görevlisi dışardan algılanışı itibariyle Hz. Muhammed ( s.a.v. )’in “ en güzel örnek olma” özelliğine vâris model insan konumundadır. Bu yüzden beşerî ilişkilerinde imajı açısından yüksek karakter sâhibi olması ve şu “model olma” özelliklerine sahip olması gerekir. Din görevlisinin, cemaatin problemlerini çözecek bir ilgi ve duyarlılığa sâhip olması önemli bir husustur. Din görevlisi mahalle veya köyünün sosyal yapısını yakından tanımalıdır. Din görevliliğinin sosyal ve ekonomik statüsü özendirici konuma çıkarılmalıdır. Din görevlilerinin gönül adamlığı vasfını kazanması mutlaka sağlanmalıdır.
Camilerin hayatın merkezine alınabilmesi için cami görevlilerimizin yaptığı basit gibi gözüken birkaç örnek çalışmayı hatırlatmak istiyorum. Bir imamın caminin girişine yerleştirdiği panoya düğün, nişan, hastalık, ölüm gibi sebeplerle ziyaret edilmesi gereken kişilerin isim ve adreslerini yazarak cemaate duyurması, onlara sorumluluklarını hatırlatması tam da hayatın camiye taşınmasına bir örnektir. Başka bir imamın caminin abdesthane bölümünün bir kısmını duş almaları için evsizlere açması, yine bir başka imamın caminin avlusuna pinpon masası koyması gibi uygulamaları camilerin namaz kılma dışındaki işlevlerinin günümüzde yorumlanmış halleri olarak görebiliriz.
Camilerin unutturulduğu bir hayattan, camilerin merkeze alındığı bir hayata geçiş denemeleri olarak görülebilecek bu gibi örneklerin çoğaltılması arzumuzdur.
Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu