Köşe Yazıları

Çıkarcı Kazanımlar

Çıkarcı Kazanımlar

 

Kocaman bir açık hava tiyatrosu düşünün tüm insanları kapsayan ve her sahnelenen oyunun adı da “Çıkarcı Kazanımlar” hatta geniş oyuncu kadrosuna rağmen biletleri de bedava, eğer zorunlu olarak oyuncu kadrosuna dâhil olmamışsanız. Hoş izleyici olmak da zor bu tiyatroda çünkü konu itibari ile hiç hümanistçe değil.

Bu giriş, sizlere ne düşündürdü bilemiyorum lakin benim anlatmak istediğim, çıkarcı kazanımların kar sayılmasından, iyi niyetlerin suiistimal edilmesinden ve bu durumun normal bir davranışmış gibi yaygınlaşmasından duyduğum rahatsızlık. Bir de bu düşünce tarzında davranış sergilemenin, zekilik ile ilişkilendirilmesi yok mu, bu daha da üzücü. Yine de bazen katılmıyor değilim, çünkü hinlik, cinlik yapacaksın, tilkilerin kuyruklarını birbirine değdirmeyeceksin ve sonra “kime ne dedim, ne yaptım” diye bütün bunları aklında tutacaksın, düşününce gerçekten dâhiyane. Lakin dâhilik deyince benim aklıma, tüm canlılar adına yaşamı kolaylaştırmak için yapılan keşifler geliyor kesinlikle. Zira insan olmanın amacı başka ne ola ki şu dünya da?

İlgili Makaleler

***

Çıkar elde etme konusunda kendini zeki sanan insanlar, kurdukları arkadaşlıklarını, dostluklarını geleceğe yatırım olarak gören bir zihniyete sahipler sanırım. Öyle ya ısmarlanan bir fincan kahveyi bile bedava diye kar sayıp, mutlu oluyorlar. Hâlbuki bu şekildeki her kazanımlarının, birer kaybediş olduğunun farkında değiller ne yazık ki dostluk, arkadaşlık adına. Bu nedenle “Dostluğu menfaati kadar olan insanın, yokluğu büyük kazançtır” demiş Friedrich Nietzsche.

Düzenlediğim kültür gezilerinden birinde grubumuza, “acaba uyum sağlayabilir mi” diye tereddüt ettiğim ancak gelir gelmez hemen herkesle arkadaş olan birisi katılmıştı ve hakkında “ne kadar sıcakkanlı bir insan” diye düşünmüştüm. Bu tür gezilerde genelde, herkes daha yakın oldukları ile oturmayı tercih eder ya mola yerlerinde ancak bahsi geçen kişinin, her defasında bir başka grubun yanında oturması dikkatimi çekmiş ve bu defa da, gruplaşmayı sevmediğini düşündürmüştü bana. Eğlenceli ve neşeli kişiliği ile katıldığı iki gezimize de renk katmıştı ayrıca. Ancak onun da katılacağı üçüncü geziyi planlarken, o kişinin geziye katılmaması yönünde grup arkadaşlarımdan bildirimler almış ve duyduklarıma üzülmüştüm onun adına. Aslında ne kadar acınası bir durumdu onun için. Farkına varılmasaydı ya da göz ardı edilseydi daha ne kadar menfaat sağlayacaktı kim bilir grup ortamından. Oysa arkadaşlığı, dostluğu ucuz hesaplar için kullanmaya değer miydi?

***

Çevremizde bu tutum içinde olan insanlar o kadar çok ki, onun için başlarken tiyatro sahnesi benzetmesini yapmıştım çünkü izleyici konumunda olmaktan başka çare yok onları izlerken. Eğer çıkar elde edilmişse üzerinizden bir şekilde, o zaman siz de zorunlu oyuncu oluyorsunuz, hikâyenin mağduru olarak. Hatta yukarıda anlattığım anı o kadar masum kalıyor ki, duyduklarımın ve gördüklerimin yanında. Şaşırıp kalmamak elde değil.

Bu çıkarcı kazanım sağlayanların içinde bir de öyleleri var ki bizzat şahit olduğum, o kadar varlıklı olmalarına rağmen, akılları hala nereden ne koparsam kardır diye çalışıyor. Bir keresinde, bir hayli zengin ve tanınmış bir kişinin, özel okulun müdürü ile çocuklarının yıllık ücreti hakkında yaptığı pazarlığa şahit olmuştum. İnanın o an anlattıkları beni o kadar ikna etmişti ki, durumunu bilmeme rağmen yardım edesim gelmişti. Zavallı müdür ne yaptı bilemiyorum ancak o kişinin, gözümde kaybettiği itibarına ve yalan beyanlarına daha fazla şahit olmamak için ayrılmıştım hemen o ortamdan.

Velhasıl izleyici konumunda kalındığı sürece, ne bu insanlar çıkarcı kazanımlarından vazgeçer ne de bu konudaki hikâyeler biter. Gerçek kazanım, böyle küçük hesaplar yapanlardan uzak durmak ve mümkün olduğunca bu tiyatronun oyuncusu olmamaya çalışmak sanırım.

Demet TOK

Şair/Yazar

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu