Değişen toplum, değişmeyen yöneticileri başından atar. Veya toplumun yaşayış tarzına uygun olmayan yönetimde ısrarcı olan yöneticileri, yine bir şekilde görevden uzaklaştırır. Bu tarih boyu hep böyle ola geldi. 1789 yılındaki Fransız ihtilalı değişen toplumun, değişmeyen yöneticileri görevden uzaklaştırması hadisesidir. Bizdeki 27 Mayıs 1960 ihtilalı, 12 Eylül 1980 darbesi, Sovyetler birliğindeki Garboçov’a yapılan askeri darbe ise tam tersi bir olaydır.
Toplumsal değişimden, sadece diktatörler veya kendilerinin çok güçlü olduğunu zanneden diktatör taslakları korkar. Çünkü her değişimin ne getirip, ne götüreceği önceden pek kestirilemez. Ellerindeki mevcut olan yönetimin kaçacağından korktukları içinde, mevcudu korumaya çalışırlar. Baskı ve terör uygularlar. Hatta kan bile dökebilirler. Bizdeki değişimi ise, yöneticiler, yönetim şeklini halkın isteklerine uygun hale getirmek için çırpınmaktadırlar. Adım adım inançlı ve ahlaklı gerçek bir demokrasiye gidildiğini gören, vurguncu, soyguncu, maddeci bir gurup, ellerindeki statükocu yaptırımların kaçtığını görünce, işi askere ihale edip, dayatmacı anlayışı devam ettirmek istediler. Örneğin 1960 ihtilalı ile halkın isteklerine önem veren anlayışı, geçici bir süre bastırdılar.
Amma Millet ayni düşünceyi yeniden iktidar yaptı. 1980 ihtilali de ayni oldu. Şimdi ise ihtilal yaptıracak bir kurum bulamayanlar, halkı isyana sevk etmeye çalışıyorlar. Halkın istediği inançlı ve ahlaklı gerçek demokrasi yerleştikçe uykuları kaçıyor ve 1940 model ESKİ DOLMA TÜFEKLER bundan çok rahatsız oluyorlar. Toplumların değişmesinden çok rahatsız olduklarından, bu değişim hareketlerini, terör yolu ile geciktirip, sonrada durdurmak istiyorlar. Fakat bu değişim durdurmak artık mümkün değildir. Çünkü toplumsal değişim halkın isteklerine uygun olarak sürmektedir. Bir müddet geciktirilebilir amma, durdurulamaz. 1960 ve 1980 ihtilallarının de durduramadığı gibi.
Tüm inanç, ahlak ve adap karşıtı çevreler, değişimi hızla sürdürenlere saldırmaya başladılar. İçerideki terör hayaletleri sindirilememiş iken, diş güçlere bağlı ergenekonvari çapulcuların hortlaması beklenen bir olaydır. İçerideki şekil değiştiren vurguncu ve isyancılar, yavaş yavaş bu iktidar içine sızmaya çalışsa da korku ve panik içindedirler. Hükümetin beslediği bu değişim sürecinde, güneydoğu sorunu ile, alevi açılımı samimi şekilde halledilir, her türlü kimlik farklılıkları anayasa ile birleştirilir ise, yer kürede söz sahibi bir ülke haline geldiğimiz pekişmiş demektir. Farklılıklara ve farklı yaşayışlara muhakkak kucak açmak gerekir. Bu günkü siyaset bu yoldadır. Geleneksel siyaset anlayışı bu iktidar kadrosu ile kırıldı.
Eski devletçi, yaptırımcı ve eyyamcı siyasetçilere bu kulvarda yer yok artık. Bunu gören değişik anlayıştaki eski politikacılar, hemen birleşerek, sandık dışında çare aramaya başladılar. Siyasi oyun ve terörden başka, karşılıklı paslaşmalar görülmeye başladı. Uyguladıkları veya uygulayacakları, aldatmacalı bu siyaset tarzı da değişime uğramıştır. Halka tepeden bakan emredici saldırgan zihniyetlerin, küflü politikalarını ve kendilerini yenilemeleri gerekmektedir. Bütün siyasi oluşumlardaki Milletvekili sıralaması bunu göstermektedir. Her siyasi oluşum kendi seçmeninin isteklerine göre sıralama yapmış görünüyor.
Statükocular, vurguncular, eyyamcılar, bukalemun gibi renk değiştirip her yere sızanlar, siyasette geçici bazı başarılar kazanmış gibi görünebilirler. Uzun ve orta vadede, azınlık fikirlerin değil, milletin ve inancın kazandığına dünya tarihi şahittir. Siyasette dünkü ve bu günkü kavga, halkın tercihini hazmedemeyenlerle, tercihinde hep ısrarcı olan halk arasındadır. Halkın istekleri karşısında hiçbir güç duramaz. Değişim halkımızın istek ve hayat tarzına uygun olarak devam edecektir. Siyasi oluşumlar, kapı arkası kirli ittifaklarla iş birliği yapmadan ziyade, yapacağı veya yaptığı hizmetlerle halkın önüne çıkmalıdır. Balıkesir’imizde ve ülke genelindeki uyumlu değişimi takip edip desteklememiz esas olmalıdır. Şunu da unutmamak gerekir ki, değişim zor olaydır amma insanın en kesin olarak değiştirebileceği varlık yine kendisidir. Onun için değişmeye kendimizden başlamamız gerekir. Hoşça kalın.