Köşe Yazıları

Dijital Eğitim Geleneksel Eğitimin Yerini Tutabilir mi?

Dijital Eğitim Geleneksel Eğitimin Yerini Tutabilir mi?

Koronavirüsün hayatımıza getirdiği en büyük yeniliklerden biri uzaktan eğitim oldu. Dünya genelinde milyarlarca öğrenci korona virüs salgının kaygısı ve şokuyla bir anda kendilerini evde buldu.

Pandemi ile birlikte “yeni normal” adı altında yeni bir öğretim sistemi karşımıza çıktı. Uzaktan eğitimle öğretmenler öğrencileri ile online muhatap olmaya başladılar. Öğretmenlerimiz artık tahta önünden değil, ekran başından sesleniyor çocuklara. Öyle masa başında rahat rahat ders anlatıyorlar sanmayın bu eğitim emekçilerini. Öğretmenlerin uzaktan da olsa öğrencilerine faydalı olabilmek için bu uğurda verdiği emeğin haddi hesabı yok. Ama bu eğitimin de tadı, tuzu yok.

Yüz yıllardır biriken bir kültürel mirasımızla şekillenmiş geleneksel bir eğitim sistemimiz vardı. Ama tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de şu an bu eğitim şekli değiştiriliyor. Tabi bu yeni eğitim modeli ile birlikte kültürümüz de değiştiriliyor. Gizli bir el sanki tüm dünyada dijital bir kültür planlanıyor. Teknoloji ile ülkelerin hem kültürleri hem de sosyolojileri değiştiriliyor. Umarım pandemi nedeniyle devam eden bu dijital eğitim kalıcı hale geçmez. Komplo teorilerine göre bu işin bir adım ötesi, yapay zekâ ile öğretmensiz bir dijital eğitim. Ruhsuz, cansız ve hissiz mekanik bir eğitim.

İlgili Makaleler

Şunu net bir şekilde anlamalıyız ki eğitim ister uzaktan ister online olsun, bu yeni dönem eğitimin temeli yine öğretmen olacaktır. O nedenle, yapay zekayla desteklenecek eğitim metodolojisini bugünden anlama, tanıma ve uyum sağlama sürecine girmemiz gerekiyor. Yeni dönemde öğretmenlerin, “bilgiyi yükleyen” değil, bilginin kullanılmasında öğrenciye yetkinlik kazandıran, öğrencinin araştırma ve düşünme yetisini geliştiren, meraklandırıp iş birliği geliştirmesini destekleyen bir “koç/ mentör” öğretmene dönüşmesi gerekecek.

Bir devletin eğitim müfredatı, kendi milli eğitimini, kendi kültürünü ve kendi değerlerini anlatır. Komplo teorilerine göre dijital dünyada kurgulanmak istenen şey ulus devlete bağlı eğitim modelini kaldırmak onun yerine dijital vatandaşlık gibi dijital bir eğitim sistemi kurmak. Peki biz bu durumda kendimiz bir strateji mi geliştireceğiz yoksa dünyaya şekil vermeye çalışan ve yepyeni bir insan modeli oluşturmaya çalışan mekanizmanın bize sunduğunu aynen uygulayacak mıyız?

Sonuç olarak, uzaktan eğitimden, uzak durulması imkânsız görülmekle birlikte, bunun nitelikli bir eğitim için mucizevi bir reçete olmadığını da bilmemiz gerekir. Bu itibarla, her iki eğitim sisteminin birbirine rakip olmaktan ziyade, birbirini tamamlayan sistemler olduğu gerçeğinin kabul edilmesi, son derece önemlidir.

Son günlerde gündeme gelen Türk Millî Eğitimi üzerinde yeni çalışmaların yapılacağı haberleri eğitim camiasında büyük bir heyecan meydana getirdi. Eğitimciler olarak bu çalışmaları, eğitim sisteminde senelerdir beklenen ve arzulanan köklü reformun bir habercisi olarak görüyoruz. Unutmayalım ki bu milleti maddî ve manevî topyekûn ayağa kaldıracak bir eğitim sistemi, kendi içimizde ve bin yıllık şanlı geçmişimizdedir. Bu nedenle, batı kaynaklı materyalizm temelli kurgulanan eğitim modelini ıslah edip kültürümüze ve geleneklerimize uygun yeni bir eğitim modeli geliştirmemiz gerekiyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu