GündemKöşe Yazıları

Din Ve Ahlak

Din Ve Ahlak

 

Tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima evrensel bir olgu olarak var olan din, insanı hem içten hem dıştan kuşatarak, onun düşünce ve davranışlarında kendini açıkça gösterir. Bunun yansıması olarak dünyamızın hemen her yerleşim biriminde dinlere özgü mabetler görülür. Din; insanların Allah ( c.c ), diğer insanlar ve varlıklarla ilişkilerini düzenleyebilmek için kurallar koyar. İnsanın yüce bir kudrete gönülden bağlanması onun gücüne güç katar. Dua, niyaz, iltica insanı yüceltir. Samimi bir Allah sevgisi ve korkusu insana kuvvetli bir irade ve sağlam bir karakter ile inanılan dinin temel kurallarına uygun ahlaki değerler ve bu değerlere uygun bir yaşam biçimi kazandırır.

Ahlâken değerlendirilmeye tabi tutulan sadece insandır. İnsan dışındaki canlılar ahlâklı veya ahlâksız şeklinde bir değerlendirmeye tabi tutulmazlar. İnsan; iyiliğe yönelir ve yeteneklerini o yönde geliştirirse güzel ahlâklı, kötülüğe meylederse kötü ahlâklı olarak nitelendirilir. Şüphesiz İslam dininin gayesi, insanı kendi değerlerine uygun güzel ahlâk sahibi kılmaktır. Güzel ahlâklı Müslümanların ayırt edici vasıflarından birisi, kötülüklerden kaçınıp iyilikleri istemesidir.

İslam âlimleri genel olarak dini; “ akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren İlahi kanunlar manzumesi” diye tarif ederler. Ahlâk ise; “ insanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevî nitelikler, huylar ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışlar bütünü” olarak tanımlanır.

İslâm ahlâkının şekillenmesinde Kur’an-ı Kerimin yanında âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in sünnetinin önemli bir yeri vardır. Zaten Kur’an’da O’nun yüce bir ahlâk üzere olduğu, (Kalem, 4) kendisinde uyulacak güzel örneklerin (Ahzap, 6) bulunduğu ifade edilmiştir. Hz. Peygamber kendisini tanımlarken “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurmuştur. Yüce bir ahlâk üzere olan Resulullah (s.a.s.), güzel ahlâkın, iyinin, iyiliğin modelidir. İnsanlık, güzel ile çirkini onun penceresinden bakarak daha berrak görme şansına sahiptir. Yeter ki, insanlık Hz. Muhammet’e o gözle bakabilsin.

Ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan buhranlarla, problemlerle kıvranan günümüz insanı Hz. Muhammet’in ahlak ilkelerine düne göre bugün daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

Hz. Muhammet’in (s.a.s.) ahlâkı, hakkı arayan ya da İslâm’ı gerçek biçimde yaşamak isteyen insanlar için en kıymetli bir rehberdir. O’nun ahlâkında, öznesi ve nesnesi her kim olursa olsun zulme, düşmanlığa, kin ve şiddete, nefrete, hakların gasp edilmesine asla yer yoktur.

Dinimizde bütün ibadetlerin hedeflerinden biri, insanı güzel ahlâk sahibi yapmaktır. Kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz zekât ve sadakalar, kestiğimiz kurbanlar hep bizi olgunlaştırmak, üstün ahlak ilkelerine kavuşturmak için emredilmiştir.  Zira Yüce Allah’ın bizim namazlarımıza, oruçlarımıza, zekât ve sadakalarımıza, kurbanlarımıza ihtiyacı yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “ (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor…” (Ankebut, 45) buyurulur. İbadetlerin kişiyi güzel ahlâka ulaştırmayı amaçladığını Hz. Peygamber de değişik vesilelerle dile getirmiştir. Örneğin, “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi terk etmezse, Allah’ın o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur.” Buyurmuştur. Kur’an-ı Kerime kurban ibadeti ile ilgili olarak; “ Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları. O’na ulaşacak olan sadece sizin takvânızdır.” Buyurulmuştur.  Hz. Peygamber’e, insanları cennete en fazla götürecek şey nedir? diye sorulduğunda O, “Allah’a saygı (takva) ve güzel ahlâktır” şeklinde cevap vermiştir.

Bir değerler sistemi olarak İslam, iman, ibadet ve ahlak bileşenlerinden oluşur. Birbirlerini tamamlayan bu üç unsuru birbirlerinden ayırmak imkânsızdır.

Sonuç olarak; ahlâk ile din birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki olgudur. Dinin olumlu ahlaki duygu ve davranışları destekleyen bir boyutu olduğu, din gibi önemli bir desteğin yokluğu, ahlaki davranışları olumsuz etkileyeceği de aşikârdır. Dinin hayat dolu ikliminde yetişip boy atan, İlâhî kaynaklardan beslenerek gelişen ahlâk; kudretli, dipdiri ve etkin olur. Kurallarını uygulatacak gücü kolaylıkla kendinde bulur. Din ve ahlâk, mutlu, erdemli, kendisine ve toplumuna yararlı insanlar yetiştirmeyi hedefler. Her ikisi de insana ve topluma zararlı olan şeylerle mücadele ederler. Din de, ahlak ta insanın dünya ve ahiret saadetini, bireysel ve toplumsal mutluluğunu amaçlar. Dolayısıyla din ve ahlâk, insanın mutluluğunu amaçlama noktasında kesişirler. Dindar bir birey aynı zamanda merhametli, sorumluluk sahibi, duyarlı, yardımsever, güvenilir ve dürüst anlamında ahlaklı bir birey olarak değerlendirilir.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu