GündemFahri SağlıkKöşe Yazıları

DÜNYA BİR GÜNDÜR O DA BU GÜNDÜR

Zamanı idrak etmek, yaşı kemale ermiş bir insanın, geçip giden yıllar, dakikalar içinde bir şerit gibi akarken gözlerinin önünden, derin bir ah çekişin kelimelere sığmayacak mesajında saklı hakikati anlamaktır.

Aydınlandığında sabaha, şafağa, kuşluk vaktine, tan yerinin ağarmasına, güneşi açıp ortaya çıkaran gündüze yemin eden ayetler apaçık zamanın kıymetine vurgu yapmakta, adeta günün başlangıcını ve en verimli bölümünü nasıl geçirdiğimizi muhasebeye davet etmektedir. Asr Suresi ise mutlak manada zamana yemin ile başlamaktadır. İnsanın hüsranla karşılaşması veya kurtluşa ermesinde zamana karşı tutumunun çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı şekilde zamanı en güzel şekilde ihya etmenin, sağlam bir iman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiye olarak dört temel unsurunu ortaya koymaktadır. Farklı boyutlarıyla zamana yemin eden ayetler bir başka açıdan zamanın şahitliğine de dikkat çekmektedir.

Başarı veya başarısızlıklarda en temel konu zaman unsurudur. Bütün başarıların, zamanı etkili ve verimli kullanmaya dair hikâyesi vardır. Bütün başarısızlıkların izahında zamana kayıtsız kalmanın ve hoyratça davranmanın varlığı görülecektir. Bireysel olarak önemli başarılara imza atmış herkesin, inancı, ideolojisi, ırkı, coğrafyası ve rengi ne olursa olsun ortak özelliği zamanı iyi planlama ve nitelikli kullanmalarıdır. Bütün başarılı şirketlerin, proje ve organizasyonların birinci özelliği zaman yönetiminde başarılı olmalarıdır.

Kur’an ve sünnetin zaman perspektifi ile inşa edilen İslam medeniyetinde zaman algısı ve planlaması Güneşin hareketleri merkeze alınarak yapılmıştır. Örneğin sabah namazı sayesinde günün en güzel ve bereketli zamanı değerlendirilmiş olmaktadır. Zaten günde 5 vakit namaz aslında doğal bir zaman düzenlemesini kendiliğinden hayata geçirmekte, namaz vakitleri bir iş ve zaman disiplinini hayat tarzı haline getirmektedir. Hepimizin en fazla dikkat etmemiz gereken husus, zamanı heder eden ve zamana değer katan iş ve eylemlerin farkına varmak ve zamanı israf etmeyecek bir hayat tarzını geliştirmektir. Zamanlarını doğru yönetemeyenler, zamanı planlayanlara mahkûm olurlar. Günümüzde, saatlerce tv karşısında gelişigüzel vakit geçirmek geri kalmış ülkelerin ve insanların en belirgin özelliği olarak kabul edilmektedir. Plansız ve sebepsiz şekilde, saatlerce aynı ekrana kilitlenen insan aslında en büyük imkânı olan aklını ve en değerli sermayesi olan vaktini, dijital makinelere teslim etmiş olmaktadır. Sorun elbette teknolojinin varlığı değildir. Asıl mesele teknoloji, harcanan zaman ve elde edilen kazanım grafiğinin gösterdiği sonuçtur.

Zaman müminler için hesabı verilecek bir emanettir. Peygamber efendimiz; “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar (ı değerlendirme) hususunda aldanmıştır. Sağlık ve boş vakit” buyurarak zamanın büyük bir nimet oluşuna ve vaktin özenle değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir. İslam’ın kendine özgü bir zamanı değerlendirme ölçüsü vardır. Bunu “Ânı Değerlendirmek” formülü ile ifade edebiliriz. Zira dün geçmiştir, yarın meçhuldür. Her günün muhasebesini geceden yapmak, yarın için düşünülen her şeye bugün başlamak gerekir. Elbette yarına ve geleceğe dair planlar olacaktır. Başlamak için en uygun zaman yaşanan ândır. “Dünya bir gündür o da bu gündür” özdeyişi yaşanan anın iyi değerlendirilmesi için ifade edilmiştir. Geleceğe dair hayali ve planları olanların boşa geçirecek vakti olmamalıdır.

Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu