Köşe Yazıları

Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü ve Balıkesir

Her geçen gün artan nüfus ile birlikte tabii kaynaklara yönelim de artmaktadır. Arazilerin yanlış kullanılması, hatalı tarım uygulamaları, yanlış sulama teknikleri gibi birçok nedenler toprağı kuraklaştırmaktadır.

Birleşmiş Milletler, 1994 yılında aldığı kararla, 17 Haziran tarihini “Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü” olarak ilan etmiştir. Bu konuda Dünyadaki ilk etkinlik te ülkemizde 1995 yılında TEMA Vakfı ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir. Her yıl geleneksel olarak çölleşme sorununa dikkat çekmek, bu yönde ülkemizde gerçekleştirilen başarılı çalışmaları ve başaranları halkımıza tanıtmak, sorunlu bölgeler için halkın ve iktidarların desteğini almak üzere çeşitli konferans, panel ve etkinlikler düzenlemiştir.

Çölleşme Yoksulluğun Hem Nedeni Hem Sonucudur. Bugün dünya nüfusunun 1/3’ü kurak bölgelerde yaşıyor ve bu ülkelerin %90’ı gelişmekte olan fakir ülkeler. Bir başka deyişle 4 milyar hektarı aşkın arazi çölleşme tehdidi altındadır. Çölleşme, kuraklık, toprak erozyonu ve çoraklaşma gibi arazi bozulum faaliyetleri sonucunda dünyada yaklaşık 1,2 milyar insanın yaşamını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir.

İlgili Makaleler

Çölleşme ve kuraklıkla mücadele için bireysel olarak bizler de tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Örneğin bir kg sebze için 322 litre, 1 kilogram dana eti için 15.414 litre, 1 kg koyun veya keçi eti için 8.763 litre, 1 kg tavuk eti için ise 4.325 litre su tüketiliyor. 1 tişörtün üretimi için ise 2.500 litre su kullanılıyor. Artık hepimizin doğaya olan yükümüzün azaltarak üzerimize düşeni yapmamız gerekiyor.

Köşe Fatih Satıl

Çölleşme, ülkemizi doğrudan ilgilendiren ve maruz kaldığımız çok önemli bir tehdittir. Türkiye arazisinin %53’ü orta, %26’sı ise yüksek çölleşme risk sınıfı içinde yer alıyor. Türkiye`de erozyon sorunu bulunmayan alan sadece %13,5 iken şiddetli ve çok şiddetli erozyon sorunu olan alan oranı ise %59’dur.

Çölleşme, kuraklıkla birlikte arazilerin yanlış kullanımı noktasında Balıkesir ilinde de toprak sorunumuz vardır. Tarım ve hayvancılık şehri olarak anılan Balıkesir’in bu ünvanını yitirmemesi ve gelişim elde edebilmesi için tarım alanlarının verimli kullanılması önem arz etmektedir.

Balıkesir’de maalesef en verimli tarım arazilerimiz şehirleşmeye feda edilmektedir. Geçmişte yapılan yanlışların günümüzde de devam ederek tarıma elverişli alanların imara açılması gelecek adına endişe vericidir. Tabi bu hatada, idareciler kadar bizlerin de sorumluluk payı var. Adnan Menderes, Çamlık, Sütlüce ve TOKİ gibi tarım alanları dışındaki yerleşim alanlarını beğenmeyerek ovaya yerleşen ve belediyelere düz ova arazilerinin imara açılması noktasında baskı yapan da bizleriz. Elbette ihtiyaçlara göre yeni imar alanları açılacak ama bunu tarım arazilerimizi kaybetmeden yapmak zorundayız.

Yazımı TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın şu sözleri ile bitirmek istiyorum “Küresel salgının bize hatırlattığı en önemli unsurlardan biri; sağlıklı yaşam için gıda güvencesine, gıda güvencesi için tarımsal üretime, tarımsal üretim için de verimli tarım topraklarına duyduğumuz ihtiyaç. Bu nedenle verimli tarım arazilerimizin çölleşmesi riskine karşı tedbir almak hem bugün için hem de gelecek kuşakların haklarını koruyabilmek için hepimizin sorumluğudur”

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu