Eksildikçe Anlarız Yalnızlaştığımızı
Eksildikçe Anlarız Yalnızlaştığımızı Mehmet’in anısına… Sararıp dökülen yapraklar misali birer birer uçuşup gidiyor sevdiklerimiz. Hayatımızı anlamlandıran...
Eksildikçe Anlarız Yalnızlaştığımızı
Mehmet’in anısına…
Sararıp dökülen yapraklar misali birer birer uçuşup gidiyor sevdiklerimiz. Hayatımızı anlamlandıran, yaşamımızı renklendiren ve varlıklarıyla yüzümüzü gülümsetenlerimiz. En çok da eksildiklerinde derinden hissettiğimiz en değerlilerimiz. Yokluklarının yüreğimizde açtığı kocaman boşluk ile yalnızlaştığımızı hissettiren yitip gidenlerimiz.
Henüz hayatımın baharındayken tanışmıştım bu duyguyla. Eksilmeyle anlaşılan yalnızlaşmanın farkına vardığım gün aylardan ekimdi ve bu nedenle hüzünlü bir ay olarak yer etti zihnimde. Eşim, arkadaşım, dostum, sırdaşım, akıl hocam, güvende ve değerli hissettirenim, sanki bir anda altı sevdiğimi birden kaybetmiştim o gün. Bu yüzdendir her ekim ayında basar yüreğimi sessiz bir yalnızlık. Bu yüzden yarım kalır bazı şiirlerim. Anlayacağınız şu sıralar hüznümün arifesindeyim.
YARIM KALAN ŞİİR
Otursam şu taş köprünün üstüne
Geçiş verir mi acaba geçmişime
Mesela doğduğum güne
Mesela çocukluğuma
Ya da gönül yaramdan evveline
Otursam şu taş köprünün üstüne
Elim değer mi acaba üzerinden geçen binlercesine
Yağmur sayıp gözyaşlarımı
Başımı okşarlar mı mesela sevgi ile
İlişsem diyorum usulca geçmişin yamacına
Soluklansam biraz yarım asrı devirmiş bedenimle
Söner mi acaba yürek yangınım
Diner mi acaba gönül sızım
Kim bilir niceleriyle aynı olan kaderim
Baştan yazılmak için silinir mi bir an
Hani olmaz da
Yine de gelir mi geri ömürlük yarenim
Bir dakika eklense diyorum biten ömrüne
Çok değil bir dakika
Sadece göz göze son bir veda için
Ya da …
(01.04.2018 / Titus Tüneli-Taş Köprü)
Köşe Yazarı