En Büyük Eksiklik Denetim Zafiyetidir
Balıkesir’de 30 Bin Bina Alüvyon Zeminde! Gürkan Özcan’dan Kritik Uyarı

En Büyük Eksiklik Denetim Zafiyetidir
6 Şubat Depremleri Sonrası Yapı Güvenliği: Gürkan Özcan Uyardı!
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gürkan Özcan, 6 Şubat depremlerinin ardından yapılan değerlendirmede, Türkiye’de inşaat mühendisliği alanında ortaya çıkan eksikliklere dikkat çekti. Özcan, mevcut yönetmeliklerin ve uygulamaların yetersizliğinin altını çizerek, “tek bir eksiklik ya da belli birkaç eksiklik üzerinden konuşmak yanlış olur” ifadesiyle konunun çok boyutlu olduğunu vurguladı.

Yönetmeliklerin Yetersizliği ve Denetim Sorunu
Gürkan Özcan, konuşmasında mevcut yönetmeliklerin her biri, “yapıldığı yılın bilim ve teknoloji düzeyine göre güncellenmeye çalışıldığından, birbirinin bir öncekine kıyasla her zaman eksik yönleri olacaktır. Dolayısıyla, ‘yapıldığı zaman için’ değerlendirmek gerekir; günümüzde hepsini aynı anda kıyaslamak hatalı olur” diyerek, yönetmelik değişikliklerinin yetersizliğine dikkat çekti. Özcan, “Bugün ülkemizde, 40’lı yıllardan itibaren, son olarak 2018 yönetmeliğine kadar toplamda sekiz kere yönetmelik değişikliği yapılmıştır” diyerek, bu sürekli güncelleme çabalarına rağmen temel eksikliklerin devam ettiğini belirtti.
Denetim Eksikliği Risk Doğurur
Ayrıca, denetim eksikliğine değinen Özcan, “Denetim eksikliği, görevini yeterince doğru ifa edememenin doğurduğu sorunları beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu. Özellikle projesel hatalar ve eğitim sistemindeki aksaklıkları örnek göstererek, “Mezun olan bir inşaat mühendisi, mezun olur olmaz her türlü projenin altına imza atma yetkisini elde ederse, 40 bin metrekarelik komplike bir AVM yapısını da genç bir mühendis imzalayabilir. Oysa, 30 seneye kadar bu alanda tecrübe kazanmış, ‘Bu işi ben yapamam, benden daha iyi bir mühendisin yapması gerekir’ diyen bir mühendis ile karşılaştırıldığında aradaki fark çok büyüktür” ifadelerini kullanarak, mesleki deneyim eksikliğinin ne denli ciddi riskler doğurduğunu ortaya koydu.

Yapısal Hatalar ve İmar Yönetmeliklerindeki Boşluklar
Deprem sonrası yapılan hasar tespit çalışmalarına değinen Özcan, “Bu hatalar, yönetmeliklerin eksik uygulanması ve kurumlar arasındaki koordinasyon yetersizliğiyle bağlantılıdır” diyerek, mevcut deprem yönetmeliğinde yer alan bazı zorunlu maddelerin aşırı yük getirdiğini ve uygulamada sorun yarattığını ifade etti. Özcan, “Örneğin, Marmara depreminden sonra 1999’da Balıkesir’de meclis kararıyla uygulanmaya başlatılan uygulamayı, geçen sene tip imar yönetmeliğine ekleyerek Türkiye genelinde uygulamak istenmiştir. Tabi Balıkesir’de bu uygulama uygulanırken, diğer illerde istenildiği gibi hayata geçirilememektedir” şeklinde örnekler vererek, uygulamadaki tutarsızlıklara dikkat çekti.
Balıkesir Örneği Üzerinden Risk Analizi
Balıkesir’e özel değerlendirmelerde bulunan Özcan, “Ruhsat makamlarının verilerine göre Balıkesir’de 450 bin adet konut bulunuyor” ifadeleriyle başladığı açıklamasında, bölgedeki yapıların risk durumunu detaylandırdı. “Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmasına göre, bu konutlardan 80–90 bininin ruhsat verilerine ulaşılmış; tüm il genelinde 2000 yılından sonra yapılan yapı sayısı yaklaşık 80 bin, 3 kat ve üzeri bina sayısı ise 100 bin civarındadır. Bu binalardan, alüvyon ve dolgu zeminde inşa edilmiş olanların sayısı yaklaşık 30 bin civarındadır ki, bu rakam Balıkesir için riskli bir yapılaşmayı işaret etmektedir” şeklinde konuştu.
Özcan, Balıkesir’deki yapı denetim uygulamalarındaki aksaklıkları da şu sözlerle özetledi:
“Balıkesir merkezinde, 1994 yılından beri başlatılan yapı denetim uygulaması, 2000’de kanunlaşmasına rağmen, 2000 yılından sonraki ruhsatlarda kaçak yapılaşmanın yüksek oranda (%60 civarında) görülmesi, risk faktörünü artırmaktadır. Kaçak yapılaşma; rantın yoğun olduğu bölgelerde ve kırsal alanlarda da gözden kaçmaktadır. Şehirleşmiş bölgelerde yapıların kat sayısı düşük olduğundan, hasar riski nispeten daha az olsa da, ne yazık ki depreme maruz kalındığında ciddi riskler barındırmaktadır.”
Ayrıca, “Risk açısından sıralama yapacak olursak, gönen-edincik fayı dolayısıyla Bandırma-Gönen-Manyas-Erdek-Karesi-Altıeylül-Burhaniye-Edremit-Havran, ön sıralarda yer alan ilçelerimiz, risk sıralaması bu şekilde. Aktif olmadığını düşündüğümüz bir Balıkesir fayından bahsediyorduk ama artık aktif olduğu tescillendi” diyerek, bölgedeki riskli bölgeleri detaylandırdı.

Gürkan Özcan, deprem master planının önemine de şu şekilde değindi:
“Planın en önemli unsurlarından biri, Balıkesir’deki tüm yapı envanterinin çıkarılarak, her yapının risk derecesine göre (yıkılması, güçlendirilmesi veya müdahaleye gerek yoksa) değerlendirilmesidir. Umuyoruz ki, önümüzdeki 1–2 yıl içerisinde böyle bir master plan ile Balıkesir daha depreme dayanıklı hale gelecektir.”
İmar barışı ve imar affı konularına da sert eleştiriler getiren Özcan, “Kaçak yapılaşmaya imar affı veya imar barışı gibi uygulamalarla ödül verilmektedir. Bu durum, af verilen binaların daha sonra depreme dayanamayarak yıkılmasına sebep olmaktadır. Kanuna uymayanları ödüllendirip, uyanları cezalandıran bir yaklaşım, maalesef, bu tür hataların devam etmesine neden olmaktadır. İmar barışı diye bir şey deprem ülkesinde gündeme bile gelemez, barış mı savaş mı, ne yaptıklarını anlayamıyoruz” ifadeleriyle, mevcut uygulamaların halkı mağdur ettiğini dile getirdi.
Almanya vatandaşlarının kendi ülkelerinde yapamadığı kaçak yapıları Türkiye’de yapabildiğine de değinen Özcan “ Alman vatandaşa soruyorsun ‘var mı orada imar affı diye bir şey?’, ‘yok’ diyor. Ama geliyor Türkiye de kaçak yapısını yapıyor. Ve biliyor ki şimdi olmasa bile 3-5 sene sonra ben buna ruhsat alacam diyor. Kanuna uyan, zemin etüdünü yaptıran, projelerini yaptıran, ruhsat harcını ödeyen, otopark harcını ödeyen, yapı denetim ücretini ödeyen, yapı kullanım ücretini ödeyen ve her şeyi kanuna vicdanına göre yapmış vatandaş, bu insanların yanında mağdur ediliyor.” Dedi.

Haber Merkezi