Köşe Yazıları

Geçmişten Günümüze Kökboya Bitkisi ve Sındırgı

Geçen yüzyılın sonlarına kadar dokumaların boyanmasında çoğu bitkisel birkaçı da hayvanî kökenli boyalar kullanılırdı. 19. yy’ın başlarına gelindiğinde sentetik boyarların keşfiyle bu doğal boyacılık ta terkedilmeye başlandı. Günümüzde ise, bir ölçüde devam eden doğal boyacılık, daha çok bitkisel boyalara dayanmakta ve Anadolu’nun bazı yörelerinde hâlâ yapılmaktadır. İşte bu yörelerinden birisi de Sındırgı’dır.

Sındırgı ilçesinde dokunan ve adıyla ünlenen el sanatı olan Yağcıbedir halıları, Balıkesir denilince ilk akla gelen üründür. Bu halılar Yağcıbedir Yörüklerinin ellerinden çıkmakta olup Yörük kültürünün en önemli ürünlerinden biridir. Bu halılarının iki önemli özelliği vardır. Bunlardan biri doğal bitki yaprağı ve köklerinden elde edilen “kök boya” adı verilen boyalarla boyanmış ipleri diğeri ise özgün motifleridir.

Şimdi gelelim Kökboya bitkimizin hikayesine; Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan zaman şeridinde tekstilde kullanılan en önemli boyar madde kırmızı rengi veren ve bilimsel adı “Rubia tinctorum” olan kök boyasıdır. Bitkinin köklerinin kurutulduktan sonra dövülmesiyle elde edilen boya suda kırmızı, çeşitli karışımlarla karıştırıldığında farklı renkler verir. Kökboya boyacılık tarihinde tüm dünyada Türk Kırmızısı, Edirne Kırmızısı ve Alizari adlarıyla da meşhur olmuştur.

İlgili Makaleler

Kök boya özellikle halı ve kilim dokumasında kullanılan eskiden tarımı yapılan önemli bir bitkimizdi. 1700 yıllarında Türkiye tek başına, dünyadaki kök boya istihsalinin 2/3 ‘ünü karşılamaktaydı ve 1875 yılına kadar sadece İzmir limanından çıkan kök boyanın ülkeye sağladığı gelir 500.000 altın lirayı geçmekteydi. Bu bitki, 18. yüzyılın başından 19. yüzyılın ortalarına kadar Orta ve Batı Anadolu başta olmak üzere birçok bölgede özel olarak yetiştirilmekteydi. O dönemde en kaliteli kökboyalar; Bakır Çayı vadisindeki Bakır ilçesi, Manisa, Akhisar ve Gelenbe’de yetiştirilirdi. Aynı şekilde, Karesi sancağının Sındırgı kazasında da kökboya yetiştiriciliğinin yapıldığı kazaya ait temettuat defterlerindeki bilgilerden anlaşılmaktadır. Bu belgeler incelenecek olursa, 1834 yılında Seyyid Mehmed Şerif Paşa’nın Sındırgı’daki kurduğu çiftliklerinde yetiştirdiği kök boyalarını yurt dışına ihraç ettiği ve Sındırgı’daki Yağcıbedir halı dokumacılığının önünü açtığı görülecektir.

Uzun süreden beri birçok sentetik boyanın sağlık açısından tehlikeli olduğu bilinmekte ve endüstride ekolojik olarak çevre dostu ürünler aranmaktadır. Bazı sentetik boyar maddelerin çevreye zararlı etkilerinin yanı sıra, insanlarda alerjiye de neden olduğu saptandığından son yıllarda doğal boyalara olan ilgi daha da artmıştır. O halde Sındırgı ve çevresinde yeniden kökboya ve benzeri doğal boya bitkileri üretimine geçmenin tam zamanı.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu