GündemKöşe Yazıları

Güvenmek Zaaf Mı?

Güvenmek Zaaf Mı?

 

Sosyalleşme eğiliminde olan insan, içinde bulunduğu ortamda da güvenme ihtiyacı hissediyor yaşam paydaşlarına. Tıpkı yerleşik düzene geçildikten sonra yardımlaşma, paylaşma ve korunma gibi maksatlarla, birbirlerine güvenmeyi seçmiş olan atalarımız gibi. O zaman ki insan ilişkileri nasıldı bilemem lakin günümüz ilişkilerine baktığımızda, güven duyma ihtiyacının bir insan için en büyük zaaf olduğunu düşünüyorum, gördüğüm, yaşadığım tecrübelerden sonra. Düşünüyorum düşünmesine de, gelgelelim atalarımızdan miras kaldı diye sanırım bir türlü değiştiremiyorum, insanlara koşulsuz güvenme huyumu. Hele de “sen insanları kendin gibi zannediyorsun” eleştirisini sıkça almama rağmen. Ne yapayım huy işte, ben de onlara Kızılderili Atasözünü söylüyorum savunma olarak, “neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim ki, onlar güvenilir olmayı öğrensinler”

Belki de “bu devirde saçmalıyorsun Demet” diyeceksiniz lakin benim yaşam felsefemde, insanlara güvenmek var. Şüphe ile yaklaşamıyorum kimseye ve ne yazık ki her seferinde de kendimi üzüyordum çıkarcı davranışlar karşısında. Neyse ki artık üzmüyorum kendimi ve “senin tercihin” deyip geçiyorum. Ben kendimce mutluyum aslında, en azından vicdanım rahat insanlara karşı ve kafamı yastığa koyduğumda, uykularımı kaçıracak hesaplaşmalar içinde olmuyorum.

***

Aslında sürekli eleştirilen bu huyumun altında, kocaman bir özgüvenin olduğunun farkındayım. Çünkü kendine güvenen insanların, devletine, milletine, eşine, dostuna güven duyması, zaten olması gereken doğal bir davranış. Bu nedenle onlar her duruma hazırlardır ve duygu durumlarını yönetmede başarılıdırlar. Elbette üzülürler ancak yaşadıkları üzücü durumu kabul eder ve onun yaşattığı duygudan çabuk çıkarlar. En az hasarla atlatmak, diyorum ben buna.

İnsanların ona olan güvenini sarsan ve onun sayesinde artık bile isteye suiistimal edildiğimiz bir arkadaşımız vardı, “sağ olmasına sağ olsun da, biraz da şu huyunun farkında olsun” dediğimiz. Her vukuatında karşımıza alıp konuşuyorduk ancak beyhude. Sonunda bu durumunun hastalık olduğuna karar verdik topluca, kendisi hala farkında olmasa ya da olmak istemese de. Bir de üstelik kendisi insanlara şüpheyle yaklaşıyordu, özellikle yeni tanıştıklarına karşı. Arkadaşlıklarının ömrü ise en fazla dört bilemedin beş sene oluyordu, ta ki karakterini ele verene kadar yani. Bakmayın biz çocukluk arkadaşı olduğumuz için uzun zaman idare etmiştik onu.

***

Güvenilir olmama hali gerçekten kötü bir durum farkında olana. Çünkü özgüven eksiliği onları bu hale getiriyor ve eğer uzman yardımı almazlarsa hayat boyu şüphecilik içinde yaşıyorlar. Psikolog bir arkadaşıma sormuştum “ben niye fark edemiyorum güvenilir olmayan insanları” diye. O da bana “çünkü senin güven duygun tam” demişti. Yani bu duygu, hem güvenen hem de güvenilir olan olursa tam oluyormuş. Güvenilir olmayan insanlar, benzeşlerini hemen fark ederlermiş meğerse. Elbette ikinci sorum da, “güven duygusu insanın en büyük zaafı olabilir mi?” olmuştu.

Benim düşüncemin aksine, ”neden olsun ki, güven duygusu iş hayatında, sosyal hayatta ve özel hayattaki her türlü ilişkinin temelindeki harçtır. Başka insanlara duyulacak olan güven duygusunun temelinde, kendine güven yatar. Güven duygusu ile daha iyi bir iş ortamı, ev arkadaşlığı hatta sosyal konum elde edebiliyoruz, aile kurabiliyoruz ve daha bir sürü sosyal olay. Elbette bazı riskleri de bünyesinde barındırmıyor değil. Bu durumda da güvenmemek yerine temkinli davranmayı seçebiliriz bu daha doğru olabilir” diye bir açıklama geldi, konunun uzmanından.

Sevgili okurlar, sizlerin bu konuda ne düşündüğünüzü bilmem mümkün olmasa da, elbette hepinizin kendi yaşanmışlıklarınız doğrultusunda bir yargınız vardır ve umarım, yargınızın ibresi olumlu yöndedir.

Demet TOK

Şair/Yazar  

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu