GündemKöşe Yazıları

Hayat Dediğimiz Şey

Hayat Dediğimiz Şey

 

Nasıl yaşanıldığına ya da nasıl değerlendirildiğine göre anlam kazanan, kimilerine göre çekilmez kimilerine göre yaşamaya değer olan ve hikâyesi oyuncularına göre değişen bir film gibidir hayat dediğimiz şey. Ne küsecek kadar çok, ne heba edilecek kadar az.

Kimileri başrolündedir hayatının ve hikâyesini kendisi yazmaya çalışır, kimilerinin hikâyesini de başkaları yazar. Hangi durumda olunursa olunsun geri dönüşü olmayan bir yoldur hayat. Hayaller, umutlar ve geleceğe dair planlar da bu yolda ilerlememizi sağlayan itici güçtür.

Can yoldaşımı kaybettiğim gün, benim için zaman durmuş ve hayatımın sonu gelmiş gibi hissetmiştim. Bilirsiniz, ruhsal çöküntü öyle hissettirir insana. Ancak birileri için bitmiş olan hayat, sevdikleri eksilse de yolun sonu olmadığını hatırlatır geride kalana ve yaşayacaklarının sorumluluğunu bırakıverir omuzlarına. Kim bilir belki de en acı haliyle fark ettirmek istercesine kendini.

Hayatımızda her zaman işler yolunda gitmeyebilir. Kontrolümüz dışında gelişen olaylar, yaşam şartları, yaşam paydaşları veya toplum kültürü gibi dış etkenler de zaman zaman hayata dair yaptığımız planları değiştirebilir. Yine de önemli olan, hayatı değer katanlarla renklendirmeye çalışmaktır, tıpkı bir yemeği kendi damak tadımıza göre lezzetlendirmek gibi.

Kendisini her bir eserinin kusursuz olmasına adayan heykeltıraş bir hocamız, “Ardımda bırakacak eserlerimin olması sevindirici ancak onlarla uğraşırken yaşamıma dair kaçırdıklarıma üzülüyorum şimdi. Düşküm ve işim birleşince hayatın nasıl geçtiğini fark etmemişim” demişti. Hayatın farklı deneyimlerle zenginleştiğini ima eden bu değerli mesaj, kulağımızda küpe olmuştu her birimizin.

Bu nedenle hayatın peşinden koşmak değil, hayatı ıskalamamaktır bilgece olan. Çünkü her biten gün, hayattan birer birer eksilen, nasıl yaşanıldığıyla değerlenen ve silinip yeniden yaşanması olanaksız bir geçmiştir artık. Ve hayat; genel düşünülenin aksine sadece maddi olanaklarla değil, başka hayatlara sihirli dokunuşlarla, çıkarsız paylaşımlarla, iyi, bilgili ve görgülü insan olmakla, doğaya ve tüm canlılara karşı saygılı, barışçıl ve hoşgörülü bir yaklaşımla da değerlenir.

Ve hayat yaşanmaya değer olanlarla anlam kazanır.

Demet TOK

Köşe Yazarı

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu