Her Canlı Bir Sevgi Deposudur

Her Canlı Bir Sevgi Deposudur

Her canlının beslenme ve barınma ihtiyacı olduğu kadar sevgiye de ihtiyacı vardır. Bu canlı bir çocuk olduğunda ruhsal gelişiminden bahsedilirken, yetişkin olduğunda; hayata bakışı, ilişkileri ve yaşamına dair aldığı kararların olumlu olması önem kazanır. Hatta duygusal açlığın giderilmesinde önemli bir etken olan sevgi gösterimi, sevgi deposunun dolu olmasına bağlıdır.

Peki, bu sevgi deposunu nasıl doldurabiliriz?

Aslında yöntem çok basit, yakın çevremizde iletişimde olduğumuz bireylerin birincil sevgi dilini öğrenmemiz belki de tüm anlaşmazlıkları gideren sihirli bir anahtar olacak ve maddi boyutu olmaksızın sevgi depomuzun dolmasını da sağlayacaktır. Ayrıca sevgi, gönül kazanmanın en kolay yoludur.

Sevgi konusunu insanlık tarihi boyunca inceleyen bilim insanlarından, Evlilik Terapisti Gary Chapman, birincil sevgi dilimizi beş başlık altında açıklıyor.

1-Birincil sevgi dili “Onay Sözleri” olanlar; sözlü iltifatlar veya takdir sözleri duyduklarında sevildiklerini hissederler. Bu sözler onları, istenilen her neyse onu yapmak için güdüler ve kendisini güvensiz hissettiği alanlarda, gizli yeteneğini ortaya çıkarmak için cesaret verir.

2-Birincil sevgi dili “Nitelikli Beraberlik” olanlar; ortak bir uğraş için geçirilen zamanlarda daha çok hissederler sevildiklerini. Bu birliktelik, onlara önem verdiğimizi ve onlarla birlikte bir şeyler yapmaktan hoşlandığımızı ifade eder. Nitelikli beraberlik esnasında karşılıklı anlayışa dayalı gelişen sohbet ise, paylaşılan duygu ve düşünceler ile sevgi deposunun dolmasını sağlar.

3-Birincil sevgi dili “Armağan Alma” olanlar; sevginin görsel sembolleri olan armağanları aldıklarında sevildiklerini hissederler. Bu armağanlar, duygusal değer taşıdıkları için içteki ruhsal bağın dışarıya aktarım şeklidir aynı zamanda. Hatta bu kişilerin ihtiyacı olduğunda yanında olmak, onlar için çok fazla şey ifade eder.

4-Birincil sevgi dili “Hizmet Davranışları” olanlar; onları memnun etmek için sevdikleri şeyler yapıldığında sevildiklerini hissederler. Elbette sadece onları memnun etmek için, korkudan, suçluluktan ya da herhangi bir zorunluluk nedeniyle yapılan hizmet davranışları, sevgi ifadesi değildir. Birincil sevgi diline hitap etmek için gösterilen çaba, her iki taraf için keyif verici olmalıdır.

Ve beşincisi, birincil sevgi dili “Fiziksel Temas” olanlar; onlar için içten bir kucaklama, sevildiklerini hissettirir. Aslında sevgi dillerinin içinde en tehlikeli olanı da budur. Fiziksel temas ile verilen mesaj, “seni seviyorum” ya da “senden nefret ediyorum” olabilir. Bu nedenle birincil sevgi dili fiziksel temas olanların öncelikle nelerden hoşlandıklarını bilmek gerekir.

Görüldüğü üzere sevgi dilini kullanmak ve paylaşımda bulunmak çok basit ancak sevgi, genelde ihmal edilen bir duygu aktarımıdır. Zira sevgi, bir seçimdir ve içtenlikle ifade edilen bir sevgi dilinin dokunamayacağı ve yumuşatamayacağı hiç bir kalp yoktur. Yeter ki sevgi dillerinin ne olduğunu bilelim, yerinde ve zamanında kullanabilelim.

Demet TOK

Köşe Yazarı