HER ŞEY DAHA İYİ OLACAK
Gelişmeler çok açık ve net görünüyor. Tarihi bir gelişimin, oluşumun ve REFORMUN eşiğindeyiz. Tabiî ki bu yenileşmede çok sabırlı ve itidalli olmamız gerekiyor. Bu yıllarda sık sık balans ayarına girebiliriz. Bu iş ne kadar sürer bilemem amma, tahminim çok yakın.
Orta doğuda suların durulacağını sanmıyorum. Uranyumlu kurşunların atılmayacağına inanmıyorum.
Filistin, Kudüs, Suriye, İran ve buralara salya akıtan, kelebek görünümlü canavar İSRAİL’DEKİ gelişimler çok önemli. 2014 ve 2015 te de, katliamların duracağına kanmıyorum. Keşke bu katliam bitse. Keşke insanlar ve dinler birbirine sevgi ile yaklaşabilse.
İsrail ve Amerika, çok çırpınıp, çarpınacaklar. Çarpındıkça batacaklar ve belki de HARİKİRİ yapacaklar. Yolun sonu çok açık ve net göründü. İngiliz siyaseti Avrupa ile ters döndü.
Bu yıllarda, Çin, Hindistan, Ortadoğu, Kafkaslar ve İran’ın durumu netlik kazanabilir.
BOP’un akıbeti ancak o zaman belli olur. Belki taşlar yerine oturur.
Hepimiz biliyoruz ki ABD ve İsrail, BOP çevresindeki 23 ülkenin, inanç, iktidar, rejim ve hudutlarını değiştirmek istiyor. Bu süreç içinde ülkemizdeki gelişme, titreşme ve öbekleşmeleri çok sabırlı izlememiz gerek. Siyasi hırsları kırmamız gerek. Çıkarcı toplum anlayışını bırakıp, insani özelliklere dönmemiz gerek.
Kudüs-Filistin sorunu bitmeden bu hesaplaşmalar bitmez.
ABD’ ve israil’in bölge üzerindeki iddiaları ve çıkarları bitmeden de bitmez.
“Çıkarlarımız neredeyse, biz oradayız ve can alırız” duyguları onlardan hiç gitmez.
İsrail ARMEGEDON hayalinden zaten vazgeçmez.
İngilizler orta doğudan elini eteğini zaten çekmez.
Bu gün ülkemiz içindeki derin hesaplaşmalar da buna bağlı. Eğer bu gelişimler kontrolden çıkarsa, dünya dengelerini ters yüz eder. TÜRKİYE bu ateş çemberinin tam orta yerinde duruyor. Önümüzde çok zorlu bir iki yıl daha var. Ama inanıyoruz ki sonunda kazanacak olan bizleriz. Bu zaferi ufukta çok açık ve net görüyoruz. Hem de çok yakın.
Başımızdaki asıl bela, hırsızlık, ahlaksızlık, utanmazlık, haksızlık ve siyasetteki adapsızlık. Mason, siyon ve mişon zihniyetli kişilerin, hak ihlalleri ve çıkar ihtilalleri, başımıza bela. Geziciler, eziciler, çeteciler dersen bu ülke başına yedi bela. Aslında bu yapı, kendi başlarına da püsküllü bela. İnsanlığı bırakıp canileşiyorlar. Öz evlatlarını yiyorlar. Kardeşkanı içiyorlar. Ne âleme veriyorlar rahat, kendi durumları daha berbat. Konuşmuyorlar, görünmüyorlar amma, korku ile birlikte yapacaklarını da yapıyorlar. Güçlü olduklarını her yerde göstermek istiyorlar. Devletlere, milletlere TERÖR estiriyorlar.
Avrupalı, Amerikalı YAHUDİ, kanlı paranın bataklığında, battıkça batıyorlar.
Kendileri, para, uyuşturucu, fuhuş, alkol, zina ve eş cinsel, bataklığında battıkça azgınlaşıyorlar. Edep hayâ insanlık neredeyse ve kimdeyse, orayı hep beraber kurşunluyorlar. Ruhsal ve toplumsal dengeleri bozulmuş durumda. Kendi içlerinde sinsice çatışıyorlar. Birbirlerine hiç samimi değiller. Düşman gibiler. Sadece yapmacıklı BALOLARDA birleşiyorlar. Kendi zevk ve sefaları için eşleşiyorlar.
Bu gelişimler ne tek başına iktidara, ne tek başına yargıya, ne tek başına orduya, ne tek başına halka, ne tek başına avama bırakılabilir. Her kurum ve kuruluş, bu çarpık gelişmenin, bölüşmenin ve özgürleşmenin, kararlılıkla üzerine gitmesi ve mesafe kat etmesi gerek.
Tereddütlü adımlar, Siyonizm’e bağlı AZGIN AZINLIĞI, daha fazla azdırır.
Her kesim ve her kısmın, irtica, terör, mafya, çete, ihtilal ve faili meçhullerin üzerine kararlılıkla gitmesi gerek. Sahtekârlara, vurgunculara, soygunculara, fasonlara ve masonlara meydan bırakılmaması gerek. Ulusalcılık, ilericilik, gericilik, dindarlık, özgürlük, çağdaşlık falan, bu işin kandırmacısı. Herkes bir şeyler kapma peşinde. Herkes birbirini dolandırma içinde. Yalan dolan, çalan, çarpan, hırsız, edepsiz, mezhepsiz baş tacı. Çeteler her yerde. Efelik, mertlik, sertlik, yiğitlik, kalmış serserilerde.
Hak hukuk, adalet, hep çıkar hesaplaşması. Mahşerdeki hesaplaşmayı düşünen bir avuç insan kalmış.
Hatır, gönül, vefa, saygı, sevgi, edep, hayâ nerelerde?
Sendika, dernek, oda ve sivil halk kuruluşları gerçek amaçlarını sergilemiyorlar. Her kuruluş ayrı bir siyasi gelişime ve oluşuma bağlı. Bu kuruluşlar, derin bir yapılaşmanın taşeronu ve paravan örgüt durumunda. Her kurum ve kuruluş kendi kendini aldatıyor. Bu yapmacıklı davranışlar içersinden herkesin kendini kurtarması lazım. Herkesin gönlündeki savaş kılıçlarını kırması şart.
Bu çıkar ve fesat mücadelesinin atakları, günahkârların azabını çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. Zalimlerin aldığı AHLAR kimsenin cebinde kar kalmaz. Siz sanıyor musunuz ki, hep kapanın, çalıp çarpanın ve isyanın elinde çok şey kalacak? Zaman hükmünü icra edecek. Fakat bu böyle devam etmeyecek.
Bu dünya böyle dönmeyecek. Bu yer küre, bu AHLARA, VAHLARA, ACILARA VE AKAN KANLARA diz çökmeyecek. Bu acıları bu evren çekmeyecek. ÇEKEMEYECEK. Tarih tekerrür edecek. İnsanlar aslına dönecek. Canlılar kirlerini muhakkak silecek.Herkes YARADANDAN af dileyecek. Münafıklık, sahtekârlık, yapmacıklık bitecek.Yaşayanlar bunları görecek. Çünkü gün döndü. Çünkü olayları artık herkes gördü. İnananlar, sevgi ortamında kalanlar, devletinin arkasında duranlar bekleyin.
Bahar gelecek BAHARRR!..
Ya… “RAB” belki yarın diyecek. Belki yarından da yakın görünecek.
Birileri yaşayacak, birileri ölecek. Sanıyor musunuz ki bu böyle devam edecek?
BAHAR MUHAKKAK gelecek. İnsanlar, yeni Türkiye’de gerçek gülecek.
Belki bütün canlılar sevinecek. Belki, herkes sevgi çiçekleri derleyecek. Hoşça kalın,