GündemHüseyin YıldırımKöşe Yazıları

Hz. Peygamberimiz sav in Gençliği

“Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah´a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah´ı çok zikredenler için güzel bir örnektir” Ahzab,21

Hz. Peygamberimiz sav sekiz yaşına geldiği zaman dedesi Abdülmuttalib seksen iki yaşında vefat etti. Abdülmuttalib vefatından önce çok  sevdiği torununu oğulları arasında, Hz. Muhammed sav’in babası Abdullah’la ana-baba bir kardeş olan amcası Ebu Talib’e emanet etmişti.Hz. Muhammed Efendimiz sav sekiz yaşından yirmibeş yaşına kadar amcası Ebu Talib’in yanında kalmıştır.

Bu döneme  ait mevcut olaylar  arasında şüphesiz önemli olanlarından birisi, Hz. Peygamberimiz sav’in  Rahib Bahira ile karşılaşması hadisesidir.. Hz. Peygamberimiz sav on iki yaşlarında iken amcası Ebu Talib ile birlikte Şam’a doğru yol alan ticari bir kervana katılmış ve kafile Şam yakınlarında Busrâ adlı bir köyde  mola verdiği zaman buradaki manastırda bulunan Bahira adlı rahib, okuduğu kitaplara göre Hz. Peygamberimiz sav’ deki  özelliklere bakarak O’nun ileride çıkması beklenilen son peygamber olabileceği kanaatine varmıştı.

Başka bir olay ise Mekkelilerin dini bir ayini ve bayramı olan Büvane’ye çocukluk yıllarında amca ve halalarının zorlamaları ile giden Hz. Muhammed sav  o yerde  henüz  kendisine sıra gelmeden ilâhi haşyet içerisinde Hz. Peygamberimiz sav kısa bir baygınlık geçirmişti.Bu olaydan sonra akrabaları O’nu cahiliye adetlerinin olduğu yerlere götürmediler.

Hz. Peygamberimiz sav geçim sıkıntısı  çeken amcası Ebu Talib’e yardımcı olmak için gençlik yıllarında Mekkelilere ücretle çobanlık yaptı.Çobanlık yaptığı günlerden birisinde sürüsünü bir çoban arkadaşına emanet ederek Mekke’de tertiplenen gece eğlencelerini seyretmek için kırdan şehire inen Hz. Peygamberimiz sav eğlence yerine gelip oturur oturmaz Cenab-ı Hakk’ın cc kendisine verdiği bir uyku ile bu kötülük alemini seyretmekten dahi alıkonulmuştu.

Hz. Peygamberimiz sav yirmi yaşlarında iken Mekkeliler ile Hevazin kabilesi arasında Ficar Harbi vukubuldu. Aslında savaşabilecek bir yaşta ve güçte olmasına rağmen Hz. Peygamberimiz sav bu harpte sadece savaş alanının gerisine düşen okları toplayıp amcalarına vermekle yetinmişti.

             Peygamberimiz sav Peygamberliğinden sonra dahi hatırladığı zaman bir üye olarak katılmaktan şeref ve iftihar duyduğunu açıkça belirttiği Hılfü’l-Fudul Cemiyyeti ise hemen bu savaştan sonra gerçekleşmişti.

Peygamberimiz Efendimiz sav yirmibeş yaşında bizzat kendisinin idare ettiği bir ticaret kervanı vesilesi ile  Hz. Hatice ile tanıştı ve o yılda aralarında gerçekleşen evlilik, Hz. Muhammed sav’in  amcası Ebu Talib’in yanından ayrılıp yeni bir aile yuvası kurmasını sağlamıştı.

Hz. Peygamberimiz sav’in bu evlilikle  Hz. Hatice’den altı çocuğu olmuştu. Bunlardan dördü kız olup Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Külsüm ve Fatıma adlarını almışlardı. Dördü de babalarının peygamberliğine erişmişler ve O’na iman etmişlerdir. Oğulları ise Kasım ve Abdullah adını taşıyordu. Hz. Peygamber’in ilk oğlunun adı Kasım olduğu için kendisine Ebu’l-Kasım künyesi verilmişti.

Hicretten sonra doğan oğlu İbrahim ise Mısırlı cariye Mariye’dendir. Hz. Peygamberimiz sav’in bütün erkek çocukları henüz küçük yaşlarda vefat etmişlerdi.

Hz. Hatice ile evlendikten  sonra Peygamberimiz Efendimiz sav ailesinin geçimini ticaret yoluyla sağlamaya çalışmış, bazan ortaklık yoluyla, bazan müstakil olarak ticaret yapmıştı. Hz. Muhammed Efendimiz sav bu ticari hayattaki  dürüstlüğü o bölgede  herkesin güvenip itibar ettiği, sayıp sevdiği bir kişi haline geldi. Bu sebeple Mekkeliler kendisine ‘el-Emin’( güvenilir kişi) lakabını vermişlerdi.

                 Hz. Peygamberimiz sav’in otuz beş yaşında iken meydana gelen Kabe tamiri olayı ve olay sırasında el-Haceru’l-Esved’in yerine konması meselesinde Mekke de ki kabileler arasında çıkan ve kanlı bir çatışmaya dönüşme ihtimali olan anlaşmazlığı herkesi memnun edecek bir tarzda ve adil bir şekilde çözmesi, Peygamberimiz sav’ e duyulan güveni daha da artırmıştı.

Hz. Peygamberimiz sav belli zamanlarda özellikle haram aylar  boyunca Mekke’den uzaklaşıyor, uzlet yeri olarak kendisine seçtiği Hira-Nur mağrasın’da günlerini geçirerek Cenab-ı Hakk’ın varlığını, birliğini, kudret ve azametini tefekkür ederek ilk vahye doğru gidiliyordu.

Hz. Allah cc bizi Peygamberimiz s.a.v. in şefaatine nail eylesin…..

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu