Hz. Zeyneb Nebî sav kızı ve Sadakati. .

“ Allah sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.”Araf, 189

Hz. Zeynep, ailesine sadık, vefalı olmanın en zirve misalidir . Günümüz insanlığı onu tanımaya çok muhtaçtır. Peygamberimiz sav’in kızlarının yaşça en büyüğü. Kasım’dan sonraki  ikincisi ve Efendimiz sav 30 yaşında iken dünyaya gelmiştir.

Hz. Hatice rha ile beraber on yaşında iken müslüman olmuştur.  Yakın akraba olan, teyzesi Hale’nin oğlu Ebu’l-Âs b. Rebi talip olunca, Hz. Peygamberimiz sav’in ve Zeyneb’in de kabul etmesi üzerine Hz. Zeyneb  on beş yaşlarında iken Ebu’l-Âs ile evlenmiştir. Hz. Zeyneb evlendiği zaman kocası Müslüman değildi. Çünkü,  o sırada Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle evlenmesini yasaklayan bir hüküm mevcut değildi.

Hicretten sonra 628 yılı sonuna doğru   Ebu’l-Âs ticaret kervanıyla Şam’dan dönerken Müslüman sınır  nöbetçi askerleri onu yakalar. O gün bu haber Medine’de  duyulur. “Medine yakınında Mekkelilerin ticaret kervanı malları ile ele geçirilmiş. Kervanın başında ise Ebu’l-Âs varmış”. Denir.

Hz. Zeyneb kendi Medîne’ye hicret etmiş fakat daha müslüman olmayan Ebul As Mekke’de kalmıştı. Onun öldürülmesinden endişe eden Hz Zeynep sabah namazında mescide gidip Hz. Peygamberimiz sav namaz kıldırmaya başlayacağı sırada, kadınlar tarafından yüksek sesle, bütün mescide duyuracak şekilde, “Ey Müslümanlar! Ben Resulullah’ın kızı Zeyneb’im. Bilesiniz ki Ebul-Âs benim kefaletim altındadır!” der.

Hz. Peygamberimiz sav  selam verdikten sonra ashaba dönerek, “Benim duyduğumu siz de işittiniz mi?” diye sorar. “Evet” cevabını alınca, Zeyneb’in teşebbüsünden ancak şimdi haberdar olduğunu söyler ve devamında “Vallahi, bilin ki Müslümanların en mütevazı olanı da eman verebilir.” Buyurdular.(Sevkani, Derrus Sahabe fi Menakibi Sahabe,Dimeşk,1984,280-282)

Sonra kızı Zeyneb’in yanına gidip ona  “Himayene aldığın bu kişiyi elinden geldiği kadar iyi karşıla, fakat sakın sana dokunmasın, zîrâ sen ona helal değilsin.”(M.Hamidullah, İslam Peygamberi,I,165

Peygamberimiz sav Ebu’l As’ı yakalayan ashaba şu haberi gönderir, “Ganimete mutlak hakkınız var, sizin meşru malınızdır; fakat eğer razı iseniz Ebu’l-Âs’ın mallarını iade ediniz.” Ebu’l-Âs’a İslâmiyet’e girmesi teklif edilir; fakat o red eder ve  mallarını da ister. “Benim olsa istemem; fakat bunlar emanet, Mekke’de sahiplerine ulaştırma borcum var,der.” Müslümanlar kervandakilerin canları ile mallarını da bağışlarlar. Ebu’l As Mekke’ye döner. Mal sahiplerinin haklarını verdikten sonra, kendi hür iradesiyle İslâm’ı kabul ettiğini ilân eder. Sonra bunu şöyle anlatır. “Ben Medine’de Müslümanlığımı ilân etseydim, onlar canımı kurtarmak için İslâm’a girdiğimi zannedeceklerdi. Mekke’deki mal sahipleri de kendilerinin mallarını korumadığımı, emanete hıyanet ettiğimi iddia edeceklerdi. Onun içindir ki bu kararımı şimdi bildiriyorum.” Der.( İbni Hişam, II, 302;Diyanet İslam Ansiklopedisi, XXXXIV, 355-356)

Sonra, Ebu’l As Hudeybiye sözleşmesinden altı ay kadar önce Medine‘ye hicret eder. Ebu’l As müslüman olmadığı için Hz. Zeyneb  altı yıl boyunca iki çocuğuyla  ayrı yaşamıştır.  Hz. Peygamberimiz sav Zeynep ile yeni bir nikâha gerek görmeksizin eski nikâhları ile hanımını Ebu’l-Âs’a teslim eder. Baska bir rivayette yeni bir mehir ve nikâhla evlendirdiği de bildirilmiştir. (İbni Sad, Tabakat, VIII, 33;M. Hamdullah, İslam Peygamberi,I, 165)

Rabbimiz bizlere ve tüm inananlara vefalı olmayı nasip eylesin. ..