Hüseyin Yıldırım

İbn Haldun ve Timur’un Dimeşk’i İşgali …(2)

 

“Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üstlenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.”İsrâ, 15

Ibn Haldun, ikinci  defa Timur’un huzuruna gider. İbni Haldun  bu ziyaretten önce yaşanılan bazı  olaylar nedeniyle  hâlâ çekinmeye devam etmektedir. Ibni Haldun et-Ta’rîf’ adlı eserinde  ikinci ziyaretine ait ilginç bilgiler verir. Timur’la buluştuğu 1400 yılından tam 40 yıl önceye ait bir hatırasını anlatır. Ibni Haldun “1360 yılında Fas’ta Karaviyyîn Camii’nde ilm-i felek ile ilgilenen mahir bir kişiyle görüştüğünü, onun kendisine kuzeydoğu tarafından göçebe halkından büyük bir fatih çıkacağını, devletleri altüst edip, dünyanın pek çok yerini feth edeceğini söylediğini nakleder.” İbn Haldun bazı hikayeler ile  daha o zamandan Timur’un geleceğine işaret edildiğini izah etmeye çalışmıştır. Birinci ziyarette  Timur’un kendisinden istediği bilgiyi, 12 yapraklı küçük bir risale halinde takdim etmiştir . İbn Haldun, Timur ile görüşmesini gizli yaptığını bildirmektedir. (Bakınız, Süleyman Uludağ, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Istanbul, 1999, XIX, 538-543.

İlgili Makaleler

İbn Haldun, Timur’un  Dimeşk’i ele geçirmek için harekete geçişini anlatır. Timur tarafından yapılan dehşetli yıkımı ve yağmayı  tüm detaylarıyla aktarır. Dimeşk’te büyük bir yıkım yapan Timur; buna göre kurduğu mancınıklarla Şam Kalesi’ni şiddetli bir şekilde dövdürerek çoğu  yerlerini yıkmış, şehre girdikten sonra da yağma ettirmiştir. Timur’un Şam işgaline tanık  olan İbn Haldun; Timur’un,  askerlerini soyguncular olarak tarif eder ve bunların şehirde korkunç bir yağma yaptığını söyler. Öyle ki, çalabildiklerini çalmışlar, geriye kalan işe yaramayacak malları ise ateşe vermişlerdi. Yakılan ateş daha sonra Ulucami’ye sıçramış ve İbn Haldun bunu “çok iğrenç bir durumdu” olarak nakleder

Ibn Haldun, Timur’la üçüncü görüşmesinden önce kendisine verilen bir tavsiye sebebiyle hediye almaya karar verir. Timur’un huzuruna çıktığında ona sunmak üzere hediyeler alır.  Bir  Kur’ân-ı Kerîm, güzel bir seccade, Bûsîrî’nin meşhur Kasîdetü’l-bürde’nin bir nüshası ile Mısır’ın meşhur tatlılarından dört kutu alır. İbn Haldun Timur’un huzuruna varınca Timur ayağa kalkar ve sağ yanına oturmasını işaret eder. İbn Haldun sonrasında hediyelerini takdim eder. Timur, Kur’ân-ı Kerîm’i görünce ayağa kalkar ve başının üstüne koyarak saygısını belirtir. Timur  Kasîdetü’l-bürde ve yazarı hakkında İbni Haldun’dan bilgi ister. Seccadeyi  eline alınca  öper. Tatlıları sevdiğini söyler ve orada bulunan  kişilere ikram etirir. İbn Haldun bu görüşmesinde artık iyice gönlünü kazandığını düşündüğü Timur’dan bazıları için  eman diler.

Timur Dimeşk’i istila ettikten sonra,  Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid ile savaşmak  amacıyla ordusuyla kuzeye yönelmiştir. Timur,  Dimeşk’ten ayrılmadan önce  İbn Haldun’a belli bir meblağ ödül vermek isteyer, bunu da çok zekice yapar ve İbn Haldun’dan katırını satın almak istediğini söyler. İbn Haldun her ne kadar “kendisi gibi birinin Timur gibi bir Emire satış yapamayacağını” söylese de, satış gerçekleşmiştir.

Timur İbni Haldun’una  Mısır’a gitmesi için izin verir. İbn Haldun, Sultan Ferec’in ordusuyla geldiği Dimeşk’e veda eder ve Mısır’a gitmek üzere yola koyulur. Fakat, Mısır’da İbn Haldun’un öldüğü haberi yayınlanmıştır.

Dimeşk’ın düşmesiyle Memlükler Timur’la bir barış yapmak için Dimeşk’e bir  elçi göndermişlerdir. Mısır’a dönen elçi yanında Timur’un kendisine İbn Haldun’un katırının bedeli olarak gönderdiği parayı  getirmiştir. Memlük elçisi Timur’un bu parayı İbn Haldun’a borçlu olmaktan kurtulmak maksadıyla gönderdiğini söylemiş, İbn Haldun da dönemin Memlük Sultanı Ferec’in müsaadesiyle bu parayı  almıştır.

İbn Haldun,  memleketi Mağrib sultanına Timur ile alakalı bir mektup göndermiş ve Timur’un kavminin sayılamayacak kadar çok olduğundan ve eğer yeryüzünde bir çadır kurarlarsa bütün alanı dolduracakları yazmıştır

“Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz.”İsrâ, 16

Rabbimiz tüm insanlığa hidayet versin ve inananları muhafaza buyursun. ….

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu