Köşe Yazıları

‘İklim biziz, değişeceğiz’ kampanyası başladı

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Temsilciliği, “AB İklim Diplomasisi Haftası 2020” kapsamında küresel ısınmaya karşı iklim eylemini teşvik eden “İklim Biziz, Değişeceğiz” kampanyasını başlattı. 

“AB İklim Diplomasisi Haftası 2020” kapsamında oluşturulan “İklim Biziz, Değişeceğiz” kampanyasının tanıtım toplantısı çevrimiçi ortamda gerçekleştirildi.

Büyükelçi Meyer-Landrut, toplantıda yaptığı konuşmada, dünya genelindeki iklim değişikliğinin sonuçlarına herkesin tanık olduğunu ve kimsenin bundan muaf olmadığını belirtti.

İlgili Makaleler

Avrupa genelinde son 5 yıldaki sıcaklık artışının rekor düzeyde olduğunu kaydeden Meyer-Landrut, “İklim değişikliği kendi başına bir risk olduğu gibi her ulusu etkiliyor ama yoksul ülke ve bireyler bu konuda daha kırılgan.” değerlendirmesinde bulundu.

Nikolaus Meyer-Landrut, AB’nin toparlanma planının “yeniden daha iyisini inşa etme” ilkelerine dayalı olduğunu vurgulayarak, “Sosyal olarak adil ve iklimi zararsız bir ekonomi iddiası peşindeyiz.” dedi.

Bu yıl “İklim Diplomasisi Haftası”nı 2-13 Kasım tarihlerinde UNDP Türkiye’yle gerçekleştireceklerini kaydeden Meyer-Landrut, “İklim diplomasisi haftası bu sene iklim değişikliğine karşı kırılganlık üzerine odaklı. Önümüzdeki haftalar içerisinde bu kırılganlıklar analiz edilecek, gazetecilerle, sivil toplum, akademisyenler, kamu kurumları, yerel yönetim ve vatandaşlarla tartışılarak irdelenecek. Amacımız güvenli, herkes için adil bir iklim değişikliğini sağlamak. Amaç, burada herkesin eyleme geçmesini sağlamak.” değerlendirmesinde bulundu.

Küresel sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlanması önemli

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Tomasi ise iklim değişikliğinin “sistemik şok” olduğunu belirterek, ülke ekonomilerinin fosil yakıtlara bağlılığı, çevresel bozulma ve biyoçeşitlilik kaybına sebep olması nedeniyle istenmeyecek bir senaryoyla karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

Çevresel, sosyal ve ekonomik boyutların birbirinden ayrılamayacağına işaret eden Tomasi, ulusların ortak hareket ederek iklim değişikliği ve etkileriyle birlikte mücadele etmeleri gerekliliğinin altını çizdi.

Claudio Tomasi, iklim faaliyetlerinin bütün sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, bütün politika seçeneklerinin bu şekilde olması gerektiğini ve Avrupa Yeşil Anlaşması’nın buna güzel bir örnek olduğunu söyledi.

Dünya genelinde iklimle alakalı felaketlerin hem sıklığının hem de yoğunluğunun arttığını gördüklerini kaydeden Tomasi, “Atlantik Okyanusu’nda oluşan hortumlar, Kaliforniya’daki yangınlar, geçtiğimiz birkaç ay içerisinde gerçekleşen birçok olay bize çok karanlık bir resim çiziyor.” diye konuştu.

Claudio Tomasi, bu gibi durumların sisteme kalıcı değişiklikler getirdiğinin altını çizerek, “Bizim iddialı iklim eylemlerine geçmemiz lazım ve bunu ivedilikle yapmamız gerekiyor. Eğer sıcaklık artışını 1,5 derecenin altında tutamazsak, felaket boyutunda afetler ve geri dönüşü olmayan değişiklikler yaşayacağız. On yıllarca edinilmiş kalkınma kazanımlarını kaybedeceğiz. Milyonlarca insan tekrar yoksulluğa itilecek ve 1 milyar kadar kişi yerinden edilmiş olacak.” değerlendirmesini yaptı.

Bilim insanları, Dünya’nın ortalama sıcaklığının endüstri öncesi dönemlere kıyasla 2 derece artmasını hayati bir eşik olarak değerlendiriyor.

Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 2 derecenin oldukça altında tutarak, hatta 1,5 derece ile sınırlamaya çalışarak, bu tehlikeli eşiğin aşılmasını önlemek için küresel bir çerçeve belirliyor.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu