İSTANBUL’UN FETHİ
“Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”Tevbe, 41
İslam tarihinde müslümanların İstanbul’u feth etme istekleri Peygamberimiz Efendimiz sav’in “Kostantiniye elbet feth edilecektir.O ‘nu feth eden komutan ne güzel komutan ve onu feth eden asker ne güzel asker dir” sözünde övdüğü asker ve komutan olmak için Sahabe-i Kiram döneminde başlamıştı.Miladi 672 yılında Hz. Muhammed Efendimiz sav’in mihmandarı Ebu Eyyub el-Ensari ile başlayan İstanbul’u feth etme arzusu, nihayet Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerine nasip olmuştu.
Bazı eserlerde Emeviler ve Abbasiler’in İstanbul’a beş sefer düzenledikleri nakledilmektedir.Selçuklu ve Osmanlılar dönemin de ise İstanbul’a en az yedi sefer yapıldığı rivayet edilmektedir.
1453 yılında, Padişah Fatih Sultan Mehmet, hocası Akşemsettin’in de teşvikiyle İstanbul’a bir saldırı düzenlemeye karar verdi.Fatih ilk olarak Boğaziçi’nde Rumeli Hisarı’nı inşa etti. Edirne’de döktürdüğü balyemez adlı özel toplarla hazırlıklar yapıldı. 6 Nisan 1453 günü, Osmanlı ordusu Bizans surları önüne geldi. Bizans askerleri Haliç’i zincirle kapatarak Osmanlı Ordusu’nun şehre denizden girmesini önledi. 11 Nisan günü Osmanlı mücahidlerinin top ateşi başladı. Yaklaşık yirmi gün süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı. Fatih kuşatmanın denizden de yapılmasını kararlaştırınca bir gece yetmiş parça gemiyi karadan yürüterek Haliç’e indirdi.
Bizans ahalisi özelikle kilise papazları ve zenginler ahlaki bakımdan tamamen çökmüştü. Dini mezheplerine çok aşırı bağlı olan Bizanslılar imparatora kızgınlıklarından İstanbul sokaklarında Türk sarığı görmeyi kardinal şapkası görmeye tercih ettiklerini konuşmaya başlamışlardı.Hal böyle olunca İstanbul’u savunmak doğudaki ticari menfaatlerini kaybetme korkusu içinde olan Latinlere kalmıştı.
İstanbul’un Türklerin eline gececeğini anlayan yerli halk kadın ve erkekler, rahip ve rahibeler Ayasofya’ya sığınmışlardı. Fatih Sultan Mehmed Han 29 mayıs 1453 Salı günü şehri teslim almışlardır.
Fatih Sultan Han atından inerek yaya olarak kiliseye girmiş ve içeride şükür secdesine kapanmış, iki rekat namaz kılmış, ilk ezanın da o anda okunduğu anlatılmaktadır.Osmanlı askerlerinde gelenek olarak devam eden hadise ordu şehre girince burçlara bayrak çekilirken surların üstünde ezan sesleri yükselir ve şehrin en büyük kilisesi hemen camiye çevririlir ve ilk cuma namazı bu cami de kılınırdı.İşte Fatih Ayasofya yı camiye çevirmiş ve ilk Cuma namazını da Ayasofya da kılmıştır. Solakzade’nin anlattığına göre cuma namazından önce mihrab, minber ve mahfil yapılmış, duvarlarda bulunan resimler ve şekiller kaldırılmıştır. Cuma namazını Akşemseddin Hazretleri kıldırmıştır. Hutbeyi Fatih Sultan Mehmet Han adına hocası Akşemseddin Hazretleri okumuştur.
Fatih Sultan Mehmed Han fetihten sonra şehirde dolaşırken şehrin bakımsızlığını görünce Şair Sadi’ye ait olan şu mısrayı söylediği rivayet edilmektedir.
Perde-dârî mî küned der tâk-ı kisrâ ankebût
Bûm-i nevbet mî zened der kal’a-ı Efrâsiyâb
“Anlamı: Örümcek Kisrâ’nın penceresinde perdedarlık yapıyor- Baykuş Efrasiyab’ın kalesinde nöbet bekliyor.”
Hemen şehri imar çalışmalarına başlanmış kısa zamanda yüzden fazla cami ve medrese ‘okul’ açılmıştır.
Rabbimiz bizlere Fatih Sultan Mehmed Han’ın şuur ve ihlasını nasip eylesin. .