Kaygı Bozukluğu, Parkinson Riskini Artırıyor
Parkinson hastalığı riskini artıran kaygı bozukluğu, erken tanı için kritik ipuçları sunuyor. İngiltere'de yapılan bir araştırma, kaygı bozukluğu olan bireylerin Parkinson hastalığına yakalanma riskinin iki kat arttığını ortaya koydu

Kaygı Bozukluğu, Parkinson Riskini Artırıyor
Parkinson hastalığı riskini artıran kaygı bozukluğu, erken tanı için kritik ipuçları sunuyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma, kaygı bozukluğu olan bireylerin Parkinson hastalığına yakalanma riskinin iki kat arttığını ortaya koydu
Kaygı Bozukluğu Parkinson Riskini Artırıyor: Erken Tanı İçin Önemli İpuçları
Parkinson hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, beyin hücrelerinde kayıpla seyreden ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Özellikle yaşlanan nüfusla birlikte bu hastalığın görülme sıklığı son 25 yılda iki kat artarak, 2019 yılı itibariyle 8.5 milyon kişiyi etkiledi. 2040 yılında ise bu sayının 14.2 milyona çıkması bekleniyor.
Parkinson ve Kaygı Bozukluğu İlişkisi
Son araştırmalar, Parkinson hastalığının erken dönemlerinde genel nüfusa kıyasla daha fazla depresyon ve kaygı bozukluğu yaşandığını gösteriyor. LifeClub Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat İçen, Parkinson hastalığında sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan dopamin düzeylerinin hücre kaybına bağlı olarak azaldığını belirtiyor. Bu kaybın, Parkinson’un erken belirtileri olan koku alma bozukluğu, uyku problemleri ve kabızlık gibi hareketle ilişkili olmayan belirtilerle kendini gösterebileceğini vurguluyor.

Kaygı bozukluğu, Parkinson hastalığında hem psikolojik hem de biyolojik nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Doç. Dr. İçen, kaygı bozukluğunun, Parkinson hastalarında hareket özgürlüğünü kaybetme korkusu ve toplum içinde mahcup olma gibi duygularla ilişkili olduğunu, ayrıca dopamin ve GABA gibi beyindeki iletişim maddelerinin düzeylerindeki düşüşün de bu durumu tetiklediğini belirtti.
İngiltere Araştırması: Kaygı Bozukluğu Parkinson Riskini İki Kat Artırıyor
İngiltere’de yapılan bir araştırmada, 50 yaşından sonra kaygı bozukluğu tanısı konan 109.435 kişi ile kaygı bozukluğu olmayan 878.256 kişi karşılaştırıldı. Sonuçlar, kaygı bozukluğu olanlarda Parkinson hastalığı gelişme riskinin iki kat daha yüksek olduğunu gösterdi. Araştırmada, kaygı bozukluğu ile Parkinson hastalığı tanıları arasındaki ortalama sürenin 4.9 yıl olduğu da belirtildi.
Erken Tanının Önemi
Kaygı bozukluğu gibi belirtilerin, Parkinson hastalığının erken tanısında kritik ipuçları sunduğunu ifade eden Doç. Dr. Murat İçen, yakın zamanda klinik kullanıma girmesi beklenen alfa-sinüklein testi gibi yeni yöntemlerle Parkinson tanısının netleştirilmesinin mümkün olacağını söyledi. Erken tanı sayesinde hastaların hareket bozukluğu ortaya çıkmadan önce gerekli eğitim ve destekleri alabilmesinin önemine değinen İçen, özellikle Tai Chi gibi dengeyi korumada yardımcı egzersizlerle hastaların yaşam kalitesinin daha uzun süre korunabileceğini belirtti.
Koruyucu Faktörler: Kahve, Egzersiz ve Antioksidanlar
Doç. Dr. İçen, Parkinson hastalığını önlemenin şu an için mümkün olmadığını, ancak kahve tüketimi, düzenli egzersiz ve antioksidanların koruyucu etkileri olduğunu belirten çalışmalara dikkat çekti. Bu faktörlerin, Parkinson hastalığına karşı bireylerin riskini azaltmada rol oynayabileceğini söyledi.
Şehir Hastanesi’ne Yeni Çocuk Yoğun Bakım Uzmanı
Bülten