GündemTürkiye Gündemi

KESK: “Haklarımız Eşitlik Ve Özgürlük İçin Yürüdük”

KESK: “Haklarımız Eşitlik Ve Özgürlük İçin Yürüdük”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) kamu çalışanlarının talep ve sorunları dikkat çekmek için 24- 26 Mart tarihleri arasında İstanbul’dan Ankara’ya bir yürüyüş gerçekleştirdi.

İSTANBUL’DAN ANKARA’YA YÜRÜDÜLER

KESK ve bağlı sendikaların merkez yöneticileri kamu çalışanlarının talep ve sorunlarına dikkat çekmek adına 2 gün boyunca süren bir yürüyüş yaptı. İstanbul’dan Ankara’ya yapılan yürüyüş ile ilgili KESK adına konuşan Balıkesir Eğitim Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Kilciler başta Balıkesirli kamu çalışanları olmak üzere tüm kamu çalışanlarının seslerini duyurmak için yaptıkları yürüyüşün Çalışma Bakanlığı önünde son bulduğunu söyledi.  Kilciler ilk olarak HDP’ye yönelik açılan kapatma davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kilciler konuya ilişkin, “ Geçen hafta içerisinde ilkin etkileri altındaki yargı eliyle Sayın Gergerlioğlu’nun dokunulmazlığı kaldırıldı. Askeri darbe planlarında görmeye alıştığımız bir zamanlama ile aynı saatlere denk getirilerek HDP’ye yönelik kapatma davası açıldı. Üzerinden 24 saat geçmeden aralarında İHD Eş Genel Başkanı’nın da olduğu onlarca siyasetçi, emek ve demokrasi güçlerinin temsilcileri gözaltına alındı.” dedi.

 “SALTANAT DÖNEMİ”

Ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde bulunan Gezi Parkı’nın Vakıflara devredildiğini söyleyen Kilciler iktidarın Merkez Bankası başkanlığında yapılan görev değişikliğine de değinerek bu konuların döviz kurunda değişiklik yarattığını ve faturasının da vatandaşlara çıktığını iddia etti. Kilciler ayrıca İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını da değerlendirerek  “Anayasa ve Meclis hiçe sayılarak, yetki gaspı yapılarak AKP Genel Başkanının imzası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararnamesi ile bir sonraki güne uyandık. Sözleşmeden çekilme kadınlara yönelik cinayetlerin ve şiddetin politik olduğunu kanıtlamış, bu yöndeki tartışmalara son noktayı koymuştur. Uluslararası sözleşmelerden çekilmenin usul ve yolu anayasada açıkça tarif edilmesine rağmen bir kararname ile Meclisin iradesi yerle bir edilmiş, adeta adı konmamış bir saltanat dönemi başlatılmıştır.” dedi.

 “KENDİLERİ DIŞINDA HERKESİ TEHDİT GÖRÜYORLAR”

Kilciler yaşanan gelişmelerin tümünün erken ya da baskın bir seçim ortamı oluşturmayı aşarak faşist bir sürece evrildiğini iddia etti. Kilciler siyasi politikayı değerlendirdiği açıklamasında şunları dile getirdi:  “Korku iklimi yaratarak sadece bedenleri değil zihinlerimizi, ruhumuzu teslim almak, kuşatmak, hareket edemez hale getirmek istiyorlar. Hakları için itiraz eden, sesini yükselten, mücadele eden tek bir birey bile görmek istemiyorlar. Kendileri dışındaki tüm kesimleri iktidarlarının bekası için tehdit görüyorlar. Bu yüzden her tür yol ve yöntemle ortadan kaldırmak, etkisizleştirmek istiyorlar. Ülkenin yarısından fazlasını özde değil sözde vatandaş görüyorlar. Ülkenin yarısından fazlasını Hitler Almanya’sında olduğu gibi fişlediler, “sakıncalılar” listesi oluşturdular. Bu listeleri esas alarak işe alıyorlar ya da işten çıkarıyorlar, atama yapıyorlar ya da yapmıyorlar, ihaleler veriyorlar ya da vermiyorlar. Hukuk devleti değil polis devleti uygulamalarıyla ülkeyi yönetiyor, kararlar veriyorlar.

 “ASIL GÜNDEMLERİ KONUŞAMAZ HALE GETİRMEK İSTİYORLAR”

AKP, iktidarını devam ettirmek için sürekli düşman, hain, “terörist” imal ediyor, halklarımızı, emekçileri kutuplaştırıyor. Asıl gündemleri konuşamaz, tartışamaz hale getirmek istiyor. Çünkü biliyorlar ki, işsizliğin, yoksulluğun, hukuksuz ihraçların, haksızlığın, hukuksuzluğun, yolsuzluğun ve talanın konuşulduğu, tartışıldığı bir yerde iktidarda kalamayacaklar! İktidarın ekonomik ve siyasi krizi, ülkeyi yönetememe halini perdelemeye yönelik baskılarına, sermaye yanlısı politikalarına karşı kamu emekçilerinin gerçek sorunlarına ve taleplerine dikkat çekmek için KESK ve bağlı sendikalarının merkez yöneticileri iki gündür karda, kışta İstanbul’dan Ankara’ya bir yürüyüş eylemi gerçekleştirdi.”

Balıkesir Eğitim Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Kilciler yapılan yürüyüşün bir adalet ve demokrasi talebiyle yapıldığını söyleyerek aynı zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptali, çalışma hakkı ve , “gerçek toplu sözleşme” ve grev hakkı ile KHK’larla görevden ihraç edilen kamu çalışanlarının görevlerine geri iade edilmesi taleplerini iletmek için düzenlendiğini dile getirdi.

 İŞE İADE TALEPLERİNİ DİLE GETİRDİLER

Kilciler yürüyüş amacına yönelik şunları da sözlerine ekledi:  “Tüm üyelerimiz, haksızlığa uğrayan, hukuksuzca ihraç edilen arkadaşlarımız, yokluğa, sefalete mahkûm edilen tüm kamu emekçileri için yürüdük.  Çocuklarına bir ekmek götürmek için inşaatlarda, tehlikeli işlerde çalışırken işçi cinayetine kurban verdiğimiz ihraç arkadaşlarımızı hatırlatmak için yürüdük. Bu vahşi, ahlaksız, vicdansız sömürü düzenine daha fazla dayanamayarak intihar eden emekçilerin vasiyetlerini yerine getirmek için yürüdük. Yaşamlarını yitirdikten sonra AKP’ye bağlı OHAL komisyonu tarafından işlerine iade edilen BES Diyarbakır Eski Şube Başkanı Ahmet Çoban, BES üyesi Necdet Kalkan, SES Malatya eski şube eş başkanı Bülent Uçar, Mücahit Karataş ve diğer KESK’li arkadaşlarımızın anılarına bağlılığımızın ifadesi olarak yürüdük.

 “HUKUKSUZLUK İTİRAFINI TEŞHİR İÇİN YÜRÜDÜK”

Anayasa Mahkemesinde haklarında beraat kararı verilmesine rağmen hala bilinçli şekilde komisyonda dosyaları bekletilen yüz akımız Barış Akademisyenlerimiz için yürüdük. OHAL Komisyonu Başkanının; “Kuruluş kanunumuz gereği yargı kararları bizi bağlamaz”, yine KESK’lilere ilişkin  “Dosyalarında bir şey yok, yine de bekletiyoruz” diyerek açıkça ayrımcılık ve hukuksuzluk yapıldığını itiraf etmesini teşhir etmek için yürüdük.  Anayasanın 49. Maddesiyle güvenceye alınan çalışma hakkımız, işimiz ve geleceğimiz için yürüdük. Yaşam hakkı için, eşitlik ve özgürlük için yürüdük.”

 “HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Kilciler ayrıca konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “OHAL komisyonu denen oyalama ve onaylama komisyonu süreci uzatmakla alenen ve bilerek suç işliyor. KESK’lilerin dosyalarının önemli bir kısmını sona bırakarak süreci işkenceye dönüştürüyor. “Ne kadar süründürsek o kadar iyidir” niyetiyle hareket ediyor.  Bu, iktidarın özelleştirme, güvencesizlik, performans, ayrımcılık, gericilik politikalarına karşı geldiğimiz, emekçilerin haklarını, insanca yaşam koşullarını savunduğumuz için açıkça hınç almadır. Belli ki, hala bizleri tanımıyorlar! Biz KESK’liyiz, kamu emekçilerinin gerçek temsilcisiyiz.  Biz, onurlu bir insan olarak yaşamanın yolunun emek, demokrasi ve barış mücadelesinden geçtiğinin farkında olanlarız. “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” şiarını yaşam felsefesi yapanlarız. Haklarımızdan, yaşamlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Haksız, hukuksuz şekilde elimizden alınan işimiz iade edilinceye, faşist baskılar son buluncaya kadar patriyarkaya, sömürüye ve ayrıca her tür şiddete karşı mücadelemiz devam edecektir.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu