Şeli Art Project kapsamında açılan plastic sanatlar sergileri ‘Her Yerde Sanat’ sloganıyla kent hayatını zenginleştirme adına sergi açmaya ve sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. Balıkesir’den yaptığı resimlerle fark yaratan ressam Dilşan Balkancı’nın katılımıyla gerçekleşen ‘KİRLİ ÇIKI 1’adını taşıyan sergi büyük ilgi gördü. Şeli Art Project çatısı altında Mim Hotel İstanbul’da gerçekleştirildi. 8 Eylül’e kadar açık olacak olan sergide birbirinden ilginç resimler bulunuyor.
HABER SEMRA AMAN AKYÜREK
DİLŞAN BALKANCI’NIN TÜRKÇE RESMİ
İlk bakışta, gözleri yalnızca teknik ve estetik yetkinlik savıyla yanıltabilecek Dilşan Balkancı’nın resmi; kendi içindeki ve dönemindeki değeri aşarak, asırlar ötesinden uzanan bir sesin enstrümanı olmakta; estetik bir hafızanın çağdaş tepkilerini verme görevini üstlenmektedir.
Gerçek manasıyla bir Türk resmi var mıdır? Türk resmi içinde klasik bir dönem aranabilir mi? Türk resmini, batıdan aldığı resim anlayışına tarihlemeyen ciddi bir sanat felsefesi gösterecektir ki Türk resminin kökenleri, süsleme sanatlarının en eskisi sayılan, hayvan üslubunda aranmalı ve klasiği de, erken İslam döneminde filizlenip, Selçuklu döneminde olgunlaşan bir gelenekte sorgulanmalıdır. Mumyalar, dokumalar, el yazmaları, stukolar, seramikler ya da metal objeler, bu geleneğe tanıklık eder.
HAYVAN ÜSLUBU NEDİR?
Kökeni Orta Asya‘ya dayandırılan, Kuzey Batı Çin‘in Ordos bölgesinden Orta Avrupa‘ya kadar uzanan Avrasya steplerinin kültürlerinin M.Ö. 1000 yıllarının serileri ile ilişkili hayvan konularının baskın olduğu bir sanatı tanımlamak için kullanılan terim (Rostovtzeff,1929; Rayevsky,2007). Bu tanım kullanışlıdır fakat eksiktir; Rostovtzeff, Borovka, Talgren ve diğerlerinin işlerinde Macaristan‘dan Pasifik kıyılarına kadar tarzın alışılmadık yayılımı gösterilmiştir. (Golomshtok,1933). ― Tuna‘dan Moğolistan’ın Gobi çöllerine kadar uzanan steplerdeki önemli bir grup olan İskitler, bunun iki katı kadar mesafeden Kuzey Amerika‘nın öteki kıyılarına kadar ki bir alandaki kültürlerle ilgilidir (Honour ve Fleming, 2005). Tarzın en belirgin özellikleri: üsluplaştırma, soyutlama, vurgu, anatomiyi zorlayan asimetrik hareketler ve zoomorfik (hayvan biçimli) figürler olarak özetlenebilir.
FARK YARATAN FİGÜRLER
Geleneğin tekil birimlerden tümel sonsuza uzanan kompozit yapısı Dilşan Balkancı’nın resminde kıvrılan, eğilip bükülen, tırmanan, dans eden, kişneyen, çifte atan hareketli hayvan modülleriyle bir mesken yaratır. Bu meskenin sakinleri ise pek o kadar sakin olmasalar da, alt alta, üst üste boyutsal algılamalarıyla, sükunete bürünmüş bir uzay-zaman hissi yaratırlar. Zoomorphic junctur (hayvan biçimli bağlantı) olarak bilinen üsluba ait bir oyunu da Balkancı ustalıkla uygulamaktadır. Onlarca çeşit hayvandan oluşan, genellikle bir kadın figürü, onun resminde şaşkınlıkla fark edilir. Uzun bakışlar ve geç algılar gerektirir resmi. Dilşan Balkancı’nın, andromorfik (insan biçimli) figürleri, kadının dişiliği yanında gücünü de yansıtır. Kadın tek başına kısrak değil süvaridir de… Onun hayvanları olağan duruşlarında yansımaz anotomiyi zorlayan asimetrik hareketleri canlı bir dinamizm yaratır. Animal Styl olarak bilinen bu tavır Türkçe’ye hayvan uslubu olarak çevrilmekte, bu ise tarza daha yakışır ikinci bir anlam kazandırmaktadır. Çünkü “hayvan” yaşayan demektir. Yansıtmacı tavrın alabildiğine gerçekçi arayışları yanında bu soyutlamaya giden tarz çok daha canlı sanki nefes alır, koşar, raks eder bir haldedir. Bir figürü başka bir figürün parçalarıyla tamamlayan keyfilik ya da bu parçaları ayrı bir düzenlemeyle süsleme unsuru olarak kullanmak; farklı hayvanları kaynaştırmak ya da insan ve hayvan karışımı figürler yaratmak, münhani mantığını özümsemiş sanatçının kendiliğinden davranışıdır.
ÇAĞDAŞ DİLE YANSIMA
Hayvan figürlerinden üsluplaşan, iri bir virgül veya kıvrık damla biçimindeki rumiler -ilk örnekleri Pazırık mumyalarındadır- hayvanın gaga, tırnak, kanat vs. bir ayrıntısından üsluplaştırılarak dizi halinde bir araya getirilmiş münhaniler –ilk örneklerine Lenino ve Ulski Aul kurgan buluntularında rastlıyoruz-; bitkisel motiflerle benzeşip kaynaşan bezemeler, insan biçimli, hayvan biçimli figürler; Strzygowski’nin, Türkesk ismini önerdiği, Arabesk denen geçmeler, bu geleneğin ayırt edici özellikleridir. Artık OlegGrabar’ın yönelttiği “Bu geleneğin çağdaş dilde yansımaları var mıdır?” sorusuna EVET cevabı verilebilir.Turani’ye göre bir ülke sanatı eğer muntazam bir gelişim kaydediyorsa; arkaik, klasik ve barok devrelerini yaşar ve tekrar arkaizme dönerek yeniden gelişim basamaklarını tırmanır. Fischer ise “sanatçılar her zaman işe başından başlamayıp var olan bir üslubu yeni bir şeye dönüştürmeyi isterler “der.
ÖLÜMSÜZ ESERLER
Dilşan Balkancı’nın betimlemesi, Avrupa klasik geleneğin, zamanı dondurarak ölümsüzlük arayışına giren, yapay, donuk, olmuş bitmiş, gerçekçilik anlayışından farklı. Siz arkanızı döndükten sonra da bu resim solumaya devam ediyor. Koza formları. Tırtılların dolaşık olduğu yada yalnız rengarenk ya da tek renkli koza formları. Taş, tüy, yumurta, deniz kabuğu, cam gibi organik biçimlerin arasına gizlenmiş; nazar boncuğu, muska ve bir takım totemik objeler arasında kendini saklamış kozalar. Bazen andromorfik bir kadın figürü, bu yumurta yanılsamalı kozanın üzerine oturmuş; bazen de koza, kadının saçlarına tırtıllarla beraber dolanmış. Dilşan Balkacı’nın resmi öyle organik ki bir tane yapay nesne göremezsiniz. Belki de o yüzden doğadaki gibi birbirleri ile böyle rahat kaynaşıp, uzlaşıp, saklanabiliyorlar. Mineral oluşumlar; su, oksijen, atmosfer, biyolojik ayrıntılar, tek hücreli, çok hücreli yaşam biçimleri; kum zerreleri, uzay küreleri, kozmik ışımalar…Atlar, insanlar balıklar yada tırtıllar. Tamamiyle nefes alır bir resim. Bu resim, alışık olduğunuz nekrofilik (ölüsever) resimlerden değildir. Biyofilik (yaşamsever) olmaktan öte bu resim yaşamaktadır.
MEKAN ALGILARI
Balkancı’nın mekan algısı çok derindir. Onun teknik yetkinliği en çok burada ortaya çıkıyor. Figürlerin gerisinde bazen yirmi katmana varan bir plan yaratmış. Bunu oluşturmak öyle kolay bir iş değildir. Ne empresyonizmin sislerinin arkasına sığınmış ne yansıtmacı resmin tek göz perspektifi yanılgısına düşmüş. İnsan üstü bir emek ve çabayla her katmana renk-ışık-gölge-çizgi ve hava perspektifi yerleştirmiş. Katmanların arasına şeffaf yüzeyler sokmuş. Sanki katmanlar arasında birbirini takip eden bir iletişim, bir kronolojik uzaklık hissi vardır. Bu ise benim onun resminde gördüğüm dördüncü boyutu devreye sokuyor. Artık kendisi süperrealizm denen çoğunca fotografik, yapay- klişe gerçeğin ötesinde, yaşayan bir gerçek yaratmıştır. Bu dört boyutlu uzay-zamansal bir gerçektir. Bu gerçek artık hem modern, hem çağdaş, hem de arkaiktir.
ÇOK SESLİLİK
Resim genellikle müzik gibi yavaş yavaş yayılmaz, tüm içeriğini bir anda gözler önüne serer. Oysa Dilşan Balkancı’nın resmi, katman katman süzülerek izleyicinin gözüne ulaşıyor. Bu bakımdan onun resmi için müziklidir diyebiliriz. Bu melodiyi renkler arasındaki armonili geçişlerde ve kompozisyon şemasının ritmik hareketlerinde de duyuyoruz. Ritim alçalıp yükselerek ilgi merkezinde doruk noktaya ulaşıyor. Çok sesli bir müziği vardır bu resmin. Işık gölge ve renk Balkancı’nın resminde bir sorun değil, atlarını oynatıp koşturduğu cennetsel bir mekanın ahenkli bileşenleridir. Balkancı süsleme resminin iki boyutlu naif yüzey yanılgısına da düşmemekte dört boyutlu bir uzay-zamansal mekan oluşturarak espas sorununu kökünden çözmekle kalmayıp kozmik başka evrenlere de uzanmaktadır.
ZAMAN VE MEKÂN
Yalnız biçim olarak değil anlam yönünden de geleneksel konulara bağlıdır onun resmi. Demirciler ve simyacılarla ilgili ve Altay Şamanizmi ile ilgili pek çok alegoriye de rastlıyoruz kurgusunda. Çok sağlam kökleri olduğu kadar kanatlı da olan bu estetik anlayış, kutup yıldızına bağlanan Gök- Bozat misali, zaman ve mekanı aşıyor. Gelenekten esinlenmek elbette onu alıp olduğu gibi uygulamak değil; çağdaşlaştırarak kendince yeniden oluşturup, zenginleştirerek, gelecek nesillere aktarmak demektir. Geleneğin ilerisinde pek çok yönelimi ve teknik ustalığıyla çağını geride bırakan bir özgünleşme ve özgürleşme eğilimindedir Balkancı. Mehtap Dede Kodaman, Orta Asya Hayvan Üslubu’nun Modern Resim Eğitimi’nde Değerlendirilmesi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 2010.www.selisanat.com