Köşe Yazıları

KIŞ MASALLARI VE ÇOCUKLUK

Kış masallarını sever misiniz? Çocukken masal anneniz, masalcı nineniz oldu mu? Soba üstünde pişen kestanenin lezizliğini hatırlayanınız var mı? Soba üstündeki demlikten, bakır ibrikten akan ve fokurdayarak kaynayıp da kızgın sıcaklıktaki sobanın üstüne cız diye düşen bir iki damlalık sudan çıkan o sesin tatlı hatıraları kaçımızın zihninde? 1970’li, 1980’li ve 1990’lı yılların çocukları burada mı? Haydi, hep beraber parmak kaldıralım da “Hey, ben de o kuşaktanım!” dercesine 2000’li yıllara adımlayalım.

Çocukken en korktuğum ve üzüldüğüm mevsimlerden biri olmuştur kış. Ama keyifle kitap okuduğum mevsimdir öbür yüzüyle. Çatısı akan, bacası tütmeyen, aç kalan, elbisesiz olan fakir insanları andırırdı kış mevsimi. Bir kuşun yiyecek bulamaması, kar altında can vermesi haberi bile ılık gözyaşlarımı harekete geçirirdi. Nedendir bilmem yaz ayında doğan biriyim ama gönlüm ilkbahardan yana daha mutlu sanki. Çiçek açan dalların, gülümseyen baharın, cıvıldayan kuşların gamzesinde huzur buldum en çok. Kış mevsiminin de kendine has tazeliği, bembeyaz düşleri var elbet. Yeni yılın gelişi, çam ağacı yapraklarının dondurucu soğuklara inat dimdik ve yemyeşil kalışı, soba etrafında biriken sohbetler, mısır patlatılan evler nasıl da ballanır bu mevsimde. Kış masalları ve çocukluğun tatlılığı pırıl pırıl akseder ruh dünyamıza. Sonbahardan artan hüznün kışta boşaldığı, Aralık-Ocak-Şubat aylarının nazlandığı bu mevsime gebe kalır tabiat. Kardan adam yapmanın, eldivenlerle kartopu oynamanın, kızak kaymanın, kar pekmezi yemenin yaşı yoktur ne de olsa. Kış masallarında çoğalan hatıralarınız, masum çocukluğunuz her daim capcanlı kalsın.

İlgili Makaleler

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu