Kız istemeye giderken çorabın biri neden ters giyilirdi? Ayakkabıların çevrilmesi neyin habercisiydi? Balıkesir’in bu gelenek dolu süreci şimdi sadece anlatılarda mı yaşıyor?
Balıkesir’in kırsalında evlilik süreci, bugünle kıyaslandığında hem daha törensel hem de çok daha ince detaylarla doluydu. Aileler arası saygı, adetlere bağlılık ve her hareketin bir anlam taşıdığı bu süreçte, kız isteme merasimi başlı başına ayrı bir hikâyeydi. Bugün çoğu unutulmuş olan bu gelenekler, geçmişin Balıkesir’inde sadece iki gencin değil, iki ailenin de kaderini birleştirirdi.
Evlilik İsteği Ayakkabıdan Anlaşılırdı
Delikanlı artık evlenmek istediğinde bunu doğrudan dile getirmezdi. Bunun yerine babasının ayakkabısının tekini ters çevirir, bazen kapı eşiğine çiviyle çakar, bazen de kendi ayakkabısını ters giyerek (sağ ayakkabı sola, sol ayakkabı sağa) sessizce mesaj verirdi. Bu davranış, “Artık evlenmek istiyorum” anlamına gelirdi. Genç kızlar ise isteğini daha çok davranışlarındaki değişiklikle veya aile içi geçimsizlikle dışa vururdu.
Önce Anneler Konuşur, Sonra Babalar Devreye Girerdi
İlk adımı erkek tarafının kadını atardı. Oğlan anası, kız anasının nabzını yoklar; “Bizim oğlana bir kız düşünüyoruz, sizin kız ne der?” diye dolaylı yoldan söze girerdi. Kız anası da olumlu yaklaştıysa konu babalara taşınırdı.
Ama kız isteme, bir kerede bitmezdi. İlk gidişte genellikle kesin bir cevap alınmazdı. Kız tarafı, "Bir ailemle konuşayım, kızıma da sorayım" diyerek naz ederdi. İkinci gidiş bir hafta sonra olur, yine yumuşak ifadelerle cevap verilirdi. Ancak üçüncü gidişte işler netleşir, söz kesilirdi.
Elçilerden Mesaj Var: Kıyafetler Dile Gelirdi
Kız evine gidileceği zaman erkek tarafının hazırlıkları da başlı başına bir ritüeldi. Elçilerden biri çorabının tekini ters giyerdi. Oğlan babası ise pantolon paçasının birini çorabın içine, diğerini dışarıda bırakırdı. Kız evi, daha kapı açılmadan bu işin niyetini anlardı.
Misafirler içeri alınır, kahveler ikram edilir, sonra şu klasik cümleyle söze girilirdi:
“Önce ablası var sırada, nasibinizi başka yerden arayın.”
Bu söz kesinse, erkek tarafı başka yere yönelirdi. Ama genellikle bir umut kapısı açık bırakılırdı:
“Balta ağacı bir vuruşta kesmez. Siz bizi sormuşsunuz, biz de sizi bir soralım.”
Kız İsteme Merasimi 1970, Balıkesir
Cevap Ayakkabıdan Gelirdi
Kız istemeye giden misafirler kapıya geldiklerinde, ayakkabılarının çevrilmiş olduğunu görürlerse bu “kız verilecek” anlamına gelirdi. Ayakkabılar yerli yerindeyse, bu ret cevabının nazik bir yoluydu. Söz kesildiğinde ise oğlan tarafına mendil (yağlık) gönderilirdi. Döndüklerinde oğlan evinde bir tavuk veya hindi kesilir, ziyafet verilirdi.
Uğurlu Gün: Perşembe Akşamı
Görücü gidilecek günler bile seçilirdi. Uğurlu kabul edildiği için kız istemeye genellikle Perşembe ya da Cuma akşamları gidilirdi. Yanlarında mutlaka bir altın yüzük ya da küçük bir hediye götürülürdü. Bazı bölgelerde ilk gidişte olumlu cevap alınırsa yüzük takılırdı.
20 Kasım 1960
Kahveyle Gelen Gizli Mesajlar
Balıkesir’in bazı bölgelerinde (özellikle İvrindi, Balya, Savaştepe taraflarında) kızın evet veya hayır cevabı sadece sözle değil, kahve fincanlarındaki desenlerle verilirdi. Fincanlar, adeta gönül diliyle konuşurdu:
Tek gül deseni: “Evlenmeye niyetim yok.”
İki gül/lale baş başa: “Sana gönlüm aktı.”
Karışık desen (alacalı, beleceli): “Kararsızım.”
Aslan, kaplan gibi vahşi hayvan figürleri: “Gönlümde biri var, vazgeç.”
Ceylan, evcil hayvan: “Sana itaat etmeye hazırım.”
Yüz yüze bakan kadın-erkek figürü: “Gönlüm sende.”
Ayrı yönlere bakan kadın-erkek figürü: “Seninle bir gelecek düşünmüyorum.”
Kız, kahveleri sunarken bu mesajları aile dışındaki kimse fark etmeden damada iletmiş olurdu.
Her ne kadar görücü usulü yaygın olsa da, gençlerin birbirini düğün, bayram gibi cemiyetlerde uzaktan görme imkânı olurdu. Kız isteme süreci, iki aile arasında bir diplomasi gibiydi. Ama her adımda nezaket, sabır ve sözün değeri ön plandaydı.
Bugünün hızla değişen dünyasında belki bazı gelenekler unutulsa da, Balıkesir’in köylerinde yaşanmış bu kültürel miras, hâlâ anlatıldıkça yaşatılıyor.