GündemKöşe Yazıları

Mesûlüz. ..

Mesûlüz. ..

 

Bismillâhihirrahmanirrahim

“ Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam ona dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.”Enam, 52

“Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.”Fussilet, 46

“Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.”Nisâ, 85

Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”Bakara, 286

Halife Ömer bin Abdülaziz bir gün âlim olan Süddi’yi huzuruna davet eder ve aralarında şöyle bir konuşma geçtiği rivayet edilmektedir.

Ömer bin Abdülaziz: Hilafet makamına geçmem seni sevindirdi mi, hüzünlendirdi mi?

Süddi: insanlar adına sevindim ama senin adına üzüldüm!

Ömer bin Abdülaziz: Görevden dolayı helak olup gitmekten korkuyorum.

Süddi : Eğer gerçekten korkuyorsan, bu senin için çok güzel bir durum. Ben senin adına asıl, korkmamandan korkuyorum!

Ömer bin Abdülaziz: Bana nasihat et.

Süddi: Unutma babamız Adem cennetten sadece bir hatası yüzünden çıkarıldı.

Hz. Ömer ra’in torunu olan, İslâm tarihinde beşinci râşid hâlife sayılan Ömer bin Abdülaziz’in bir günlük anını ise hanımı Fâtıma şöyle anlatıyor,

“Bir gün Ömer bin Abdülaziz’in yanına girdim. Odasında seccadesine oturmuş, elini alnına dayamış, durmadan ağlıyor, gözyaşları yanaklarını ıslatıyordu. Ona, niçin bu hâlde olduğunu sordum. Bana dedi ki:

“-Ey Fâtıma! Bu ümmetin en ağır yükü benim omuzlarımda. Ümmet içindeki açlar, fakirler, hasta olup da ilaç bulamayanlar, giyecek elbisesi olmayanlar, boynu bükük yetimler, yalnız başına terk edilmiş dul kadınlar, hakkını arayamayan mazlumlar, küfür ve gurbet diyârındaki müslüman esirler, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışma tâkatinden kesilmiş muhtaç, yaşlılar, âile efrâdı kalabalık olan fakir âile reisleri…

Yakın ve uzak diyarlardaki böyle mümin kardeşlerimi düşündükçe, yükümün altında eziliyorum. Yarın hesap gününde Rabbim bunlar için beni sorguya çekerse, Rasûlullah sav Efendimiz  bunlar için bana itâb ve serzenişte bulunursa, ben nasıl cevap verceğim?!…” der, (İbn-i Kesîr, IX/201

Rabbimiz bizleri ve tüm inananları kâmil müminlerden eylesin. …

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu