Namazsız Şehit Olur mu…
Namazsız Şehit Olur mu…
“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler,Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.”Alî İmran, 169-170
Peygamberimiz sav , Hayber de kaleyi muhasara altına almıştı. Bu sırada önüne davarlarını katmış birinin İslâm ordusuna doğru geldiği görüldü. Bu adam, Hayber Yahudilerinden Âmir’in Yesâr adını taşıyan Habeşli köle ve çoban idi. Hayber kalesinin kuşatıldığı sırada, Yahudilerin silahlarına sarıldıklarını görünce, “Ne yapmak istiyorsunuz?” diye sormuştu. Yahudiler, “Şu kendini ‘Resûl’ diye ilân eden ile savaşmaya.” cevabını vermişlerdi.
Yesâr, Rasûlullah kelimesini duyunca içi farklı bir duyguya kapılmış ve davarlarını önüne katarak, müminlerin yanına doğru gitmişti. Orada Resûlullah sav’in huzuruna vardı .
“Sen neler söylüyor ve nelere dâvet ediyorsun?” diye sordu.
Peygamberimiz sav, “İslâmiyete dâvet ediyorum. Allah’tan başka ilâh bulunmadığına ve benim de O’nun Resûlü olduğuma şehâdete, Allah’tan başkasına ibâdet etmemeye çağırıyorum.” buyurdu.
Yesâr, “Peki, ben, dediğin gibi iman eder ve şehadette bulunursam bana ne var?” Der.
Resûl-i Ekrem, “Eğer bu iman ve bu şehadet üzere olursan Cennet var!”dedi. İbn-i Kesîr, Sîre, III,361.
Bunun üzerine Yesâr, hemen orada Müslüman oldu. Resûl-i Ekrem, ona bu iman ve şehadet üzere ölürse Cennete gireceğini söylemişti. Fakat Yesâr müteredditti. Yaşadığı Hayber de insanlar makamları, zenginlikleri, fakirlikleri, güzellikleri ve çirkinliklerine göre muamele görüyorlardı. Güzel olmayana, hele köleye kimse itibar etmezdi. Bu sebeple,
Yesâr, “Ya! Resûlallah! Ben Habeşî (siyah tenli) çirkin yüzlü ve fakir bir adamım, bir köleyim! Bu halimle Yahudilerle çarpışır ve ölürsem yine Cennete girer miyim?” dedi.
Resûl-i Ekrem sav “Evet, Cennete girersin!” Dedi. İbn-i Kesîr, Sîre, III,362.
Yesâr ,”Yâ Resûlallah! Şu davarlar bana emânettir. Şimdi ben onları ne yapayım?” diye sordu. Peygamberimiz, “Onları karargâhtan çıkar. Onlara doğru ufak taşlar at ve bağır! Onlar, sahiplerinin yanına dönecektir.” diyerek Yesâr’a yol gösterdi. Yesâr hemen kalktı. Yerden bir avuç taş alıp davarlara doğru attı
“Haydi, artık sahibinize dönünüz.” dedi. Davarlar, sanki biri tarafından güdülüyormuş gibi, topluca gidip sahiplerinin yanına vardılar. İbn-i Kesîr, Sîre, III, 359
İslâmiyetle şereflenen Yesâr, müslümanlar ile cihâd ediyor du. Çok geçmeden Hayber kalesinden atılan taşlarla şehid oldu. Böylece, bir vakit namaz kılma fırsatını bulamadan Cennete uçan Müslüman ünvanını aldı. İbn-i Kesîr, Sîre, III, 359
Üzeri örtülü idi. Yerde uzatılmıştı. Cenazeye bakan Resûlullah sav bir ara yüzünü çevirdiğini farkeden Sahabîler merakla, “Yâ Resûlallah! Ondan yüzünüzü niçin çevirdiniz?” diye sordular
Peygamberimiz sav “Şehid, vurulup yere düştüğü zaman Cennet hurilerinden iki zevcesi gelip yüzünden tozları silerler ve ‘Allah, seni toza toprağa bulayanın da yüzünü toza toprağa bulasın! Seni öldüreni, öldürsün!’ derler. “Allah, bu kuluna ikram edip, onu hayra sevk etti. Allah’a hiç secde etmediği halde, Cennet hurilerinden ikisini, onun başucunda gördüm!” İbn-i Kesîr, Sîre, III, 359
Rabbimiz bizlere ve tüm inananlara hakikî Şehitlik nasip eylesin. .