GündemKöşe Yazıları

Örterek Kapanmıyor Ruhsalyaralar

Örterek Kapanmıyor Ruhsalyaralar

 

İlişkilerin bitmesinde en büyük etkendir sorunların üstünü örtmek ya da görmezden gelmek hele de ortada büyük bir sorun varsa. Çünkü yok sayılan her sorun, ilişkilerin temelinde bir çatlak oluşturur ve zamanla daha da büyüyen bu çatlaklar, bir gün çok basit bir nedenle o temelin çökmesine sebep olabilir. Geçmişe takılı kalmamak ya da o anki olumsuz duygu durumundan kurtulup akılcı ve yapıcı çözümler bulmak, ilişkilerin devamlılığı için uygun düşünce ve davranış olsa da, ruhsal yaralanmaya neden olan ağır olayların üstünü örtmek, kendince geçerli nedenlere sığınarak idare etmeye çalışmak ya da görmezden gelmek de tam aksine istenmeyen bir sona hızla sürükleyebiliyor, ilişkilerin taraflarını.

Yaşamda izi silinemeyen ağır olaylar, büyük korkuların, çaresizlik ve güçsüzlük duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve travma yaşamış kişilerin duygularını, düşüncelerini ve ruhsal durumlarını uzun süre etkiler. Bu tür olaylar sonrasında insan hem ruhsal kısmen de fiziksel yaralar alır. Travmayı yaşamış kişinin değişen dünyasında artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Fiziksel yaralar görülebildiği için tedavi edilebilir ancak ruhsal yaraların tedavisi fark edilmediği sürece ne yazık ki tedavisiz kalır. Travmatik olaylara maruz kalmış sağlıklı düşünemeyen kişilerin, anne, baba, eş, yönetici vesaire gibi, onların bir de yaşamsal karar merci olmaları ne kadar doğru sonuçlar yaratır, bir hayli önemli ve düşündürücü doğrusu.

Genelde fark edilmeyen ya da bastırılmaya çalışılan içsel çığlıklar tıpkı kartopu gibi büyüdüğünde ise, o çığlıklara sebep olan olaylarla başa çıkabilmenin zamanı çoktan geçmiş olabilir. Böyle bir çıkmazın içinde iken varlıklarına her zaman müteşekkir olduğumuz yakınlarımızı kurtarıcı olarak görmek yerine profesyonel yardım almak ya da yönlendirilmek en doğru tercih olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü sevgi bağının varlığı ile kırmamak ya da kaybetmemek için taraf tutmak veya gerçekleri söyleme konusundaki çekimserlik ya da suçlayıcı yaklaşım gibi nedenler, fayda sağlamayacağı gibi bitişin son noktası da olabilir ruh sağlığı bozulmuş bir kişi için. Hele de bu durumda olan kişide, “atlatırsın, yaşandı bitti, sen nelere göğüs gerdin, herkesin sorunu var, ben de yaşadım, kendine gel, toparla kendini…” gibi teselli içerikli sözler fayda sağlamaktan çok tam tersine içinde bulunduğu durumun ya da yaşadıklarının önemsenmediği algısı yaratabilir.

Genelde psikolojik rahatsızlıklar fiziksel rahatsızlığa dönüştüğünde çare aranmaya başlanır. Ancak o zamana kadar travmatik yaşantı içinde olanlarla birlikte çevresindekileri de kapsayan kocaman bir yıkım alanı yaratılmış olur farkında olunmadan. Önemsenmeyen ya da üzeri örtülen her sorunun yarattığı travmanın, özellikle de çocukların gelecek yaşamlarında tercihlerini belirleyici bir etkiye sahip olduğunun örneklerini biliyor ya da duyuyoruz. Yani yaşandı geçti denen olayların izleri, gelecek yaşamların temelinde yapı taşı olarak yerini alıyor ne yazık ki. Güncel yaşamda ise tedavi edilmeyen ruhsal yaralar, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını etkileyeceği için, yaşam kalitesinin ve sosyal ilişkilerinin bozulmasına sebep oluyor. İlerleyen zamanlarda ise olası üzücü ve ürkütücü sonuçlar kaçınılmaz hale geliyor böylece.

En büyük zenginliğin sağlık olduğunu söyler dururuz hep ve genelde de fiziksel sağlık kastedilir bu söylemle. Ancak yaşama tutunmak için mücadele ederken paydaşlarımızla birlikte, sanırım bütünü etkileyen akıl ve ruh sağlığının ne denli önemli olduğunun da farkına varıyoruz haklı sebeplerle. Bu nedenle örterek kapanmayan ruhsal yaraların tedavi edilmesinin, alınan nefesin ve yaşamın keyifli kılınması için önemli bir adım olacağına inanıyorum. Çünkü günlük yaşam içinde o kadar çok olay yaşıyor ve şahit oluyoruz ki, onların zamanla kalıcı hasarlar bırakabileceğini düşünmek aklımızdan bile geçmiyor. Hele de duyarlı olmanın gereksiz hassasiyet olarak değerlendirildiği günümüzde.

Demet TOK

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu