Balıkesir’de Süpürgeyi Rüyasında Bile Ören Usta
Balıkesir’in Son Süpürgecisi: Sadettin Süpürgeci’nin 40 Yıllık Hikâyesi
Balıkesir’in ara sokaklarında, küçük bir dükkânın önünde dizili el emeği süpürgeler gözümüze çarpıyor. İçeriden, mısır saplarının birbirine sürtündüğü o tanıdık hışırtı geliyor. Tezgâhın başında, yıllardır bu sesi yaşatan tek bir usta var: Sadettin Süpürgeci. Balıkesir’de el yapımı süpürge üreten son isim olduğunu söylüyor.
“Balıkesir’de yapan kalmadı, bir ben kaldım,”
Sadettin Süpürgeci, Elleri nasır tutmuş, tellerin arasında ustalıkla hareket ediyor. “Makinemiz yok, süpürgeyi tel ile bağlıyoruz. Makine olmadığı zaman ayağımızla bağlıyoruz,” diye konuştu.
Süpürgeci, bitkileri tarladan topladıklarını anlattı:
“Bitki mısır sapı gibi büyüyor, ortadan kesiyoruz, tarıyoruz, tohumlarını ayırıyoruz. Sonra kurutup balya yapıyoruz. Eve getirip örmeye başlıyoruz. Önce kafa, sonra tepe, sonra dikiş derken süpürge oluyor.”
Usta, süpürge yapmanın el yatkınlığı gerektirdiğini vurguladı. “Bu iş parmak işidir. Dikiş atarken elin titremeyecek. Günde yirmi, bazen otuz süpürge yapıyoruz ama kolay değil,” dedi.
Eskiden çok daha fazla üretim yaptığını anlattı: “Antalya’ya, Ankara’ya, İzmir’e, İstanbul’a gönderirdim. Dokuma fabrikaları alırdı. Eskiden köylü bir tane alacağına on tane alırdı. Şimdi millette para yok, her şey pahalı. Bu mesleğin geleceği yok, biter. Bundan sonra kimse yapmaz,” diye konuştu.
Sadettin Süpürgeci, mesleğini sadece bir geçim yolu değil, bir yaşam biçimi olarak gördüğünü söyledi.
“Bu iş uyurken bile rüyama giriyor. Hayatım süpürgeyle geçti,” dedi. Tarladan toplanan süpürge otlarını köylerden temin ettiğini anlattı: “Makineyle temizliyorum ama tohumlar her yere saçılıyor. Süpürge yapmak zor iştir; kesmesi, taraması, kurutması hepsi zaman ister.”
Usta, artık Balıkesir’de kendisinden başka süpürge yapan kalmadığını belirtti.
“Adapazarı’nda, Çarşamba’da, Edirne’de hâlâ yapıyorlar. Susurluk’ta makineyle de el yapımıyla da üretim var ama burada bir tek ben varım,” dedi.
Eskiden yılda üç dört bin süpürge sattığını, şimdi ise günde birkaç tane yapabildiğini söyledi.
“Eskiden dokuma fabrikaları alırdı, şimdi alan yok. Televizyonda her şeyi gösteriyorlar ama bizim gibi ustaları kimse anlatmıyor,” diye konuştu.
Süpürgeci’nin sözleri, unutulmaya yüz tutmuş bir zanaatin içten özeti gibiydi.
“El emeği süpürge biterse bu kültür de biter,” dedi.
Tezgâhına dönerken tellerin arasında bir kez daha o tanıdık ses yankılandı: sabrın, emeğin ve ustalığın sesi.